KKTC Cumhurbşkanlığı seçimlerine ilişkin önemli açıklamalar yaptı. Açıklamalar gerçeğin ta kendisidir. Özellikle Türkiye’nin son yıllardaki Kıbrıs politikasının görüntüsünü kamuoyunun önüne serdi.
Bakınız Recep Tayyip Erdoğan’ın yapmış olduğu çıklamalara...
“Kuzey Kıbrıs Cumhuriyeti kardeşimizdir. KKTC’nin hak ve menfaatlerini kendi hak ve menfaatlaarımız olarak görüyoruz. Buna el uzatılmasına da müsaade etmeyiz.” Nokta..
Ve Erdoğan devam ediyor...
“Türkiye’nin uluslararası hukuk zemininde ve BM kararlarında meşru şekilde tanınan garantörlük haklarına sahibiz. Bu hakların hangi siyasi parti gelirse gelsin KKTC’nin varlığına ve Doğu Akdeniz’deki deniz yetki alanlarına güvence sağlamaktadır. Kıbrıs, yıllarca bölgesel ve küresel güçlerin oyun alanı olmuştur. Yakın tarih, oynanan oyunların ne kadar kanlı olabileceeğini göstermiştir. Ne biz, ne de Kıbrıs Türk halkı yaşadıklarını unutmuştur. Acılarla dolu hafızalar taptazedir. Benzer acıları bir daha kimse Kıbrıs Türkü’ne yaşatamaz. Buna izin vermeyiz.”
Bu sözler kesin ve kararlılık ifade ediyor. Buna izin vermeyiz diyor Erdoğan.
Erdoğan’ın vurgusu bir ihtar niteliğindedir.
Yani “Siz şöyle böyle dersiniz de, geçmişin unutulmayanlarını karşı düşmanın ne denli hain bir düşman olduğunu idrak etmezsiniz. Herşeye rağmen biz buradayız ve sizin garantörünüzüz” demek istiyor.
Daha da açalım...
“Siz siyasiler içinizde ne kadar kavga ederrseniz ediniz, biz Türkiye olarak aynı Türkiyeyiz ve aynı argümanları savunuyoruz” diyor.
Bence Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yapmış olduğu açıklama dengeli ve ince mesajlar veren bir açıklamadır.
Bir de şunu anlıyoruz, bir kez daha.
“Kıbrıs Türkü sahipsiz değildir. Kaderimizi Rumların avuçlarına bırakamayız.”
Kuzey Kıbrıs’ın stratejik konumu Türkiye için çok önemlidir. Erdoğan’ın sözünü ettiği Mavi Vatan da odur.
Olaya jaopolitik açıdan bakacak olursak, Kuzey Kıbrıs konum itibariyle çok büyük bir avantaj oluyor.
Doğu Akdeniz’de en büyük sahile sahip olan Türkiye’nin olan sahillerine Kuzey Kıbrıs’ın sahillerini de katarsak, deniz kıta sahanlığı da bir bütünü teşkil eder.
Türkiye garantör ülke olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde bulunuyor. Askeri ile, yatırımları ile, devasa projeleri ile...
Kim inanır Türkiye’nin bu adadan gideceğine? Diyelim ki Kıbrıs konusunda bir uzlaşıya vardı. O uzlaşıda mutlaka garantörlük maddesi olacaktır.
Rumların çırpındıkları iki husus vardır. Birisi garantörlüğün kalkması, öteki de KKTC’nin dünyada tanınır olması..
On bir yıllık getto hayatımız bize çok dersle vermiştir.
Güven yaratıcı önlerler diyorlar da, hangi güveni yaratacakmışız, onu merak ediyorum. Her zaman Rumların kafalarında çeşitli tilkilikler olmuştur.
BM Genel Sekreteri Guterres yei kapılrın açılması konusunda bastırıyor. Metehan sınır kapısındaki izdihamın tamamen Rumlardan kaynaklandığını herkes bilmelidir. Metehan kapısına yığılan insanlara eziyet olsun diye, Rum tarafı tek sıra olarak sadece bir polisi görevlendirmiştir. Öylece saatlerce kuyruklar oluşmaktadır. Yani anlayacağınız Rumların bu tutumları yüzünden hiç bir zaman bitmez.
TC Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın vurgu yaptığı da odur. Erdoğan Rumları çok iyi tanıdığındandır ki bu yönde güçlü açıklamalar yapmıştır.
Artık insanlarımız sokaklardan toplanıp gizli yerlerde katledilmiyor. Çocuklar babasız kalmıyor. Ne kadar zamandan beri?
Temmuz 1974’ten beri. O nedenle değil mi ki gece başımızı yastığa koyduğumuzda huzur içinde uyuyoruz.
Ağzına sağlık Sayın Recep Tayyip Erdoğan...