2017’de Crans Montana’da yer alan Rauf R. Denktaş-Anastasiadis arasındaki görüşme süreci; Rum-Yunan ikilisinin Megali-İdea hayalleri çerçevesinde Enosis’e giden yolu açmak istemeleri nedeniyle başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından Federasyon görüşme sürecinin bir kez daha başlamamak üzere sona erdiği kabul edilmelidir.

Geçmişe dönüp bakacak olursak uluslararası toplumun Rum-Yunan ikilisinin olumsuz tutumuna sessiz kalması düşündürücüdür!.. Kıbrıs Türk halkı; Rum Yönetiminin baskıcı ve yıldırma politikalarına karşı adil ve kalıcı bir siyasi çözüm için mücadelesini sürdürmek ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini yaşatmak ve tanınmasını sağlamak azminde ve kararındadır..

Çok iyi bilinmelidir ki; Kıbrıs Türk halkı, dün olduğu gibi bugün de yarın da egemenlik ve mülkiyet çıkarlarına her platformda sahip çıkacak ve mücadelesini yılmadan savunmaya devam edecektir. Rum-Yunan ikilisi çok iyi bilmelidir ki Kıbrıs Türk halkı; bu mücadelesinden asla ve asla yalnız değildir.

Egemen Eşitlik ve Eşit Uluslararası Statü temelinde iki devletli siyasi çözümü her vesileyle dile getiren Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ersin Tatar; diplomatik bir tavır ortaya koyarak BM Genel Sekreterinin Kişisel Temsilcisi Holguin’e Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin kapıların açılması başta olmak üzere Kıbrıs Türk tarafının gündeme getirdiği önerileri kabul etmeyip Kıbrıs Türk halkına karşı uygulamaya başladığı terör tipi uygulamaları karşısında hem kendisinin hem de uluslararası camianın dikkatini bu konuya çekmeyi sağlamıştır.

Gerçek şu ki; diplomasi, zeka, bilgi birikimi, tecrübe, ileri görüşlülük, stratejik hamleler ve sabır istemektedir. Son 5 yıldır Kıbrıs konusuna etkin biçimde yön veren Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar’ın girişimleri anlaşıldığı üzere Rum liderliğini köşeye sıkıştırmış ve de bu destek olanların da canlarını sıkmıştır.

Bilindiği üzere dünden bugüne GKRY lideri Anastasiadis ve onun öğrencisi durumundaki Hristodulidis’in Kıbrıs Türk Halkını eşit olarak görmemeleri adadaki zenginlikleri, eşit ve adil bir şekilde bölüşmeye hazır olmamaları ve de Kıbrıs Türk halkını ‘azınlık’ olarak görmeleri nedeniyle Garanti Anlaşmaları iptal edilmeli, Türk askeri adadan gitmeli; diğer bir değişle sıfır asker, sıfır garanti beklentileri nedeniyle 07 Temmuz 2017’de Crans Montana konferansını GKRY lideri Anastasiadis ve Yardımcısı Hristodulidis’in sabahın erken saatlerinde 03.30’da terk etmeleri nedeniyle Federasyon görüşme sürecinin bir kez daha başlamamak üzere sona erdiği kabul edilmelidir.

O günde Türk heyeti Crans Montana’da Rum-Yunan ikilisinin görüşme masasına geri dönmelerini beklerken GKRY lideri Anastasiadis ve Yardımcısı Hristodulidis bavullarını toplayıp arkalarına bakmadan görüşme masasını terk ettikleri günde çok iyi bilinmelidir ki; Kıbrıs’ta Federasyon çözüm modeli de tarihin derinliklerine gömülüyordu..

Günümüzde de Rum-Yunan ikilisi olası bir siyasi çözümle birlikte Rumların Kuzey Kıbrıs’ta bulunan mallarına ve mülklerine dönmeyi hedefliyorlar!.. Hedefleri de çok açık ve nettir!.. Rum-Yunan ikilisi; Garanti Anlaşmaları iptal edilmeli, Türk Askeri adadan gitmeli; Kıbrıs Türkleri ‘azınlık’ haklarına razı olmalı diyorlar, başka bir şey demiyorlar!. Sıfır asker, sıfır garanti de neyin nesi?

Ama ne yazık ki hala daha günümüzde; aramızda Federasyon gibi bir siyasi çözümü hedefleyenler vardır. Yazık hem de çookkk yazık!..

15 Haziran 2025 tarihli yerel yazılı basınımıza yansıyan açıklamasında UBP Girne Milletvekili Dr. Hasan Küçük; İsrail’in Gazze, Suriye ve İran’a düzenlediği saldırıların bölgesel barışı tehdit ettiğini belirterek Güney Kıbrıs’ın İsrail’le yakın ilişkilerinin, Kıbrıs Türk halkını da hedef haline getirdiğini savundu..

.. Girne Milletvekili Dr. Hasan Küçük; Orta Doğu’daki bu gerilimin Kıbrıs’ı doğrudan etkileyebileceğini ve bölgenin askeri çatışmaların içine çekilme riski taşıdığını vurguladı. Küçük, Güney’in İsrail’le geliştirdiği askeri ve stratejik iş birliğinin Kıbrıs’ın güvenliğini tehlikeye attığını belirterek, Kıbrıs Türk halkının bu süreçten olumsuz etkilenebileceğini dile getirdi..

.. Dr. Hasan Küçük, Türkiye’nin garantörlük rolünün vazgeçilmez olduğunu kaydederek Kıbrıs Türk halkının güvenliğinin sağlanması için etkin garantörlük mekanizmasının sürdürülmesi gerektiğini ifade etti. Küçük, “Türkiye’nin garantörlüğü , bölgenin istikrarı açısından kritik bir unsurdur” dedi..

..UBP Girne Milletvekili Hasan Küçük, bazı kesimlerin “Sıfır Asker, Sıfır Garanti” söylemleriyle barış ortamı yaratmaya çalıştığını; ancak bunun gerçeklerden uzak bir yaklaşım olduğunu belirtti. Küçük; Türkiye’nin garantörlüğü olmadan Kıbrıs Türk halkının güvenliğinin sağlanamayacağını ve bu tür söylemlerin büyük bir risk taşıdığını vurguladı..

.. Milletvekili Hasan Küçük, İsrail’in saldırılarının uluslararası hukuk açısından kabul edilemez olduğunu ve uluslararası toplumun bu saldırılara karşı sessiz kalmaması gerektiğini ifade etti. Küçük, Filistin halkının yanında olduklarını ve her platformda haklarını savunmaya devam edeceklerini söyledi..

Sonuç olarak; dün olduğu gibi bugün de Rum liderliği egemenliğini Kuzey Kıbrıs’a yaymayı hedeflerken; Kıbrıs Türk halkına düşen görev birlik ve beraberlik içinde hareket ederek bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini yaşatmak ve tanınmasını sağlamaktır.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sen Çok Yaşa…