19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal Atatürk ve dava arkadaşlarının Samsun’a ayak basmasının ardından 23 Temmuz-07 Ağustos 1919 tarihleri arasında  Erzurum ve 4-11 Eylül 1919 tarihleri arasında yer alan Sivas Kongreleri sonrası silahlı bir Milli Mücadeleyi başlatmak amacıyla   Ankara’ya gideceklerdi.
27 Aralık 1919’da Mustafa Kemal Paşa’nın Ankara’ya  ulaşmasının ardından Ankara’ya gelebilme imkanı  bulan  115 üyenin katılmasıyla 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi açılır. Meclis’in 23 Nisan 1920 günkü ilk toplantısında  geçici başkanlığa  en yaşlı üye sıfatıyla Sinop Milletvekili Şerif Bey (Alkan) getirilirken 24 Nisan 1920 günkü ikinci toplantısında da Ankara Milletvekili Mustafa Kemal TBMM Başkanlığına ve  son Mebusan Meclisi Başkanı Celalettin Arif Bey ise ikinci başkanlığa  seçilmiştir.
 Anadolu’nun bütün yörelerden gelen halkın temsilcileri  23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni açar ve yeni bir Türk devleti kurulurken bütün dünyaya yayınlamış olduğu beyanname ile “Egemenliğin Kayıtsız Şartsız Türk Milletine ait olduğunu ve “Türkiye Büyük Millet Meclisinin üzerinde hiçbir makam bulunmadığını” ilan eder ve  ayni gün Meclis, Mustafa Kemal Paşa’yı Meclis Başkanı seçerken  Türk İstiklal Savaşı da Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde  başlıyordu.
“Milli Egemenlik” Kavramı, Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk Milletinin aydınlık geleceği için önemle üzerinde durduğu bir kavramdır. Milli Egemenlik kavramı ve anlayışına dayalı bir sistemin kurulabilmesi için Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde  tarihi bir mücadele verilecekti. O günde “Hattı Müdafaa Yoktur, Sathı Müdafaa Vardır, O Satıh Bütün Vatandır” diyen Mustafa Kemal Atatürk, Türk Milli Mücadelesinin yönetimini ve amacını  kafasında yıllar önce belirlemişti.
O günde ; bir yandan  Efeler, Dadaşlar, diğer yandan Seğmenler bulundukları yörede düşmana karşı koyarken, diğer yandan da düzenli Ordularla 11 Ocak 1921’de I. İnönü Zaferi ve  1 Nisan 1921’de II. İnönü Zaferi, 23 Ağustos-12 Eylül 1921 tarihleri arasında Sakarya  Meydan Muharebesi ve 26 Ağustos-30 Ağustos 1922’de Başkomutanlık Meydan Muharebesi kazanıldı.
30 Ağustos 1922’de Büyük Taarruz emrinde  Milli Mücadelenin Önderi Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk: “Ordular İlk Hedefiniz Akdeniz’dir!. İleri” der ve 9 Eylül 1922’de  Yunan askerlerini  İzmir’de denize döker ve  Milli Mücadele zaferle sonuçlanırken 18 Eylül 1922’de  Anavatanımız Türkiye düşmandan tamamen  temizlenmiştir.
Mustafa Kemal’in  ve dava arkadaşlarının 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkması ile başlayan Türk Kurtuluş Savaşının askeri aşaması 11 Ekim 1922’de Mudanya’da imzalanan  Ateşkes Anlaşması (Mudanya Mütarekesi) ile son bulmuştur. Mudanya Ateşkes Antlaşması ile Doğu Trakya teslim alınmıştır.  24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması ile Milli Mücadele’nin tüm kazanımları güvence altına alınırken  2 Ekim  1923’te İtilaf Devletlerinin askerlerinin İstanbul’dan ayrılmasının ardından 6 Ekim 1923 günü Türk Ordusu İstanbul’a girdi. Türk yurdunun düşmandan temizlenmesinin ardından 13 Ekim 1923’te Ankara Başkent oluyordu.  Dünyada eşi ve benzeri olmayan ve de  ciltlere sığmayan bir  özgürlük mücadelesinin ardından 29 Ekim 1923’te Yaşasın nidaları arasında  Türkiye Cumhuriyeti ilan edilirken Atatürk ve  dava arkadaşları hedeflerine ulaşmanın mutluluğunu yaşıyordu. 
Atatürk’ün 19 Mayıs  1919’da Samsun’a ayak basmasıyla birlikte Türk tarihinde ilk defa  kişisel egemenlikten, Milli Egemenliğe geçiş süreci de başlamıştır. Dolayısıyla  Türkiye’de Milli Egemenlik İlkesinin temellerinin 19 Mayıs 1919’da  atıldığını söyleyebiliriz.  Atatürk’ün Milli mücadeleyi başlatmak için Samsun’a ayak bastığı tarih, O’nun ayni zamanda “Doğum Günüm” dediği gündür.  Mustafa Kemal Atatürk, “Doğum Günüm” dediği 19 Mayıs’ta düzenlenen kutlamaları, Jimnastik Şenliği” adı altında yalnızca bir kez  izleyebilmişti.
