GİTMEYİN GELMESİNLER KONFEDERASYONU… Aslında çözüm konusunda taraflar çoktan anlaşmış. Buldukları çözüm tıkır tıkır işliyor. Geçiş kapılarında her iki taraftan insanların yaşamakta olduğu işkence, tam olarak uzlaşılmış olan çözümün göstergesi ve hayatımıza yansımasıdır; Gitmeyin Gelmesinler Konfederasyonu. Kısaca GGK…
(Mustafa Gürsel)
Dünya’da Kıbrıslı Olmak çok zor çeken bilir
Dünya, artık bir tıklama kadar yakın, sınırlar sanal, kültürler iç içe geçmiş durumda. Fakat biz Kıbrıslı Türkler için hâlâ görünmez duvarlar var. Bu çağda, bilgi ve iletişimin bu kadar hızlı aktığı bir dönemde bile, sporda uygulanan ambargolar yüzünden dünyadan izole edilmiş bir halk olmanın ağırlığını taşıyoruz.
Spor, insanlığın en evrensel dili, en saf birleştirici gücüdür. Rekabetin dostlukla, başarının saygıyla harmanlandığı bir alandır. Ancak ne yazık ki biz, bu evrensel değerin dışında tutuluyoruz. Kıbrıslı Türk sporcular, yıllardır yalnızca rakipleriyle değil, görünmez sınırlarla da mücadele ediyor. Oysa sporun amacı ayrıştırmak değil, birleştirmektir.
Bir sporcunun en büyük motivasyonu, ülkesinin bayrağını uluslararası arenada dalgalandırabilmektir. Fakat biz, kendi ülkemiz için sevinemeyen bir toplum hâline geldik. Çünkü o sevinç, dünya tarafından görülmüyor, duyulmuyor. Bu durum sadece sporcularımızı değil, bir bütün olarak halkımızın moralini ve özgüvenini de derinden sarsıyor.
Kıbrıslı Türk gençleri artık yalnızca sahalarda değil, adaletin ve tanınmanın mücadelesini de veriyor. Biz, dünyadan kopuk yaşamak istemiyoruz. Biz, sadece hakkımız olanı eşit bir platformda var olmayı istiyoruz.
Artık dünyanın bizi görmezden gelmemesi gerekiyor. Çünkü biz, adanın bir köşesinde sessizce var olmayı değil, evrensel bir değer olarak kabul görmeyi hak ediyoruz.
Kıbrıslı olmak bir yalnızlık değil; direnişin, umudun ve inancın adıdır. Ve biz, bu inançla bir gün dünyanın geri kalanıyla aynı sahada, aynı çizgide yer alacağımıza inanıyoruz..
(Ferhat Sakallı)
Son yapılan meclis oturumunda takip ettiğim kadarıyla hükümet partileri halkı ayrıştırma bölme üzerinden yalan propagandayla bir seçim yürüttüğü için eleştirildi. Halkın bu tepkisini iyi okumak gerek. Farklı görüş duyamadım. Barçın, Zirai Levazım Kooperarifi'nde ve Brtk'da sigortasız çalışanların olduğu, seçim dönemi işe alınan 200 kişinin halen işe gitmediğini söylerek ciddi eleştiri yaptı. Baybars, hükümetin devletin kaynaklarını zengin etmek istediği yandaşlar için kullanamayacağını, Candan ise halkın hükümetin de miadının dolduğu mesajını verdiğini ifade etti. Sıla Hanım, kavgaya karşı uzlaşıyı diyalog isteyen Kıbrıs Türk halkının Erhürman'ın cumhurbaşkanlığında birleştiğini, dürüst şeffaf adil hesap verebilir bir idareye kavuşmak için üzerimize düşen görevler olduğunu ifade etti ve "avanta rüşvet rant defteri kapandı" dedi Sıla Hanım. Ben de soruyorum bunun gereği nasıl yapılacak, hesap verebilir, şeffaf bir yapıya nasıl kavuşacayık? Sadece lafla olmaz değil mi? Halkın verdiği en ciddi mesajı ben de size buradan ileteyim sayın vekiller, halk yapılan vurgunlar, siyasilerin çevresinin izahı olmayan zenginleşme yaşamasını da sorguluyor. Ama siz ne şiş yansın ne kebap, yuvarlak laflar siyaseti yapıyorsunuz. Halk siyasete siyasetçiye güven duymuyor ama siyasetin de alasını yapıyor bilesiniz. Herkes değil ama yavaş yavaş bu bilinç yerleşiyor. Erhürman kaybeden yok, bölünmeyeceğiz derken, bu köken, parti gözetmeksizin kendisine destek verenlere teşekkür etmek için minnettarlık ifadesiydi. TC kökenliler üzerinden çirkin siyaset yapıldı hatta başörtüsüyle karışıklık amaçlandı. Bunlara karşı birlik beraberlik çağrısı yapıldı. Bu demek değil ihalesiz akaryakıt getirenlerle, sahte diploma düzenleyenlerle, çevresini zengin edenlerle kucaklaşacaksınız.
(Gökhan Öztürk)



