Bu aralar örtü meselesi gergin bir hava estirse de, Türkiye-Kıbrıs gerçeğinde zamanın getirdiği kültürel farklılıklar bir yana, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı, Kıbrıs Türkü’ne yaptığı devasa katkılarını”” saygılarımla selamlıyorum.

            3 Mayıs 2025’te iki yıldan beri Erdoğan’ın girişim ve talimatlarıyle yapılan yeni Cumhurbaşkanlığı binası ile yeni meclis binaları, adeta bir mühür gibi, damgasını vurdu.  Ayrıca Anayasa Mahkemesi binasına da başlandı. Erdoğan’ın  günübirlik adaya gelişi ile açıldı.

            Bu binaların yapılış hikayesi, Ersin Tatar’ın anlatısı ile bir kitap hazırlandı ve bu tarihi binanın ebedileştirilmesini sağladı.

            Kitabın yazarları Gökhan Güler ve Mustafa Haşim Altan’dır.  Çok güzel hazırlanmış bu kitap, gerçekten bir tarihi anlatıyor.  Bununla ilgili benim dörtbuçuk yıl önce yazdığım Ersin Tatar’ın hayatını anlatan “ERSİN TATAR-ZİRVEDEKİ ADAM” adlı kitabımın ikinci baskısında yer alıyor.

            Karşı araziye de güzel bir cami yapılıyor.  Nerdeyse o da bitmek üzere.  Kermiya kapısından kuzeye geçen Rumlara bir nazire olacak herhalde bu binalar.

            Erdoğan çok kalabalık bir heyetle açılışa geldi.

            Cumhurbaşkanı Erdoğan açılışta hayli önemli hususlara temas etti.

            “KKTC’nin gelişen ekonomisini, güçlenen altyapısını, artan huzurunu, uluslararası camiada yükselen görünürlüğünü kıskananlar ellerinden geleni yapıyorlar.  Burada boy gösteren yatırımcılara gözdağı vermekten Kıbrıs Türkü kardeşlerimizin arasına nifak duvarları örmeye kadar tüm tuşlara birden basıyorlar.  Allah’ın izniyle hiçbirimiz bu tuzağa düşmeyeceğiz. Provokasyonlara prim vermeyeceğiz.  Adlarımız farklı olsa da, söz konusu Kıbrıs davası olunca soyadımız KKTC’dir.”

            Erdoğan’ın yaptığı göndermeler, herhalde sendikalar marifetiyle halkımızı sürüklemeye çalışan kitleleredir.

            Bu arada Erdoğan daha da anlamlı sözler söyledi.

            “KKTC inşallah garantör ülke Türkiye’nin desteği ile ilelebet payidar olacaktır.  Kıbrıs Türkünün maruz bırakıldığı naksız izolasyonlar son bulacaktır.  Adaya adil, kalıcı, sürdürülebilir ve adanın  gerçeklerine uygun bir çözüm gelmedikçe, bizim Güney Kıbrıs Rum Yönetimini muhatap almamız, ticaret yapmamız, limanlarımızı  kullandırmamız mevzu bahis dahi olamaz.  Yeni müzkere olacaksa, iki devlet  arasında olacak.”

            Cumhurbaşkanı Erdoğan bütün dünyanın yüzüne bu gerçekleri haykırmıştır.  Bu ifadeler Kıbrıs Türküne moral ve güç vermektedir.

            Öte taraftan KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’sa, federasyon defterinin kapandığına parmak bastı.    Ersin Tatar’ın vurguları da hayli etkileyiciydi.

            “Kıbrıs Türk halkı sadece bekleyen değil, belirleyen bir aktördür.”

            Bütün gerçekler ortaya dökülürken Rumların bu sözlere ne tepki vereceği belli.  Yine olumsuzluk, yina çıkmaz sokak.

            Harekata kadar süregelen hayatımız, gerçekten bir çıkmaz sokak gibiydi.  Ya şimdi?

            Allah Rumları gerçekten şaşırttı.  Makairos’a darbe düzenlemeleri, Rumların Rumları öldürmeleri bize özgürlüğümüzü ve aydın geleceğimizi sağladı.

            Bakınız bakalım, 1974’ten beri tek bir Türk sokaklardan alınıp yok edilmiş midir?  Veya tek bir kurşun sıkıldı mı?

            Artık özgür bir vatanın sahibiyiz.  Hem de koskoca Anavatan arkamızda bir dağ gibi durmaktadır.  KKTC’ye yapılan yatırımlar, yeni projeler ve yeni geleceğimiz...

            Şu Rum milleti aptaldır derim zaman zaman.  Hala daha yarım Kıbrıs’larıyla atıp tutuyorlar.  Şayet adil bir anlaşma olursa, Rumlar bilmelidirler ki Kıbrıs, Akdenizin en istikrarlı ve en zengin adası olacak.  Lakin bu çelişkiler ve uzlaşmazlıklar nedeniyle, hem onlar kaybediyor, hem de biz.  Örneğin sadece ülke turizmi büyük bir açılımın sahibi olacak.  Ticaret de öyle.

            Rumların izledikleri politika, Türkiye’yi bir oldu-bittiye getirerek adadaki Türk askerini sınır dışı etmektir.

            Onun için değilmi ki Türkiye hala fiili ve kalıcı garantörümüzdür. 

            Yeni Cumhurbaşkanlı ve Meclis yerleşkesi, aydınlık günlerimizin sembolü haline gelirken, Rumlar anlamalıdırlar ki, Türk askeri bu adaya tırnaklarını geçirmiş, bir kere daha eskiya prim vermiyor, tırnaklarını daha da derinlere geçiriyor.   

            Türkiye Cumhuriyetimize bir kez daha şükranlarımızı sunmaktan onur duyarız.