Türk Mukavemet Teşkilatı’na silah temin eden ve Erenköy balıkçılarına kucak açan dönemin Generallerinden Ferit Karabelen ölümünün 42’nci ölüm yıldönümünde Mücahitler Derneğince her yıl olduğu gibi bu yıl da anıldı. Ferit Karabelen komutan, Adnan Menderes ve Fatin Füştü döneminin komutanlarındandı. Hatta bu üçlünün, bir de dördüncüsü vardır ki, o da albay İsmail Tansu’ydu.
Ferit Karabelen’in o yüzünü ve heyecanlarını İsmail Tansu’nun, Türk Mukavemet Teşkilatı’nın kuruluşunu anlatan “Aslında Hiç Kimse Uyumuyordu” adlı kitabından tanımıştık.
Bu kitapta o kadar detay vardır ki, okurken onun heyecanını yüreğinizde hissedersiniz.
“Mücahitler” deriz de bu mücahitlerin, bu kahraman insanların kimler olduğunu anlatmamız lazım. O kitapta birkaç Erenköy balıkçısının köhne sandallarına binerek Akdeniz’in azgın suları ile boğuşarak ve Türkiye’nin güney sahillerine çıkarak oradaki askeri makamlardan silah istemeleri geniş bir şekilde anlatılıyor.
O dönem gençliği ve yukarıda isimlerini verdiğim siyasiler anlamışlardı bu mücadelenin silahsız olmayacağını.
İlk seferin bu balıkçıları artık kapıyı açmışlardı. O bir denemeydi. Ferit Karabelen ve İsmail Tansu’nun bu balıkçılarımıza deneme mahiyetinde yüklü silah ve el bombası vermeleri olağanüstü bir girişimdi. O ilk sefer çok başarılı olmuştu. Birincisini ikincisi takip etti.
Kıbrıs Mücahitlerini silahla donatmak, milli bir görev haline gelmişti. Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Ferit Karabelen başbaşa vererek Kıbrıs Türkü’nün silah yönünden güçlenmelerini sağlamışlardı.
Erenköy balıkçılarına “Bereketçiler” kod adını takmışlardı.
Mücadele tarihimizde ismini altın harflerle yazdıran kahramanlardandı Ferit Karabelen. Kıbrıs Türkü Karabelen’i hiç unutmadı ve her ölüm yıldönümünde onu andı.
Silah sevkiyatında sefer yapan ve balıkçı teknelerine silah yükleyip Erenköy’e gitmek üzere yola çıkan balıkçılardan Hikmet Rezvan ve Asaf Elmas, o gece silahları ile kaybomuşlar ve “Bereketçi şehitler” dediğimiz bu kahramanlara ilaveten yine balıkçı Türkiyeli reis Oğuz Kotoğlu ve iki arkadaşı da vardı.
Ferit Karabelen ve İsmail Tansu’nun yönlendirmesiyle kaç sefer yapıldığını araştırsanız herhalde hesabını bulamazsınız. O silahlar sadece Erenköy sahillerine çıkmıyorlardı. Silah indirmeye müsait bir de Balalan sahili vardı. Balalan köyü tümden Türk köyüydü. O sahilden de pek çok silah çıkartılmıştı sahile.
Oğuz Kotoğu ve arkadaşları bir seferlerinde İngiliz askerlerine yakalanıp hapse atılmışlardı. Bütün silahlarına da el koyan İngiliz’in niyeti onları mahkum etmekti. O günlerde genç avukat Rauf Denktaş Oğuz Kotoğlu ve arkadaşlarının avukatlığını yüklenmişti. Öyle görülüyordu ki, İngiliz polisi bu kahramanları ya asacaklar, ya da ömürboyu hapis cezası vereceklerdi. Bu durum Dışişişleri Bakanı Fatin Rüştü’ye aktardığında Fatin Rüştü aynı gece İngiltere Dışişleri Bakanıın telefonla arayarak tutukluların Türkiye’ye iadelerini sağlamıştı.
Hikmet Rezvan, merhum bacağanağım Orhan Rezvan Özbalıkçı’nın ağabeyiydi. Bana uzun uzun o silah sevkiyatının macerasını anlatırdı sık sık Orhan bacanak. Onun diğer abisi merhum Sami Özbalıkçı da bereketçilerdendi.
20 Temmuz’dan sonra kurulan İskan Dairesi, benim de görev yaptığım bir daireydi.
Bir gün çalışırken yüzü güneş yanığı, atletik, ortaboylu ve esrarengiz bir adam, Denktaş beyin notu ile bana gelmişti. Çatalköy toprağında dört yatak odalı körfezdeki müthiş manzaralı evi istemişti. Bu adamın kim olduğunu bir türlü çözememiştim. Kimdi bu esrarengiz adam?
Denktaş beyden gelen emir o evin bu adama verilmesi yönündeydi. Bu evin macerası çok uzun ve ilginçtir. Yıllar sonra TMT’ci arkadaşların yayınladıkları, mücadeleyi anlatan sempozyum yazılarını incelerken o belgeselde o esrarengiz adamı tanımış ve kim olduğuna öğrenmiştim. O zat Oğuz Kotoğlu’ndan başkası değildi. Hani pek çok defalar teşkilatımıza silah taşıyan balıkçı...
Yani TMT’nin mücadeleye hazırlanmasında başta Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu, Ferit Karabelen, İsmail Tansu, Oğuz Kotoğu ve arkadaşları, Erenköylü balıkçılar, sayıları on kişiyi geçmeyen kahramanların dayanışması bir milattı.
Allah Karabelen Paşa’ya gani gani rahmet versin. Yattığı yer cennet mekanı olsun. Kısacası Kıbrıs Türkü Karabelen Paşayı kalbine gömdü ve hatıralaryla her yıl onu saygıyla anar oldu.