27-28 OCAK 1958 TARİHİ İNGİLİZ SÖMÜRGE İDARESİNİN HİÇ BİR NEDENİ YOK İKEN ETİK NORMLARI HİÇE SAYARAK YEDİ KAREDEŞİMİZİ GÜNAHSIZ YERE KATLETMESİNİN 67.YILDÖNÜMÜ.
SÖZ KONUSU GÜNLER KIBRIS TÜRK HALKININİN İNGİLİZ KOLONİ İDARESİNE KARŞI DİRENİŞİ, BAŞKALDIRIŞI OLARAK DA TARİH SAYFALARINA GEÇMİŞTİR.
27;28 Ocak mücadele ruhunun, direnişin sembolüdür.
Bu yüzden halkımız 27-28 Ocak kahraman şehitlerini büyük bir onur-gururla anıyor
SEVGİLİ CANLAR, DEĞERLİ DOSTLAR,
BİZ susarsak, Tarih susmaz, Tarih susarsa hakikat susmaz.
(Bizim Kıbrıs diye bir davamız yoktur)
(Kıbrıs meselesi Ali-Aliko meselesidir.)
(Size silah-milah yok.Çünkü siz kaçakçısınız)
Söylemlerinin söylendiği dönemlerden bugünlere gelmemiz zannedildiği kadar kolay olmamıştır. Bunu unutmamak lazımdır.
Kısaca bugünlere gökten zembille gelmedik. Bu devleti cami avlusunda,ağaç kovuğunda veya yerde bulmadık. Nereden nereye ne acılar, mahrumiyetler çekerek geldiğimizi bilmeyenlere öğretmek hepimizin boynumuzun borcu olmalıdır diye düşünüyorum.
KIBRIS RUM TERÖR ÖRGÜTÜ, EOKA KURULUYOR
KIBRISI YUNANİSTANA BAĞLAMAK AMACIYLA KURULAN YER ALTI RUM TERÖR ÖRGÜTÜ EOKA 1 NİSAN 1955 YILINDA İNGİLİZLERE KARŞI TERÖR HAREKETİNE GİRİŞTİĞİ GÜN; (karşımızda iki düşman birincisi İngilizler, ikincisi de Türkler. Önce İngilizlerle mücadele edeceğiz, onları adadan çıkaracağız. Bundan sonra Kıbrıslı Türkleri imha edeceğiz, Enosisi gerçekleştirecegiz.) Yazılı olan bir beyanname dağıttı.
RUM TERÖR ÖRGÜTÜ EOKA TÜRKLERİ ÖLDÜRMEYE BAŞLIYOR
Bafın (Loraca) açıklarında içi Yunan menşeli silah,cephane yüklü ST.Georgi adlı geminin 1956 yılının ortalarında yakalanmasında emeği geçen Türk polisi Abdullah çavuşu Bafta, Polide Lisani çavuşu öldürür.
KIBRISLI TÜRK ÖĞRENCİLERİNİN FAALİYETLERİ-
Kıbrısın herhangi bir yerinde bir öldürme olayı olduğunda Kıbrıslı Türk öğrenciler yerlerinde duramıyorlardı. Başta Lefkoşa Türk Erkek Lisesi öğrencileri ile Lefkoşa Victoria Türk Kız Lisesi öğrencileri yürüyüşe geçiyor, öldürme olaylarını şiddetle protesto ediyorlardı.
Her gösteri yürüyüşü veya miting yapılacağında ya DOKTOR FAZIL KÜÇÜK ya RAUF RAİF DENKTAŞ veya OSMAN ÖREK gelir bizlere ( sevgili çocuklar merak etmeyiniz sabrediniz göreceksiniz ki Tanrı bizimle olacak erken veya geç zafer bizim olacaktır) diyerek taşkınlık yapmadan dağılıp derslerimizin başına dönmemizi rica ediyorlardı.
Larnaka’da, Baf’ta veya adanın başka bir yerinde bir Türk öldürüldüğünde yine DOKTOR FAZIL KÜÇÜKÜN kapısına veya RAUF RAİF DENKTAŞIN ofisine dayanır, bizim de bir şeyler yapmamız lazım geldiğini söylüyorduk. Bu arada ( HEPİMİZİ BİR BİR ÖLDÜRECEKLER, DAHA NEYİ BEKLİYORUZ?)diye haykırıyorduk.
