Kıbrıs Barış Harekatı’nın Karaoğlan’ı Bülent Ecevit aramızdan ayrılalı tam on dokuz yıl oldu. Bülent Ecevit tam gerçek bir sosyal demokrattı. Onun siyasi yapısı, kimseye benzemezdi. En ufak bir olumsuzlukta hemen cevabını verir ve gereğini de yapardı.
Ecevit’in, Kıbrıs Türkü’nün hayatında apayrı bir yeri vardır. O nedenle onun hakkında bir yazı yazmayı ve onu anmayı görev bildim. Bu yazımı bir vefa borcu olarak yazıyorum.
Ecevit, Tahsil hayatında Robert Kolejde okumuş ama üniversiteye gidememiş. Tabii ki o onun özel hayatı. Lakin değme siyasilere bin defa taş çıkartacak kadar yürekli ve cesur bir politikacı olmuştu.
Ulu Önder Atatürk’ün kurmuş olduğu Cumhuriyet Halk Patisini şöyle tanımlamıştır Ecevit:
“Mustafa Kemal Atatürk’un kurduğu ve hatlarını çizdiği misaki milli’nin korunması için Cumhuriyet Halk Patisi’ni kurmuştur.”
Ecevit sosyal demokrattı ama katiyen Atatürk’in çizdiği var olma yolundan dönmemiş, Cumhuriyeti korumuş ve onun ilkeleri ile siyasetini sürdürmüştür.
Bülent Ecevit siyaset hayatında Başbakan ve Başbakan Yardımcısı olarak tam beş defa iktidarda olmuştur. İki hükümeti tek başına kurmuş, üçünü de koalisyonlarla sürdürmüştü.
1974 yılında Necmettin Erbakan’la kurmuş olduğu hükümetin başındaydı. Gerek hükümette olduğu, gerekse olmadığı zamanlarda vermiş olduğu beyanatlarla Kıbrıs Türkü’nün yanında olduğunu göstermiştir. Esasında Kıbrıs aşıkı bir siyasetçiydi Ecevit.
15 Temmuz 1974 tarihinde Yunan marifetiyle Makarios’a darbe düzenlenince soluğu İngiltere’de almıştı. İngiltere garantör devlet olarak kendisi ile görüşmüş ama karşılığını bulamamıştı. Yunanistan da garantör devletti ama darbeyi de onlar düzenlemişlerdi. O nedenle Yunanistan’la görüşemezdi. İngiltere daima kendi çıkarlarını dikkate aldığı için müşterek hareket etmek istememişti. Nasıl olsa Londra ve Zürih Anlaşmalarında alacağını almış ve kendi üslerine kavuşmuştu. Yani parçalanmış Kıbrıs her zaman İngiltere’nin tercihi olmuştur.
Ecevit Kıbrıs’taki durumu dikkatlice izleyek yeni planını çizmişti. Durum, Kıbrıs’taki soydaşlarının tehlikede olduğunu anladığı an, askere talimatı vermişti.
“Türk askeri yarın sabahleyin Kıbrıs’a askeri çıkarma yapacaktır.”
Nitekim Türk askeri çıkarma gemileri ile Girne sahillerine çıkarma yapıştı. Ankara’dan konvoylar halinde Mersin Limanına ulaşan asker artık Girne sahillerindeydi. Türkiye eski Türküye değildi. Savaş gemilerini yapmış, askerini mükemmel şekilde eğitmiş ve silahlarla donatmıştı.
Çıkarma bilgisini Denktaş’a verdiğınde Denktaş, radyodan mutlu beyanatını vemişti.
“Kahraman Mücahitler ve kahraman halkım. Bu sabahtan itibaren Türk askeri adanın dört bir tarafından çıkrma yapmaktadır.”
Adanın dört bir tarafından çıkarma yapmaktadır sözü, Rumları sudan çıkmış balığa çevirmişti. O bir taktikti. O nedenle Rum ve adada bulunan Yunan askerleri, güçlerini hangi tarafa tevcih edeceğini bilememişti.
Çıkarma sabahı ben de bir mücahit olarak mevzimde, elimdeki silahımla hedefi gözlüyordum, diğer mücahit arkadaşlarım gibi. Minicik radyomdan da BBC’nin ve Bayrak Radyosunun haberlerini izliyordum.
Denktaş’ın beyanatını dinlediğimde gözlerimden yaşlar boşanmıştı. Artık Rumlardan kurtulmanın ve özgürlüğümüze kavuşmanın vakti saati gelmişti.
Bülent Ecevit de çıkarma ile ilgili olarak BBC’ye mükemmel İngilizdesi ile beyanat veriyordu. Ayrıca Rumlara da bir mesaj göndermişti:
“Türk askerine ateş açamayana ateş açılmıyacaktır. Bundan başka helikopterlele Rumca beyanatlar dağıtıyordu Rum halkına.
15-20 Temmiz tarihleri arasında EOKA “A” ile EOKA “B” çatışmalara girmişler ve binin üzerinde Rum ölmülştü.
15 Temmuz sabahı azılı EOKA’CI Nikos Sampson beyanat veriyordu:
“Kıbrıs’ı Yunanistan’a ilhak ettik” diyordu. İşte Bülent Ecevit’i harekete geçiren de Rumların niyetlerini anlatan sözler olmuştu.
Allah rahmet eylesin o büyük adama. Ecevit olmasaydı Kıbrıs Türkü var olur muydu? Olmazdı elbette.
Nitekim Birinci ve İkinci Mutlu Barış Harekatları bize özgürlüğümüzü ve özgür topraklarımızı verdi.
Rahat uyu sevgili Bülent Ecevit yattığın yerde. Mekanın cennet olsun.