19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal Atatürk ve dava arkadaşları Samsun’a ayak basarken Türk Kurtuluş Savaşı ve dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna giden yolda mücadele başlıyordu.
O günde Samsun’u güvenli bir yer olarak görmeyen ve 25 Mayıs 1919’da Havza’ya geçen Mustafa Kemal Paşa Havza’da milli mücadeleyi başlatmak için uygun bir ortam bulur. Nitekim ilk Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Havza’da kurulur ve ilk miting Havza’da gerçekleşir.
Mustafa Kemal Paşa’nın talimatı ile Havza’da gerçekleştirilen mitingte, İzmir’in Yunanlılar tarafından işgali protesto edilir ve ilk genelge Havza’da yayınlanır. 28 Mayıs 1919’da yayınlanan Havza Genelgesi tüm Valiliklere, Kolordu Komutanlıklarına ve bağımsız mutasarrıflıklara gönderilir.
Havza Genelgesi, Mustafa Kemal’in Samsun’a ayak bastıktan sonra ilk resmi tepkisi olması nedeniyle tarihte önemli bir yeri vardır. 25 Mayıs-13 Haziran 1919 tarihleri arasında 18 gün boyunca Havza’da kalan Mustafa Kemal Paşa’nın bir sonraki durağı Amasya olacaktı.
Mustafa Kemal’in Samsun’a ayak basmasından Samsun’daki İngiliz yetkililer rahatsız olmuşlardı. Nitekim, 6 Haziran 1919’da Karadeniz’deki İngiliz Deniz Kuvvetleri Komutanı General Milne, Mustafa Kemal’in faaliyetleri hakkında Osmanlı Harbiye Nezareti’ne şikayette bulunarak Mustafa Kemal’in geri çağrılmasını talep etmiştir. Bu gelişmenin ardından 9. Ordu Müfettişliği görevinden alınan Mustafa Kemal’e en kısa zamanda İstanbul’a dönmesi yönünde emir verilir. Bu gelişmelerle birlikte Mustafa Kemal, sadece Müfettişlik görevinden değil, ayni zamanda ordudan da istifa ettiğini bildirir.
Cumhuriyet bir günde değil, belirli bir süreç içerisinde kurulabilmiştir. Bu sürecin önemli aşamalarını şöyle özetlemek mümkün: 22 Haziran 1919’da yayınlanan Amasya Bildirisi ile ulusun yazgısının yine ulusun azim ve kararı ile belirleneceğinin açıklanmasının ardından 23 Temmuz-7 Ağustos 1919 Erzurum Kongresi’nde doğu illerinin vatanın ayrılmaz parçası olduğu ilan edildi. Erzurum Kongresi’nde “Ulusal Sınırlar İçerisinde Vatan Bir Bütündür, Bölünemez. Ulusal Kuvvetleri ve Ulusal İradeyi Egemen Kılmak Esastır.” Deniliyordu.
Mustafa Kemal’in Amasya Genelgesi ile yaptığı çağrı üzerine I. Dünya Savaşı’ndan sonra işgale uğrayan Türk topraklarını kurtarmak ve Türk milletinin bağımsızlığını sağlamak için çareler aramak amacıyla seçilmiş ulus temsilcilerinin Sivas’ta bir araya gelmesiyle 4-11 Eylül 1919 tarihleri arasında düzenlenen Sivas Kongresinde alınan kararlarda yine “ Milli Sınırlar İçinde Vatan Bir Bütündür, Ayrılamaz. Kuvvayı Milliye’yi tek kuvvet tanımak ve milli iradeyi hakim kılmak esastır.. Manda ve himaye kabul edilemez..” deniliyordu.
Türk yurdunun dört bir yanından gelen ulus temsilcileri, milletvekilleri 23 Nisan 1920 günü Ankara’da TBMM açılır ve en büyük merci olarak ilan edilir. Türkiye Büyük Millet Meclisi Mustafa Kemal Paşa’yı Meclis Başkanı olarak seçti.
I.Dünya Savaşı’ndan yenik çıkmış, orduları dağılmış, savaş yorgunu, yoksul Türk ulusu Atatürk’ün önderliğinde olağanüstü zor koşullarda tam bağımsızlık hedefiyle Ulusal Kurtuluş Savaşı vermiştir.
.Ulusal Kurtuluş Savaşı sadece Türk yurdunu işgal eden emperyalist güçleri kovalamakla sınırlı kalmamış , ayni zamanda başta Padişah ve hükümetleri olmak üzere emperyalizmin yerli işbirlikçileri ile de mücadele edilmiştir.
Her savaşın bir siyasi hedefi vardır. Türk Kurtuluş Savaşının siyasi hedefi de Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkarken kararlaştırdığı: “Ulusal Sınırlar İçinde, Ulusal Egemenliğe Dayalı, Tam Bağımsız Yeni Bir Devlet Kurmaktır.”
