1 Mayıs İşçi Bayramı emeğin ve alınerinin hatırlandığı gündür. Böyle bir günde bütün dünyanın çalışma yerleri kapanır ve işçiler bayram yapar.
Çoğu insan belki biliyor. Ama yine de anlatmak lazım. Bu işçi bayramı nasıl oluştu, arkasında yatan nedenler neydi... Nasıl resmi bir kimlik aldı 1 Mayıs? İşte bunun cevabını vermeye çalışacağım. Sadece bu bilgilerle beraber kendi yorumumu katacağım.
1889 Paris Kongresinde (II. Enternasyonalin I. Kongresi) işçilerin dayanışması amacıyla yılda bir defa bu günün, yani Kongre gününün bütün içşilerce kutlanmasını öngörüyor. 1 Mayıs olarak da tarihe geçiyor.
1880’lerden bütün dünyada bir durum vardı. O da, ezenle ezilen arasındaki kavgaydı. Hep eşitlik ve demokrasi kavramları ön plana çıktı.
Mesela yine o dönemde ABD’nin Şikago kentinde 40 bin tekstil işçisi emek mücadelesi kanla bitti. O çatışmada 4 işçi hayatını kaybetti. Ayrıca aynı yıl 350 bin kişi greve gitti. Hükümetle işverenler, bu durumdan müthiş etkilenmişler ve ekonomi darmadağın oldu. O grev nedeniyle bu grevin 8 organizatörü ve elebaşı hakkında dava açıldı ve o dava sonucunda o 8 içşi idam edildi. Zaten ezenin ve işçinin takdir edilmemesidir 1 Mayıs’ı yaratan.
Bence işçilere ilham veren de hep Fransız İhtilali oldu. Fransız İhtilali o kadar etkili olmuştu ki dünya üzerindeki bütün çalışanlar üzerinde, bu ihtilal gerçek anlamda asra damgasını vurdu. Kraliçe Marie Antuanette “açız” diyen işçilere “Kek yeyiniz” demiş ve o da bardağı taşıran son damla olmuştu. Nitekim işçiler ve halk iktidarı ele geçirince monarşiyi yıkmışlar ve kralla kraliçeyi giyotinde idam etmişlerdi.
Dönelim bu gelişmeler ve kabullere yeniden.
Gerçekte o dönemde ezenle ezilenin kavgaları çok büyüktü. Rusya’nın Çarlık döneminde tam bir diktatörlük yaşanıyordu. Herşey monopolleşiyor, işçiler ve fakir halka aynı kıyafetler üniforma gibi giydiriliyordu. Avrupa ve Amerika’da özgürlük ve liberal ekonomi açılım gösterirken, Rusya daha da kapanmış ve monopolciliğe ve devletleştirmeye devam etti. Rusya’nın emek sembolü, çekiçle orak oldu. Komünizm bu tarım ve işçi aletleri ile komünizmi temsil etti.
1987’de dönemin Turizm Bakanı Nazif Borman’la ve arkadaşlarla ITB Turizm Fuarına gidince Berlin duvar sınır kapısından geçerek oradaki hayatı görmüştük.
Batı Berlin’le Doğu Berlin arasında dağlar kadar fark vardı, ekonomik ve sosyal hayat açısından. Berlin duvarı arkasında yaşayan insanlar yarı aç yarı tok yaşıyorlardı. Sokak lambaları bir mum ışığı kadar zayıftı. Arabalar, 1945’lerin araba ve kamyonlarıydı. İnsanların elbiselerinde yamalar vardı. Batı Berlin’de ise her taraf aydınlık ve halk da refah içindeydi. Bütün arabalar lüks mercedesti.
O gezide bir şehitliğe gitmiştik, katıldığımız turda. Yüksek bir yerde anıtlar altında durarak altımızdaki binlerce haçlı mezarı görmüştük. Oradaki devasa heykeller bronzdandı. İşçiyi ve çalışanı temsil ediyordu. O iki devasa heykelin boyunlarında önlükleri, çekiç ve orakları vardı. Yani sosyalizmi temsil ediyorlardı.
Görüldü ki bu sosyalizim ve sol hareket Rusya’dan bütün dünyaya yayılmıştı. Her ülkede olduğu gibi solcular 1 Mayıs’a çok önem veriyorlar. Hatta hayat iyileşse de yine onlar ve onlar gibi düşünen dünayadaki milyonlarca solcu insan hala 1 Mayıs’ı en etkili bir şekilde kutluyorlar.
Evrensellik anlamında yorum yapacak olursak, insan yaşamının hep eşitkik kavramları üzerine kurulması gerekir. Ama işte öyle olmuyor.
Bir gerçek vardır ki altını kaşıdığınızda, pek çok solcu, nice sağcıdan daha müreffeh bir hayat sürmektedir. Yani iş çıkar noktasına gelince ne sağ kalır, ne de sol.
Türkiye’nin bir dönemini ele alalım...
Türkiye bir dönem sağ-sol çatışmalarıyla çalkalandı durdu. 1 Mayıs geldi mi, devasa meydanlarda büyük mitingler yapıldı, çok insan öldü. Hatta öyle bir zaman geldi ki sağ-sol çatımalarında günde 20-30 kadar insan hayatını kaybetti. Göstermiştir ki solcular her zaman 1 Mayıs’ı basamak yaparak politika üretmişler.
Sağ-sol çatışmalarının olması ve Meclis’in kendi Cumhurbaşkanını seçemeyecek bir noktaya gelmesi, 12 Eylül darbesinin olmasına vesile oldu.
Evren zamanında şartlar daha da katılaştı. Deniz Gezmişler ve arkadaşları bu dönemde idam edildi. Sonra 1 Mayıs kutlamaları tamamen yasaklandı. İçişleri Bakanlığı olay olmaması ve çatışma yaşanmaması için Taksim Meydanı’nda miting yapılmasını yasakladı.
Kısacası herşey adalet, herşey özgürlük, her şey liberalizm için. Bütün işçi ve emekçimizin 1 Mayıs İşçi Bayramı kutlu olsun.