Dün olduğu gibi bugün de Rum-Yunan ikilisi Kıbrıs’ta olası bir siyasi çözümle birlikte tarihin derinliklerinden gelen Megali-İdea hedefleri çerçevesinde Enosis’e giden yolu açmayı hedeflerken aramızda hala daha Rumlarla ayni devlet çatısı altında Federasyon gibi bir siyasi çözümü hedefleyenler vardır. Yazık, hem de çookkk yazık!
Konu ile ilgili, 13 Kasım 2025 tarihli Diyalog gazetesinde yer alan açıklamasında sayın Ahmet Tolgay “Biz, Bizimle Uzlaşmak İçin Yapıcı Diyaloğa Oturmalarını Bekleye Duralım, Onlar Müzakere Masası Hazırlığında Değil, Savaş Hazırlığında. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne Saldırmak İçin Resmen Eşref Saati Bekliyorlar !.. diyor.
..Ateşle oynamakta olan Güney Kıbrıs Rumluğunun bir kriz anında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne karşı harekete geçmek ve son darbeyi vurmak üzere askeri hazırlıklarını halk tabakalarına yaymakta olduğunu ifşa eden haberler var!..
..Milis Kuvvete dönüştürülmekte olan sivillerin saldırı organizasyonlarına RMMO ile birlikte ve hatta Rum Milli Muhafız Ordusu’ndan da önce katılabilmesini sağlamak için yapılan eğitimler fotoğraflarıyla birlikte ortaya çıktı..
..Güney Kıbrıs’ta vatandaşlar ülkede yasak olan askeri veya taktik eğitimi almak hedefiyle yurt dışına gidiyor ya da gönderiliyorlar. İsmini vermeyen bir eğitmen eğitimlerin hayli revaçta olduğunu belirtirken, 2021 yılında alınan bir kararla özel eğitim alanlar acil durumlarda konuşlanmak için hazırda tutuluyorlar..
..İfşaat, yine ağzında bakla ısınmayan Rum basınından geldi!.. Rum gazeteleri, yüzlerce Rum’un yurt dışında özel askeri eğitim aldığını yazdı. Yurt dışında verilen askeri eğitimlere ilgi gittikçe artıyor. Bu Rum gençlere savaşta yaralılar için ilk yardım kursları ve dronlarla insansız hava araçlarının sinyallerini bozma eğitimleri de veriliyor..
AB Konseyi’ne göre; bazı Avrupa ülkeleri özel sektörle askeri alanda iş birliği oralarda yasa dışı sayılmıyor..” dedi.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman’ın ilk buluşmasında , ENOSİS’çi EOKA’yı övmek için hiçbir fırsatı kaçırmayan Rum lider Nikos Hristodulidis’e bu ifşa olanların hesabını sormasını dileriz..” dedi.
12.11. 2025 tarihli Kıbrıs Gazetesinde yer alan Kıbrıs’ta Garantörlük başlıklı makalesinde sayın Ahmet Tolgay , “Egemen Eşit İki Devlet” tezi gündeme gelince, Türk Askerini tıpkı Rumlar gibi adada “İşgalci” olarak görenlerde ve adadan çıkıp gitmesi gerektiğini savunanlarda bariz bir fikir evrilmesi gözlenmeye başladı…
..Onlar şimdi diyorlar ki, “Türk Ordusu adanın tümünün garantörüdür. Eğer İki Devletli Çözüm gerçekleşirse oluşacak olan denklemde Türk ordusu bu yetkisini yitirir” ..
Fikir evrimlerini güçlendirme adına da şu argümanı kullanıyorlar. “Garantör Devlet Türkiye’nin ordusu adanın Kıbrıs Türk tarafının tüm adadaki haklarını bu ada üzerindeki kaynaklardaki ortaklığını korumakla yükümlüdür”. Türk ordusuna işgalci gözüyle bakanların hiç değilse bu konuda bu ordunun Kıbrıs’taki varlığına olumlu bakmaya başlamaları güzel bir gelişme olmakla birlikte bu vizyona girmiş olanların bazı önemli gerçekleri bilinçli şekilde göz ardı etmekte oldukları da altı çizilmelidir...