27-28 OCAK 1958 OLAYLARI NASIL BAŞLADI?
Dönemin Yunanistan dış işleri bakanı Averof,Türkiye dış işleri bakanı FATİH RÜŞTÜ ZORLU ile görüştükten sonra Türk tezi olan Taksimi kabul ettiğine dair basında yayınlanınca LEFKOŞA TÜRK ERKEK LİSESİ öğrencileri bunu kutlamak amacı ile LEFKOŞA VİCTORİA TÜRK KIZ LİSESİ öğrencileri ile her zaman buluştukları Atatürk meydanında toplanmayı kararlaştırdılar. LEFKOŞA TÜRK ERKEK LİSESİ öğrencileri Girne kapısına vasıl oldukları zaman LEFKOŞA halkı ile adanın her yerinden çeşitli vesilelerle LEFKOŞAYA gelen köylülerin katılımları ile kalabalık çığ gibi büyüdü.
İngiliz sömürge yönetimi birkaç Türk memurunu landroverlere bindirerek ellerine birer hoparlör vererek sokak sokak dolaştırmak suretiyle halkın,öğrencilerin dağılmalarını istedi. Kalabalık Atatürk meydanında bulunan emniyet müdürlüğü binalarının önüne geldiğinde tel örgüler,Türk komandolar, onların gerisinde dizili olan İngiliz askerlerinin kurduğu barikatlarla karşılaştılar.
Yetkililer kalabalığın derhal dağılmasını, aksi halde kuvvet kollanarak dağıtılacaklarını bildirirler. Kalabalığın ön saflarında bulunan Türkler İngiliz yetkililere demokratik bir hakkı kullanarak gösteri yürüyüşünü tamamladıktan sonra dağılacaklarını, herhangi bir taşkınlığa meydan vermeyeceklerine dair söz verdikleri halde, İngiliz sömürge güçleri ellerindeki göz yaşartıcı bombaları Türklerin üzerine atmaya başladılar. Coplarla, kaba kuvvet, zorbalıkla kalabalığı dağıtmaya çalıştılar, birkaç askerde ateş açar. Girne kapısından Atatürk meydanına gelmeye çalışan bir İngiliz askeri landrover ile bir Türkü çiğneyerek ölümüne neden olur. Türklerin bu yasal gösteri yürüyüşü 28 Ocak 1958 yılında Mağusada da devam etti.Bu çatışmalarda Lefkoşada, Mağusada yedi masum kardeşimiz feci şekilde öldürülmüş, bir çok kardeşimizde yaralanmıştı.Bir çok Türk genci İngilizler tarafından tutuklanarak hapse atılmış, bu arada sokağa çıkma yasağı konmuştu.Buna rağmen Türkler örfi idareye karşı pes etmediler.Bu defa kahraman Türk anaları sokağa dökülerek tepkilerini İnglizleri protesto ederek gösterirler, tutuklanan gençlerin serbest bırakılmasını sağlarlar.
İNGLİZLERİN GELENEKSEL ÇİFTE STANDARTLARI
Rum kesiminde Rum örgütü eoka ile rum Ortodoks klişesinin öncülüğünde Kıbrıslı Rumlar çeşitli tarihlerde bir çok gösteri, taşkınlıklar yaptılar. Bu nümayişlerin bir kısmını bir grup arkadaşımla izlediğimizde Türklere uyguladıkları baskıyı onlara tatbik etmediklerini görüyorduk bunun nedenini anlayamıyor,anlamlandıramıyor, hayal kırıklığına uğruyorduk. Türkiyeli tarih öğretmenlerimiz Hidayet bey ile Altay beye bunun sebebini sorduğumuzda bizlere (herhalde atalarının Çanakkalede yedikleri tokatın acısını sizden çıkarmak istiyorlardır) diye yanıt veriyorlardı.
