ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Victoria Nuland, geçen gün güneyde basına açıklama yaparken, Bay Ersin Tatar’dan “Başkan Tatar” diye söz etti.

Uçtuk…

Sevincimiz dağları aştı…

Haber sitelerindeki “heyecan” manşetlere bir sevinç çığlığı olarak yansıdı…

“ABD galiba bizi tanıyacak” diyenler bile oldu…

Victoria Hanım, “Az sonra kuzeye geçeceğim ve Başkan Tatar’la biraz vakit geçireceğim” demişti…

Hepsi bu…

“Görüşme yapacağım” bile dememişti…

Hemen bizim “devletçiler” koskoca ABD’li bürokratın Ersin Bey için “Cumhurbaşkanı” dediğini haber yaptılar…

Oysa kadıncağız sadece “Başkan” demişti…

Bu sözcük ağzından çıkar çıkmaz da itirazlar yükselince, “Sanırım hataydı. Ne diyelim?” diye sormuş ve yanındakiler “Mr. Tatar” diyence özür dileyerek sözlerini geri almıştı. 

Ancak sevinç çığlığı atanlar, “haber”in gerisini, okurlarından gizlediler…

Neden?

Çünkü bize, “haber”in sadece ön tarafı lâzımdı…

Tatar’ın paçasının dibinde bekleyen yandaş ve resmi TC basını, anında “haber”i havada kaptı ve “manipülasyon” teknikleri ile Tatar’ı gündeme taşıdı…

Viktoria Hanım, “yanlışlıkla” da olsa bizimkilere “can suyu” sıkmıştı…

Grevlerin yaygınlaştığı, sendikaların halka sokaklarda mum ve ekmek dağıttığı bir dönemde Bay Tatar’a “Başkan” diyerek bize büyük bir güzellik yapmıştı…

Bu; pahalılıktan bunalan ve evine ekmek götüremeyen kitlelere, taze sıkılmış “ekşi limonata” sunmak gibiydi…

Gerçi; geçmişte bu ifadeyi kullanan ABD ve AB yetkilileri olmuştu ama onlar sayılmaz…

Tatar’a göre tüm yaşananlar, Türk tarafının “yeni politikası”nın sonucudur…

Gerçi Tatar; “yeni” dedikçe, mezardaki Denktaş’ın eminim kemikleri sızlamaktadır ama olsun…

“Eski”yi “yeni” diye yutturabilmek de bir “yeni politika”dır. Bu da, yalnızca bu topraklara mahsus bir popülist ustalıktır…

Bay Tatar’ın, “Bu bir tanınma olmasa da küçümsenemeyecek bir gerçektir” diyerek Nuland’ın “dil sürçmesi”ni tepe tepe kullanacağı anlaşılıyor.

Bay Tatar’ın; Nuland’ın “ağzından kaçırdığı” bir sözcük nedeniyle böylesine bir sevince boğulması yetmezmiş gibi, “KKTC gerçeği artık, uluslararası merkezlerde kabul görüyor” çıkarımında bulunması, aslında “züğürt tesellisi”nden başka bir şey değildir…

Neymiş?

Yeni siyaset doğruymuş, isabetliymiş…

Meyvelerini vermeye başlamış bile…

Hatta Doğu Akdeniz’de taşlar yerinden oynamış…

Zaten, daha önce de Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov da “KKTC” demiş…

Demek ki; bizimkiler birilerinin “ağzından kaçırdığı” kelimelerle bu “iki devletli” rüyayı sürdürecekler…

Nereye kadar?

Asıl otorite “Oturun da Güven Artıcı Önlemleri görüşün” diyene kadar…

“Türkiye komşularıyla normalleşme sürecine girdi. Ukrayna-Rusya savaşındaki rolü ile dünyada iyi bir izlenim yarattı. Tavukayağı gibi ortalığı karıştırmayın” diyene kadar…  

İşte o gün Bay Tatar, “tribıl” yaparak bambaşka şeyler söyleyecek ve bizler de kahkahalarla güleceğiz…

Bekleyin… Pek yakında bu sinemada…

***

Bay Tatar, başkalarının ağzından kaçan bir “sözcük” yüzünden havalara uçarken, öteki tarafta da Anastasiades, “ağızdan çıkaramadıkları” bir sözcük yüzünden üzüntülü…

Rumların kontrolündeki Kıbrıs Cumhuriyeti Meclisi’ne video konferans yolu ile hitap eden Ukrayna devlet başkanı Volodimir Zelensky, bir tek “sözcüğü” Rumlardan esirgediği için, adeta linç edildi…

Anastasiades; Zelensky’den, 1974’ten söz etmesini, Ukrayna halkı ile Rum halkının savaş nedeniyle yaşadığı benzer acılara konuşmasında yer vermesini bekliyormuş…

Adam, bir tek kelime bile etmedi…

Tam tersine, “Rus gemilerini ve yatlarını limanlarınıza sokmayın, Rus oligarklara 2020’den beri verilen 2886 vatandaşlığı ve altın pasaportları iptal edin” demiş…

Bu sözler, Anastasiades’i epeyce üzmüş…

Rahatsızlığını da açıkça dile getirmiş…

Kıbrıs Rum tarafı, bugüne kadar tüm yumurtalarını Rusya’nın sepetine koymuştu. Şimdi bir “Avrupa ülkesi” olarak “yaptırımlar”a katılmak zorunda kaldı.