Bazen kendime soruyorum.
“Biz mi bu dünyaya erken geldik, yoksa dünya birden önce mi koşuyor?”
Bu soruyu sorma nedenim, şimdiki gençliğin başkalaşıma uğradığını düşünüyorum. İçinde bulunduğumuz zaman bana bu soruyu sordururken, gençlerimizin saç modellerini de sorguluyorum.
Gençler saçlarını neden acaip şekilde traş ettiriyorlar?
Hemen hemen bütün gençler berber koltuğuna oturdukları anda, kendilerince modaya uymayı hayal ederek berberi saç biçimleri için yönlendiriyorlar.
Esaslı bir ense traşı sonrasında tepede kalan bir tutam saç, onlara göre modadır herhalde.
Haydi saç modellerini bir kenara bıraktık. Ya kollarında veya bütün bedenlerindeki dövmelere ne demeli?
Kızı erkeği dövme modasına uyuyor. Kimisi kocaman bir aslan figürünü arkalarına çizdirirken, kimisi de sarmaşık motifli çiçekler ve böcekler çizdiriyorlar.
Bence dövme çizdirmek, gençler arasında bir yarışa dönüştü. Bütün kolları ve bacakları dövmeden geçilmiyor. Hani “En enteresan dövme bendeki olmalıdır” anlayışı var ya, bu iş de ona benzer.
Nerde kolları ve bacakları dövme ile kaplı genç görünce sorasım geliyor.
“Survivor’dan mı geliyorsun kardeşim?”
Altı ay boyunca izlediğimiz survivorda, hemen hemen bütün yarışmacıların bedenlerinde dövme vardır.
Yine de bizim cenerasyon çok şanslıdır. Bizim zamanımızda bunlar yoktu.
Yırtık pantolonla gezmek de modadan sayılır. Veya saçlarını sarı veya yeşile boyamak.
Sanırım berberler ve dövmeciler iyice nemalanıyorlar gençlerin moda tutkularından.
1950’li yıllarda mini etek vardı. Rüzgar bir esince o minicik etek havalandı mı, genç kızların kilotları bile görülebiliyordu. Ya şimdiki miniden öte modaya, daha da kısalan eteklere ne demeli?
Bütün bu acayiplikleri gençlere sorsak, nedir oğlum veya kızım diye, herhalde bize şöyle diyecekler.
“Siz gençlerin giyim ve moda tutkularını gidin de Avrupa ve Amerika’da görünüz. Bu dönem bizim dönemimiz, geçen dönemler de sizin döneminiz.”
Bu yönden gençlere hak vermek lazım.
Avrupa ve Amerika’daki gençlerin kılık kıyafetleri ve saç modelleri, burdakilerin daniskaları ile doludur.
Eskiden “punk”lar vardı. Veya heavy metal’ciler. Bu akım da gençlerin bir akımıydı. Özellikle İngilltere, Amerika ve Fransa gibi ülkelerde bunları sık sık görmek mümkün.
İngilizlerin Beatles topluluğu, uzun saç modasını getirmişlerdi. Onların bu saç stilleri, kulakları örten ve omuzlarında hizalanan bir şekil içindeydi. Beatlse’ların saçı btün dünyayı sararken, modacılar da boş durmuyor.
Şimdiki gençler, hatta olgun çağdaki erkekler bile saçlarını uzatarak “horsetail” yani at kuyruğu şeklinde uzatarak, tepelerinde saçlarını bağlıyorlar. Ondan başka kulaklara küpe takmak da bir özelliktir herhalde kendilerince.
Küpeli erkekleri geçmişte izlediğimiz korsan filmlerinde görürdük. Şimdiki gençlerin onlardan hiç farkı yoktur. Üstüne üstlük, kulaklara değişik takılar koyarlar. İnternete giriniz gençlerin göbeklerinde, ayaklarında ve dillerinde bile mücevherli takılar vardır.
Bir zamanlar gazetelerde tamamen yeşile boyanmış çırılçıplak kadın ve erkeklerin büyük meydanlarda gösteri yapmaları veya bir şeyi protesto etmeleri, hakikaten çılgınlıkların en önemlisiydi.
Yani anlayacağını değişen dünya bizden çok çok uzaklarda. Zaten yolun sonuna geliyoruz. Bizden sonrakiler bakalım neler neler görecekler.
Herşey rağmen moda, insana yakışandır, diyorum.