KKTC siyasetinde yıllardır aynı adayların vaatlerini dinlemekten yorgun düşen kesim için, 19 Ekim’de yapılacak cumhurbaşkanlığı seçim sonuçları adaya yeni bir ‘nefes’ getirebilir. O nefesse bağımsız aday Hüseyin Gürlek olabilir. Nitekim Gürlek, geleneksel partilerin kalıplarını aşma iddiasıyla sahneye çıktı. Kendisinin yeni dünyayı okuma biçimi, cesur söylemleri ve vaatleri özellikle eskilerden sıkılan ‘yeni siyaset’ arayışındaki kesimlerde heyecan uyandırıyor. Cumhurbaşkanlığı yarışında ilk adaylığı olmasına rağmen, oldukça iddialı bir çıkış yaptı.

Seçimlerde oy kullanma hakkı olan 217 bin seçmenin karşısına ‘denenmemişi deneyin’ sloganıyla çıkan Gürlek, seçilmesi durumunda KKTC’nin kaderini değiştirecek yeni bir çağ başlatmak istiyor.

İÇ POLİTİKA

Aslen Kahramanmaraşlı olan ve 26 yıldır KKTC’de yaşayan Gürlek’i aday olmaya iten en önemli nedenlerden biri, ülkedeki hemen hemen her kurumda olduğunu düşündüğü haksızlık, hukuksuzluk ve yandaşçılık düzenine son verme isteği.

Bu sorunların ortadan kaldırılmasıyla birlikte ülkenin kaderinin değişeceğine inanıyor. Ayrıca, yerli kaynakların yeterince kullanılmadığını düşünüyor. Seçilmesi halindeyse bu kaynakların toplumun yararına kullanmaya yönelik adımlar atacağının vaadini veriyor.

Eğitim ve sağlık başta olmak üzere adada her alanda sorunlar olduğunu, bu sorunların çözülememesinin nedenlerinden birinin de cumhurbaşkanlığı makamının halktan uzak olmasına ve bakanlar kuruluna yeterince öncülük edememesine bağlıyor. Örneğin, eğitimle ilgili reform yapmak istediklerinde Cumhurbaşkanlığındaki kadronun yetersiz kaldığını, eğitim bakanlığının etkin olmadığını bundan dolayı sorunların çözülemediğini vurguluyor. Bunun da yolunun bakanlık ve ilgili kurumlarla oluşturulacak komiteleri çalıştırmaktan geçtiğini söylüyor. Diğer bakanlıklar içinde benzer durum geçerli.

Gürlek ayrıca, Kuzey Kıbrıs’ta artan işsizlik sorununa bağlı olarak gençlerin yurtdışına kaçtığını, gençlerin ülkede değersizleştirildiğini ve yok sayılma sorununa dikkat çekiyor. Değişen dünyanın gerektirdiği teknolojik dönüşüme uygun projeler geliştirilerek genç beyinlerin ülke içinde tutulabileceğini vurguluyor.

Bir başka önemli eleştirisi ise, adadaki politikaların Türkiye’nin isteği ve yönlendirmesiyle hayata geçirilmesine yönelik. Bu politikalar yapılırken Kıbrıs’taki siyasilerin ve halkın isteği doğrultusunda ilerlenmediğini söyleyen Gürlek, seçimleri kazanması durumunda halkın ve siyasilerin de isteklerinin merkeze alınacağı bir çalışma içinde, Türk tarafıyla dengeli bir iş birliği halinde, ülke içindeki sorunları çözmeye yönelik projeler hayata geçirmeyi hedefliyor. Türkiye’nin desteğini ise ‘müthiş bir fırsat’ olarak görüyor.

DIŞ POLİTİKA

Gürlek, Kıbrıs sorununu çözmek için Rumlarla masaya ‘ön şartsız’ oturulması gerektiğini, tüm şartların masada konuşulması gerektiğini savunuyor. Gürlek’e göre Kıbrıs sorunun kaynağı ise coğrafi zorluklardan ziyade uygulanan politikalardaki vizyon eksikliğine dayanıyor. Gürlek’in dış politika vizyonun yalnızca diplomasiyle sınırlı olmadığını vurgulamam gerekiyor. Ekonomik ve sosyal adımlarla desteklenmesi gerekliliği, vaatlerinin en somut ayağını oluşturuyor. Dünya ile yapılacak olan ekonomik ve sosyal iş birliğiyle birlikte uluslararası tanınırlık özelinde yıllardır benimsenen ‘bizi tanımalısınız’ söyleminden ‘bizi tanımak zorunda kalacaklar’ anlayışına geçilmesi bakımından da dikkat çekici. Bu kapsamda, Gürlek’in dış politika vizyonu yenilikçi ve dışa dönük. Bir o kadar Türkiye ile koordineli ama aynı zamanda KKTC’nin özgüveniyle hareket eden bir vizyon.

Özetle, bağımsız aday Hüseyin Gürlek, KKTC siyasetine ezber bozan bir enerji katma potansiyeline sahip. Geleneksel kalıpların ötesinde bir duruş sergileyen Gürlek, ‘denenmemişi denemek’ çağrısıyla yalnızca seçmene değil, ülkenin geleceğine de bir davet gönderiyor. Kıbrıs siyasetinde değişimin mümkün olup olmadığını ise halkın iradesi belirleyecek.