Artık robotllar sonzamanlarda hayatımıza girmeye başladı. Yapay zeka marifetiyle geleceğimiz şekillenirken, doğrusu bu durum insanı düşündürüyor. Hangi yönden? Anlatayım...

Yapay zeka ve robotlar marifetiye hayatımız kolaylaşırken, bu kez dünyada devleşen işsizlik de artacak. Hatta artmaya başladı bile.

Bir fabrika düşünün... Herşey programlanmış ve masrafları asgariye indirmek için imalatını robotlar vasıtasıyle yapıyor fabrikatör. Binlerce işçinin el emeğiyle yapılan imalatlar, mükemmelliğin ötesinde tümden robotlar marifetiyle yapılıyor. Yani bir fabrikada 200 kişi hizmet veriyorsa, bu rakam herhalde 30-40’a düşüyor. Bir düşünün o fabrikanın dörtte üçü işçiye ödenen maaş paraları kasada kalıyor. Dolayısı ile işsizlik baş gösteriyor. Yani fabrikadan 150-160 kadar işçi ve çalışan işsiz kalıyor.

Şu an Avrupa, Amerika ve Çin’de yapay zeka, devamlı üretime geçiyor. Mesela bir restorant gidersiniz ve restorantın içinde fing atan bir robot yemek trollisinle yanınıza gelip trolli üzerindeki yemeğinizi size uzatıyor.

Robotu yapan ve yapay zekayla hayatı kolaylaştıran yine insanlardır. Lakin bu işin bir de tehlikeli yüzü var. Robotlarda programlanmış bir zeka var da hiç tahmin etmidiğimiz bir tehlike ile karşılaşabiliriz.

Mesle robota “Bu parktaki otları temizle” dersiniz de çiçekleri unutuyorsunuz.

Henüz on yaşlarındayken ağabeyimle Palas sinemasında bir uzay filmine gitmiştik. O film kurgular üzerineydi. Kapılar uzaktan komutalı cihazla açılıyor, kapanıyor. Yeşil ışık saçan kılıçlar, ne bileyim daha bir sürü şey. En çok aklımda kalan insanların ışınlama cihazında ışınlanmasıydı.

Ondan başka robotlarla pek çok iş yapılıyordu.

O filmden çıktığımda kendime şu soruyu sormuştum.

“Hadi canım sen de, bunlarn hayatımıza girmesi imkansızdır.”

Yetmiş yıl önce kurgulanan yapay zeka ve robotlu hayat, artık hayatımıza girdi. Teknolojinin egemen olmaya başladığı bir dünya...

1968’de renkli televizyonlar çıktığında Londra’daydım. Renkli televizyonlar vitrinlerde gösterilirken, insanlar o vitrinin önünde kümeleniyordu.

1980’de Londra’ya gidişimde bu kez ablamın evindeki renkli televizyonu uzaktan komuta ile idare ettiklerinde hayli tuhafima gitmişti.

Demek 10 yaşında izlediğim o filmdekiler yavaş yavaş gerçek oluyor, diye düşünmüştüm.

Şu anda birçok iş yerinin giriş kapısında kapıda beliren kişinin ardından otomatik açılır-kapanır kapılar vardır.

Uçak alanları, devasa marketler, hastane ve klinikler ve daha nice çalışma mekanları...

Uçak alanı dedim de yine aklıma uçak alanlarındaki kontrol cihazları geldi.

Yolcunun valizinin içindekileri görüntüleyen cihazı unutmalayım. Yani röntgen cihazı. O cihazdan geçerken şayet uçağa alınmaması gereken bir şey varsa valisinizde, valizi size açtırıyorlar. Mesela bıçak, tabanca veya zararlı birşey.

İçinde bulunduğumuz bu yıllarda üniversitelerin yapay zeka bölümleri yeni bir eğitim sektörü olarak işlem görüyor. Gerçekte bu alan geliştikçe, bu bölüme olan rağbet de artıyor. Yani robot ve yapay zeka bölümü.

Bir hafta on gün önce Türkiye’deki Teknofest Kıbrıs’a geldiğinde bu ve buna benzer yenilikler göze çapıyordu.

Şimci drone girdi hayatımıza. Düğünlerde devamlı havadan resim çeken küçük cihaz. Minicik bir cihazın havadan resim çekmesi, kaza ve felaketlerde istenen bilgileri saptaması müthiş birşeydir. Veya bir depremde yıkılan bina molozlarının altında kalan insanlar.

Kısacası yapay zeka ve tknoloji hayatımıza girdikçe, dünya da değişiyor bunu unutmayalım.