19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı, ilk defa  1926’da “Gazi Günü” adı altında Samsun’da kutlanmış, 24 Mayıs 1935’te Atatürk Günü adı altında resmiyet kazanmıştır. Atatürk, 1938 yılında Ankara (19 Mayıs) Stadyumunda, “Gençlik ve Spor Bayramı” olarak ilk kez yapılan gösterileri hasta olmasına karşın izledi.  İlk resmi 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı ise Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ebediyete intikalinden sonra 1939 yılında kutlanmıştı..
Netice itibarı ile ; Mustafa Kemal Atatürk, Samsun’a  ayak bastığı andan itibaren, Anadolu’da  tek devlet, tek egemenlik,  tek meclis ve tek millet  fikirlerinden hareket ederek , her alanda gerçek Milli Egemenlik ilkesini uygulamaya çalışmıştır.  Anavatanımız Türkiye’de Milli Egemenlik ilkesinin temellerinin ilk defa 19 Mayıs 1919’da atıldığı  söylenebilir. Atatürk,  19 Mayıs 1938’de Ankara Stadyumunda , “Gençlik ve Spor Bayramı” olarak  ilk kez yapılan gösterileri hasta olmasına karşın izlemişti. 
Atatürk, doğum günü olarak kabul ettiği 19 Mayıs Bayramı’na  vefatından kısa bir süre önce olmak üzere  ancak bir kez katılabilmiştir. Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyeti ve  bayramı gençlere emanet etmiştir. “Ey yükselen yeni nesil, gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk , onu yükseltecek ve sürdürecek olan sizlersiniz” demiştir.
19 Mayıs Gençlik ve  Spor Bayramı olarak kutlanmaya başlanan  ulusal bayramımızın adı 12 Eylül 1980’den sonra “Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı olarak değiştirilmiş olup  günümüzde de bu ismiyle Anavatanımız Türkiye’de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde ve de  dış temsilciliklerimizde kutlanmaktadır.
Geriye dönüp baktığımız zaman; İngiliz Yönetiminin koyduğu yasakların kalkmasının ardından  Kıbrıs Türk halkı;  23 Nisan 1958’deki törenlerde Milli giysiler giyinmiş Ortaokul ve Lise öğrencileri ve yüzlerce bayrağımız yanında 6mx9m boyutlarındaki bayrağımız bando eşliğinde Lefkoşa’da Girne Kapısı’ndan bugün Taksim Sahası olarak bilinen stadyuma yürürken on binlerce Kıbrıs Türkü, “Kıbrıs Türk’tür Türk Kalacaktır” diye haykırıyordu.  Yine o günde Anavatanımız Türkiye’den ilk kez Türkiye Yüksek Talebe Teşkilatından 10 kişinin ve 5 kişilik gazeteci grubunun gelişi, yaklaşık  40 000 kişinin katıldığı törende Kıbrıs Türk gençliği ilk kez Bando eşliğinde Milli giysiler içinde Milli oyunlar oynaması, T.C Başkonsolosu  Burhan Işın’ın katılması 23 Nisan 1958 törenlerini bir kez daha tarihi ve unutulmaz bir gün haline getirmiştir.
Benzer şekilde 19 Mayıs 1958’deki  törenler de ayni heyecanla kutlanmıştı. O günde Bursa Kılıç-Kalkan Ekibi ve Balıkesir Pamukkale Zeybeklerinin gelişi ayrı bir heyecan ve coşkuya neden olmuştu. 
O günlerde her iki törene de Lefkoşa Türk Lisesi öğrencisi olarak  katılmanın mutluluğunu yaşayan bir genç  olarak bugün de o heyecanı fazlasıyla duymanın hazzını ve gururunu yaşıyorum.
Sonuç olarak; Atatürk ilke ve devrimlerine yürekten bağlı olan Kıbrıs Türk Halkı için  23 Nisanlar, 19 Mayıslar, 29 Ekimler, 30 Ağustoslar; Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığını simgeleyen birbirinden anlamlı ve değerli bayramlardır, çünkü bu bayramların tümü  burcu burcu Atatürk kokar..
 Her yıl, Anavatanımız Türkiye’de, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde ve Büyük elçiliklerimizde ve Temsilciliklerimizde  büyük bir coşku ile  kutlanan 19 Mayıs Atatürk’ü Anma , gençlik ve Spor Bayramının 103. Yıl dönümünde Anavatanımız Türkiye’de ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde büyük bir  bir coşku yaşandı.
Bu vesileyle; modern Türkiye’nin kurucusu Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, dava arkadaşlarını, Türk Kurtuluş Savaşı’nın bütün kahramanlarını, aziz şehitlerimizi ve ebediyete intikal eden  tüm gazilerimizi sevgi, saygı ve rahmetle anarken, Türk gençliğinin,  büyük Türk milletinin 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nı en içten gelen duygularla bir kez daha  kutluyorum.   
Ne Mutlu Türküm Diyene..