Bütün dünyanın başında bir bela olarak duran “kadına şiddet” olayları, artık kadının değerini ve kıymetini bilme açısından her ülkede seminer ve oturumlar düzenleniyor. Bütün dünya bu konunun kabul edilmez bir gerçek olduğunu bilerek kadının korunması gerekliliğine vurgu yapıyor, ayrıca.
Sosyal Yardım Bakanlığı’mızın “İhbar Hattı” var. O hat sayesinde ezilen ve şiddet gören kadınlar korunmaya alınıyor veya şiddetin şekil ve boyutuna bakarak polis devreye giriyor.
Kadına şiddet, psikolojik bozuklukla da ilgilidir. Şayet evde huzur yoksa, o huzursuzluk çiftler arasında adeta savaşa dönüşür. Çiftler arasında devam eden şiddet ve çatışma olayları, ayrıca çoluk çocuğa da yansır. Dolayısı ile gelecekte o durum, çocuğun başarısız olmasına neden olur.
Dünya kadına şiddet konusunda uyanıyor deriz de, kadının şiddete karşı nasıl davranması gerektiğini öğretmiyoruz. Zaman zaman gerek internette, gerekse facebook’ta uzak doğu kadınlarının bu durumdan nasıl kurtulmaları gerektiği anlatılıyor. Bizim kadınımızın uzakdoğu kadınlarından ne farkı var? Bizim kadınlarımızın da aklı ve güçlü kolları vardır.
Ülkemizde ve bütün dünyada kadına şiddetin önlenmesi, ancak kadının kendini savunma açısından eğitilmesi gerekir.
Değişen dünya şartları ve sosyal hayat, bu konuda da kadının kendini geliştirilmesini gerektiriyor. Mesela akıllı kadınlar karate dersleri alırlar. Bunu uzakdoğu kadınları çözdü. Bizde bu yönde yaygın spor birimleri yok ama, isterse bir kadın yine de kendini savunacak kadar birşeyler öğrenebilir.
Hele bir düşünün...
Kocsından gizlin karate dersi alan bir kadın, şiddet karşısında kocasına öyle bir teknik darbe vurur ki, adam nerden geldğini anlayamaz.
Belki bu söylediklerim veya ifade ettikleri fazla ütopik oldu. Ama her insan bir şeyi kafasına koydu mu, mutlaka onu başarır. Kimse dudak bükmesin. Bu fikir hiç de yabana atılacak bir fikir değil.
Karısına el kaldıran bir adamın bu durumuna ancak cevap verecek olan kadının, kocasının hayalarına bir tekme atması ile mümkündür. Malum erkeğin en hassas yeri hayalarıdır. Bu bir örnek.
Bir hayal edin bu durumu. Karate öğrenmiş ve savunma teknikleri edinmiş bir kadın, her zaman güçlü olur. Lakin bir kadının karate öğrenmesi ve onu tatbik etmesi Türk insanında veya Ortadoğu kadınında pek yok. Hep ağız dalaşması ve geçimsizliği gösteren hareketler, şiddeti daha da artırır.
Özellikle Türk insanındaki şiddet daha da ölüm derecesinde kendini gösterir. Şiddetli geçimsizliklerde erkeğin en güçlü silahı, tabancasıdır. Şiddetten bunalan kadın, haliyle kocasından ayrılmak ister. Veya çocuklarını aldığı gibi soluğu anne babasının evinde alır. Ama asla ölümden kurtulamaz.
Bir zamanlar İstanbul’da kapkaççılar vardı. Zavallı veya kendi halinde kadınların çantasına ve parasına göz diken hırsızlar, çantayı, cep telefnlarını ve pek çok çantadaki özellerini kapıp kaçıyorlardı. Gazete bunlardan birini yazmıştı.
Bir genç kadının çantasını almaya çalışan kapkaççıyı öyle bir çevire çevire dövdü kadın, sokak ortasında ve bir de karate tekniği ile hırsızı bir tekmede yere serdi. Hırsız sert kayaya çarpmıştı. Kadın yaptığı açıklamada bütün kadınlara karate öğrenmelerini öğütlemişti. Aynı durum değil mi? Çaresiz ve güçsüz kadınları hedef alan erkeklerin hakkından ancak böyle kadınlar gelir.
Sokakta bile eşiyle karşılaşan bazı erkekler, tancasını çektiği gibi karısını sokak ortasında vurup öldürüyor. Neticede kadın toprağa, erkek de hapse girer. Olanlar çocuklara olur ve hayatları biter.
Bizde de kadın sığınma evleri hazır bekliyor. Türkiye’de şiddetin kol gezdiği ailelerde yuvayı yapan dişi kuş çareyi sığınma evinde alır soluğu.
Hüküm giymiş bazı erkekler mahkumiyet dönemini tamamladıktan hemen sonra bir tabanca alarak eşini çocuklarının gözleri önünde öldürmesi, o katilin veya katillerin ömrünü ebedi hapis olarak gerçirecek ama aile darmadağın olacak.
Türkiye’de bizde artık idamlar bitti. İdama karşılık ebedi hapislik geldii. Lakin koskoca Amerika elektrikli sandalyede hala katillerin canlarını alıyor. Bu konuda pek çok film çevrildi. Çevrildi de kimse o filmlerden ders çıkarmadı.
Yıllar önce ilkokulda iken sokak ortasında döven bir aile görmüştüm. Adam çevire çevire kadını tekme tokat dövüyordu. Küçük bir çocuk olarak müdahale edecek durumda olmadığım için onları çaresiz uzaktan seyretmiştim. Hele aileyi az çok biliyordum. Kadın saçını süpürge etmiş eşine ve çocuklarına ama koca onun kıymetini bilememiş. Derbeder ve kahve köşelerinde zaman geçiren bir adam...
Bu olay beni yıllarca etki altına aldı. Ve hala üzülüyorum.
Kadınsız bir hayat düşünebilir misiniz? Kadın bir değerdir aile içinde. Kadın eştir. Kadın yuvayı yapandır. Kadın her şeyden evvel annedir ve insandır.
Tabi ki kadına şiddet, biraz da kültüre dayanan bir husustur.
Bazı cahil erkekler şöyle bir nasihatta bulunurmuş oğullarına.
“Karınızı ilk gece yakası açılmadık bir şekilde döveceksiniz ki, size karşı gelmesin.”
İşte bu şiddetin bir diğer yüzü de budur. Yani zihniyet meselesi.
Kısacası kadın, bir yuvanın olmazsa olmazıdır.