03 Ekim 2025 tarihli Kıbrıs gazetesinde yer alan açıklamasında; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Bağımsızlık Bildirgesini Kaleme Alan isimlerden, emekli Büyükelçi ve eski Müzakereci Osman Ertuğ, son günlerde Bağımsızlık Bildirgesine yönelik kamuoyunda yapılan açıklamalarla ilgili KIBRIS’ın sorularını yanıtladı.

E. Büyükelçi ve eski Müzakereci Osman Ertuğ, son günlerde Bağımsızlık Bildirgesindeki bazı referanslarla ilgili tarihi gerçeklere dikkat çekti: Ertuğ, “KKTC Anayasası’nda “Federal Bir Çözümü” öngören referanslar bulunduğuna ilişkin olarak kamuoyumuzda yer alan bazı beyan ve tartışmalar nedeniyle konuya açıklık getirmeyi uygun buldum” dedi..

..Osman Ertuğ, uzun yıllar Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf R. Denktaş ile mesai yaptığını anımsatarak sözlerine şöyle devam etti: Kendileriyle uzun yıllar çalışma şerefine nail olduğum KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı rahmetli Rauf R. Denktaş’ın görevlendirmesiyle, Bağımsızlık Bildirisi’nin yazım çalışmalarına katıldım. Bağımsızlık ilanımıza karşı olan dış güçlerin bu tarihi kararımızı engellemeye çalışacağını bildiğimiz için çalışmalar büyük bir gizlilik içinde yürütülmekteydi..

..Hatta dönemin Kıbrıs Türk Federe Devlet Başkanı Rauf R. Denktaş bu görevi bana verirken, “Kendini Yeminli Addet” demiş; gizliliğin en küçük bir ihlali durumunda büyük güçlerin devreye girerek Türkiye üzerinden yapacakları baskılarla bizi bundan vazgeçirmeye çalışacaklarını ifade etmişti..

..Ben bu gizliliğe bağımsızlık ilanından sonra da sadık kaldım ve ancak Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf R. Denktaş’ın izniyle, bağımsızlık ilanının bir yıl dönümünde , KIBRIS gazetesinde, konuya ilişkin bazı tarihi gerçekleri açıkladım. Ertuğ sözlerine şöyle devam etti:

“Bir siyasi vizyona veya hedefe kapıyı açık bırakmak başkadır, onu tek vizyon veya hedef olarak görmek yine başkadır. Bağımsızlık Bildirisi’ni onaylayan Meclis kararında “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilanının iki eşit halk arasında ortaklığın bir federasyon çatısı altında yeniden kurulmasını ve sorunların çözülmesini engellemeyip kolaylaştırabileceğine” inanıldığının belirtildiği bir gerçektir. Ancak , bütün ortaklıklarda olduğu gibi, müstakbel ortakların belirli bir hedefte mutabık kalmaları lazımdır..

..İngilizcede sık sık kullanılan bir ifadede belirtildiği gibi “Tango yapmak için iki kişi gerekir” !.. Halbuki Kıbrıs Rum muhataplarımız, Federasyon istiyor görüntüsü altında yıllarca bizi oyalamış, uluslararası toplumu meşgul etmiş ve bu doğrultuda ortaya konan tüm BM planlarını reddetmiştir. Yani gerçek bir Federasyon kapısını kapatan biz değil, Kıbrıs Rum tarafının kendisi olmuştur. O kadar ki, BM eski Genel Sekreteri Kofi Annan, 28 Mayıs 2004 tarihli raporunda, Kıbrıs Rum tarafının sadece bir formülü değil “çözümün kendisini reddettiğini” söylemiş, buna neden olarak ise “Kıbrıslı Türklerle yetki ve refah paylaşmak istememelerini” göstermiştir..

..Buna karşın, Bağımsızlık Bildiri ve Meclis Kararı hazırlanırken, o dönemde genç bir diplomat olarak federasyona yapılan atıfları sorguladığımı, çünkü bunların bir gün gele yanlış bir yaklaşımla bağımsızlık aleyhine kullanılabileceğini düşündüğümü hatırlıyorum. Ancak her olayın günün koşulları içerisinde değerlendirilmesi gerektiği de bir gerçektir..

.. Sonunda, Bildirinin ana teması olan kendi kaderini tayin hakkı ve bunu uluslararası topluma anlatabilme güdüsü (buna kamu diplomasisi de diyebiliriz) ağır bastı ve gerek bu cümle gerekse Bildiride Federasyona atıf yapan ibareler metinde kaldı. Ancak, diğer bazı atıflar gibi zaman içinde bunlar geçerliliğini yitirdi ve kadük oldu..

.. Buna diğer çarpıcı bir örnek de Bildiri’nin 23 numaralı paragrafının (b) bendinde yer alan “Bağımsızlık dışında bir dış politika izlenmeyeceği” şeklindeki cümledir. Bir zamanlar uluslararası alanda etkin bir diplomatik güç olan Bağımsızlar Hareketi’nin bugünün çok kutuplu dünyasında ne noktada olduğunu , hatta var olup olmadığını kaale alan var mı?..

..Kıbrıs Türk halkının 15 Nisan 1983’te aldığı tarihi bir kararla ve özden gelen, vazgeçilmez bir hak olan kendi kaderini tayin hakkını kullanarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ilan ettiğine vurgu yapan Osman Ertuğ, sözlerine şöyle devam etti:

Bağımsızlığa giden süreç ve buna yol açan nedenler, bu noktaya gelene kadar Kıbrıs Türk halkının verdiği varoluş mücadelesi ve gösterdiği fedakarlıklar, Bağımsızlık Bildirisi’nde etraflı olarak anlatılmaktadır..

..Bağımsızlığın gerçek ruhunu anlamak isteyen herkesin bu bildiriyi okumasını öneririm. Anayasa ve yasaların bir lafzı bir de ruhu vardır. Anayasamız ve ona ekli Bağımsızlık Bildirisi’nin ruhu ise Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bağımsız ve egemen bir devlet olarak tarih sahnesine çıkmasıdır. Dolayısıyla, Bağımsızlık Bildirisi ile Anayasa’nın Kıbrıs Türkü’nün federasyon dışındaki bir çözüm şekline yönelmesini engellemekte olduğu iddiaları gerçeklerle bağdaşmaz..

.. Aksine Bağımsızlık Bildirisi 15 Kasım 1983’te kurulan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bağımsız ve egemen bir devlet olarak yoluna devam etmesini ana hedef olarak belirler. Federasyona kapılar o dönemde kapatılmamış olsa bile, 42 yıldır yaşananlardan sonra Meclis iradesinin federal çözümü tüketilmiş addederek, tanınma, tanıtma çalışmalarına ağırlık verilmesini kararlaştırması kanımca doğru bir karar olacaktır.

Sonuç olarak; Kıbrıs Türk halkına düşen görev bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini yaşatmak ve tanınmasını sağlamaktır.

Kaynak : 03.10.2025 tarihli KIBRIS Gazetesi s.6