.. 19 Şubat 1959 Londra ve Zürih Antlaşmalarına eklenen Garanti Anlaşmaları Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’ye yükümlülükler vermektedir!.. Ama ne yazık ki; Kıbrıs Türk halkının çiğnenen hakları konusunda onlara da neden çağrıda , sitemde ve protestoda bulunulmuyor hiç ?. Hem de Yunanistan ve İngiltere Kıbrıs Türk halkının haklarını alenen çiğnemesi konusunda Kıbrıs Rum tarafına yıllardır aşikar şekilde destek verirken!..
..19 Şubat 1959 tarihli Londra Anlaşması ile Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Bağımsız bir devlet olarak 16 Ağustos 1960 tarihinde kurulması sağlanırken 3 garantör ülkemin korumakla yükümlü oldukları durumlar da yürütme ve yasama erklerinde net biçimde belirleniyordu..
1960 yılında Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurularak BM’ye üye olmasından sonra Kıbrıs sorunu, 1965 yılının Aralık ayına kadar Genel Kurul’un gündemine gelmemiştir. Bununla beraber 1963 yılının sonlarında, Rum-Yunan ikilisinin silahlı saldırıları ile adada baş gösteren toplumlararası çatışmalar çeşitli biçimlerde BM teşkilatına, özellikle de Güvenlik Konseyi’ne yansımıştır..
..1965 yılında BM Genel Kurulu’nun aldığı 2077 (XX) sayılı kararın yankıları devam ederken , 1967 yılının Kasım ayı ortalarında , adadaki toplumlararası çatışmanın yeniden başlaması ve Rumların Türk köylerini işgal etmeleri üzerine Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, adaya müdahale etme kararı almıştır. Ancak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, mühlet olarak verilen süre içerisinde Rumların işgal etmiş oldukları bölgeleri boşaltmaya başlamaları üzerine kararı uygulamaktan vazgeçmiştir..
..Bu gelişmelerin ardından Makarios, Acheson Planının ortaya koyduğu değişiklik şansını bir fırsat olarak değerlendirmiştir.
Enosis’e giden yolu açmayı hedefleyen Rum-Yunan silahlı saldırılarına karşı 20 Temmuz 1974’te gerçekleştirilen Barış Harekatı ile birlikte Kıbrıs’ta iki bölgelilik oluşturuldu. 1 Ekim 1974-13 Şubat 1975’te Otonom Kıbrıs Türk Yönetimi ve de 13 Şubat 1975-15 Kasım 1983 yılları arasında Kıbrıs Türk Federe Devleti kuruldu.
BM Genel Kurulu’nun 13 Mayıs 1983 gün ve 37/253 sayılı kararı, tamamıyla Rum tezini destekleyen kararlar arasında en önde gelenlerindendir. Bu karar sanki Kıbrıs’ta bir halk varmış ve Türk halkı, bir azınlıkmış izlenimi vermektedir. Kararda, işgal kuvvetlerinin çekilmesi, göçmenlerin serbestçe evlerine dönmesi, Kıbrıs sorunu konusunda uluslararası bir konferans düzenlenmesi öngörülmekle beraber, Kıbrıs Rum yönetiminin Kıbrıs’ın tüm toprakları üzerinde egemenlik ve kontrol hakkının bulunduğuna işaret edilerek, bu hakkın sağlanmasında tüm devletlerin Rum Yönetimine destek sağlamaları için çağrıda bulunulmuştur.
Genel Kurulun bu kararı, Kıbrıs Türk Yönetiminde aksi bir tesir yapmıştır. Bu gelişmelerin ardından Kıbrıs Türk halkı, 15 Kasım 1983’te bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini ilan etmiştir.
Dün olduğu gibi bugün de olası bir siyasi çözümle birlikte Rum-Yunan ikilisi Enosis’e giden yolu açmak isterken Kıbrıs Türk halkına düşen görev bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini yaşatmak ve tanınmasını sağlamaktır.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sen Çok Yaşa..