Son bir aydan bu yana bütün dünya Filistinliler için ayağa kalktı. Meydanlar Filistin için haykırdı ve haykırmaya devam ediyor.

“Bu katliamı durdurun” diyorlar.

Bu bir ay içinde başta Fransa olmak üzere Filistin’i tanıdı. Macron’un yapmış olduğu çağrı kabul gördü ve arkası geldi. Lakin değişen bir şey yok. Hala Gazze’lilerin başlarına bombalar yağıyor, hala insanlar açlıktan ölüyorlar, hala Amerika suskun.

Hatta ABD Başkanı Trump Avrupalıları suçladı, ve onları aptallıkla itham etti, Filistinlileri tanıdıkları için.

Trump ne büyük siyasetçiymiş ki, dünyayı parmağının ucunda oynatıyor. Trump geldiğinde dünya da bu soykırımı bitireceğini sanmıştı. Haydi canım siz de. Ne Trump, ne de Biden. Bütün fesatın başı Amerika’dır. Ben ve benim gibi düşünen milyonlarca insan vardır. İnsan kasabı Netanyahu tek başına bu soykırımları gerçekleştiremez. Mutlaka bir yerden arka bulur veya el altından destek alır. Ona arka çıkan da ABD’nin olduğu anlaşılıyor. Yani ABD de bu suça ortaktır.

Dünyadaki bütün diktatörlere baktığımızda mutlaka sonlarının iyi olmadıklarını görürüz.

Bu bağlamda Netanyahu insan olamaz, diyorum. İnsan olan bu kadar zulüm yapar mı?

Doğtusu merak ettim... Netanyahu’nun geçmişten gelen bir acısı ve intikam alma arzusu vardır. Bu bir psikolojik bozukluktur. Kendisini gördüğünüzde “Ne kadar munis, ne kadar sakin bir adam” dersiniz de altını kaşıdığınızda mutlaka birşeyler yakalarsınız.

Mesel Hitler’in hayatını deşelim. Nasıl ve neden canavarlaştı ve acıma duygusundan yoksun oldu, görürsünüz.

Hitler’in Kavgam adlı kitabını okumuşsanız, Hitler ve kurmuş olduğu NAZİ ordusunun ne denli insanlıktan yoksun olduğunu öğrenmiş olursunuz. Hitler, annesinin ölümünü bir Yahudi doktora mal etti. Ve içindeki o duygu büyüdükçe büyüdü. Bir de okula girişte çizmiş olduğu resimlerin kabul görmemesi ve yeteneksizlik nedeniyle yine Yahudi öğretmenlere kin kustu. O kinlerini ve öfkelerini zavallı insanlardan aldı.

Hitler’in başlatmış olduğu İkinci Dünya Savaşı bütün Avrupa’yı mahvetti. O savaşta Almanya’da taş taş üstünde kalmadı. Bunun yanında Polonya da nasibini aldı. Savaş Yahudi düşmanlığından yayılarak başka bir şekil aldı. Ruslar da o savaşın içinde önemli rol oynadı.

Şu anda Filistin soykırımı, üçüncü dünya savaşı gibi. Zaten bütün dünyada ve bütün ülkelerde kendi komşuları ile savaşlar var. Adeta dünya bir ölüm makinasına dönüştü.

Yeniden Netanyahu’nun geçmişini düşünmeye devam ediyor ve “Bu adam insan olamaz” diyorum.

Belki de ailesinden şiddet görmüştür. Belki de yakınları, annesi babası veya ninesi dedesi Nazi’lerin gazabına uğramış ve o kin, o öfke Filistinlerin hayatını mahvetmeye yetmiştir.

Veya sevgisizlik...

Sevigsiz bir çocuğun, sevilmeme nedeninde de kin ve öfke vardır. Küçük çocukların o kin ve öfke ile büyümesi, ileride bir devlet adamı veya bir siyasetçi olması sonucunda kıyıcı bir hale gelir.

O nedenle Filistin ve Gazze’deki insanlar, yıkılan binalar ve o insanların hayalleri, Netanyahu gibi bir zalimin hoşuna gitmektedir. Hatta Amerika’da BM Gelen Kurulu’na hitap ederken salonun protesto mahiyetinde boşalması ve o zalim adamın kılının kıpırdamaması, o sakinliğinin altında yatan soğukkanlılığın arkasında çok derinlerde beynine yerleşen “İnsanlar olmelidir” dendromu herşeyi ortaya koyuyor.

Şimdi de Filistinlilere giden yardım gemilerinin önünü keserek, onları açlığa mahkum ediyor. Üstüne üstlük utanmadan “Bu talimatı ben verdim” diyor.

Yani anlayacağınız bu caninin de sonu iyi değil. Hariçte eğitim görmekte olan oğlu bile soyadını değiştirdi, tanınmasın diye.

Hitler, Çavuşesku, Filiğinlerin Marcos ve Arjantin’in devlet başkanı gibi insanların sonu gibi olacak Netanyahu’nun sonu da. Tarihe ismi Filistin kasabı olarak geçecek.

Yani Netanyahu insan olamaz, diyorum...