Oysa Rum terör örgütü Eoka yüzlerce İngiliz askeri ile sivil İngiliz vatandaşını öldürdüğü halde Rumlara her zaman hoşgörü ile yaklaşıyorlardı.Sömürge idaresinin uyguladığı bu politikaya rağmen Rumlar terörü dahada azgınlaştırarak daha geniş boyutlara getirmişlerdi. Eoka rum terör örgütü bir çok tüyler ürpertici cinayetler işlediği halde İngilizler Rum terör örgütü Eokanın öncülüğünde Rumların yaptıkları sopalı,taşlı gösterilerde hiçbir zaman bu gösterilerde hiçbir Rumu öldürmedikleri gibi tutuklamamışlardır da. Fakat Türklere gelince yapmadıkları baskı,zorbalık kalmamıştı. Yasal hakkı olan demokratik gösteri yürüyüşünü kullanırken bile rahat bırakılmamışlardır. İngilizler, Rumlara karşı başka, Türklere karşı başka davranmaları onların iki yüzlü olduklarını açıkça ortaya çıkarıyordu. Buna rağmen Kıbrıslı Türkler hiçbir zaman hiçbir İngilizin canına kıymamışlardır. Çünkü bizim öğretmenlerimiz öğrencilerine,Kıbrıslı Türklere cengaverliği ile, mertliği ile ,efendiliği ile tanınan bir ırkın torunları olduklarını,masum insanları öldürmekle bir netice alamayacaklarını öğretmişlerdir.
27-28 Ocak DENİNCE BENİM AKLIMA NE GELİYOR
-İngilizlere karşı başkaldırmak için yarış yapan kahraman Kıbrıslı Türklerinin direnişçileri
-Lefkoşa Türk Lisesi öğrencileri ile Victoria Türk Kız Lisesi öğrencilerinin müştereken yaptıkları gösteri yürüyüşlerinde ön saflarda şanlı Türk bayrağını taşıyan bizim sınıfın kaptanı olan Mesut Nazım
- İngiliz sömürge idaresinin üst düzey birkaç yetkilisi ile aramıza karışarak (HAYDİ ÇOCUKLAR,BUGÜNLÜK BU KADAR YETER,YORULDUNUZ,DAĞILIN YARIN YİNE GELİR,KALDIĞINIZ YERDEN DEVAM EDERSİNİZ) diyen,KIBRIS CUMHURİYETİ kurulduktan sonra jandarma komutanı olan NİYAZİ EFENDİ
-27 Ocak 1958 yılında Lefkoşa, 28 Ocak 1958 de Mağusa da gerçekleştirilen mitinglerin muhteşem geçmesini sağlayanlar arasında olan meşhur Kıbrıslı Türk pehlivanlarından Mehmet Çemmedi.
- Örfi idare zamanında sokağa çıkma yasağı olduğu günlerde ev ev dolaşmak suretiyle kendi elleri ile Lefkoşa Türk halkına ekmek dağıtan DOKTOR FAZIL KÜÇÜK ile RAUF RAİF DENKTAŞ,
- Şehit olmadan önce direnişçilerimize taş,sopa,şişe yetiştirmek için çırpınan Şerife nine aklıma geliyor
27-28 OCAK OLAYLARININ ÖNEMİ, SONUÇLARI
27-28 Ocak 1958 direnişi ile Kıbrıslı Türkler,Kıbrısta Türk varlığını hem sömürge idaresine, hem Türkiyemize , hem de bütün dünya kamuoyuna kanıtlamışlardır.
-O güne kadar Kıbrıs Türkleri silahsız,çaresiz yalnızdılar. Bu direnişten sonra Türkiyemiz imdatlarına yetişmiştir.
- 27-28 Ocak 1958 direniş halk hareketi sadece Kıbrıs Türkünün var oluş mücadelesine değil, aynı zamanda Kıbrıs tarihine de yeni bir boyut kazandırarak Kıbrıs Cumhuriyetine de giden yolu açmıştır.
27-28 Ocak 1958 Kıbrıs Türk halk hareketi Kıbrıs Türklerine, Kıbrıs cumhuriyetinin orta kurucusu olma hakkını kazandırmıştır.
-27 28 Ocak 1958 direniş halk hareketi, daha sonraki yıllarda yapılan ölüm-kalım savaşlarında akıtılan kanların boşa gitmeyip KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİNİN KURULMASININ SAĞLAMASI BAKIMINDAN DA BİR DÖNÜM NOKTASI OLMUŞTUR