Ulusal Sınırlar Misak-ı Milli (ulusal ant) ile tanımlanmıştır. Ulusal egemenlik demek, Osmanlı Hanedanı’nın egemenliğine son vermek demektir.
Tam bağımsızlığın anlamı da başta kapitülasyonlar olmak üzere Türk ulusunu sömüren tüm sömürü araçlarından kurtulmaktır. Bunun adı meşrutiyetten cumhuriyete geçiştir.
Atatürk, gençlik yıllarından itibaren Osmanlı İmparatorluğu’nun çökmekte olduğunu görmüş, imparatorluk yerine ulusal egemenliğe dayalı “Yeni Bir Devlet” kurmayı hedeflemişti. O yıllarda açıkça telaffuz edilmese de bu “Yeni Devlet”, Cumhuriyetti.
Atatürk Erzurum Kongresi günlerinde Mazhar Müfit Kansu’ya özel bir defter alarak söylediklerini yazmasını ister. Yazdırdığı ilk madde şudur: “Zaferden Sonra Devletin Şekli Cumhuriyet Olacaktır.” Yine Erzurum Kongresinde kendisine “Yoksa Cumhuriyete doğru mu gidiyoruz?” diye soran muhatabına “Hala şüphen mi var?” demiştir.
Atatürk’ün 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkışından itibaren tüm faaliyetleri bağımsız bir Cumhuriyet kurmaya yönelik olmuştur. Cumhuriyet bir günde ( 29 Ekim 1923’de) değil, bir süreç içerisinde kurulabilmiştir. Bu sürecin önemli aşamaları şunlardır:
22 Haziran 1919’da Amasya Bildirisi ile ulusun yazgısının yine ulusun azim ve kararı ile belirleneceğinin açıklanması,
23 Temmuz-7Ağustos 1919 Erzurum Kongresi’nde doğu illerinin vatanın ayrılmaz parçası olduğunun ilanı,
4-11 Eylül 1919 Sivas Kongresi’nde tüm direniş örgütlerinin Anadolu ve Rumeli Müdafaayı Hukuk Cemiyeti (ARMHC) adı altında birleştirilmesi kararlaştırılmıştır.
Erzurum ve Sivas Kongrelerinde, “İradei-milliyeyi Hakim Kılmak” ilkesinin kabul ve ilan edilir. Yine Erzurum ve Sivas Kongrelerinde “Milli sınırlar içerisinde ‘Vatan Bir Bütündür parçalanamaz. Manda ve himaye kabul edilemez” deniliyor ve de Türk Kurtuluş Savaşı Millete Mal Ediliyordu..
27 Aralık 1919’da Ankara’ya gelen Mustafa Kemal, 23 Nisan 1920’de TBMM’ni kurarak memleketin yönetimini halkın iradesine verir. Mustafa Kemal Paşa Yönetiminde ulusal bir direniş hükümeti kuruldu. 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi açılır ve en büyük merci olarak ilan edilir.
TBMM’de Misak-ı Milli Sınırları içerisinde vatanın bir bütün olduğu ve parçalanamayacağı görüşünden hareketle düşmanla mücadele kararı alınır. Kurulan düzenli ordularla savaşa girilir. Önce Doğu’da Ermeni çetelerine karşı mücadele başlatılır.
10 Ağustos 1920’de imzalanan Sevr Anlaşmasıyla Türkün kendi anayurdunda hür yaşama hakkına son veriliyordu. Ankara’daki Büyük Millet Meclisi anlaşmayı sert bir bildiri ile kınadı ve kabul edilemeyeceğini ilan etti.
11 Ocak 1921’de Birinci İnönü ve 01 Nisan 1921’de de 2. İnönü Zaferi kazanılarak Yunanlılara darbe indirilir. Yunan ordularının tekrar saldırıları üzerine Ordularına Mustafa Kemal: “Hattı Müdafaa Yoktur, Sathı Müdafaa Vardır. Bu Satıh Bütün Vatandır. Vatan’ın Her Karış Toprağı Vatandaş’ın Kanıyla Sulanmadıkça Terk Olunamaz” emrini verdi. Konunun bir de İsmet İnönü açısından değeri vardır. O günde Albay İsmet Bey, Birinci İnönü Muharebesinin zafer adamı olarak terfi etmiş ve General olmuştur.
23 Ağustos-12Eylül 1921 tarihleri arasında yapılan ve Türk tarihinin dönüm noktalarından biri olan Sakarya Meydan Muharebesi Türk milletinin savunma durumundan taarruz durumuna geçtiği önemli bir savaş olarak tarihe geçmiş ve bu zafer sonrası TBMM tarafından Mustafa Kemal’e “Gazi” ünvanı ve “Mareşal” rütbesi verilmiştir.
Gazi Mustafa Kemal’in Başkomutanlığını yaptığı Büyük Taarruzla ordularımız, 26 Ağustos 1922’de saldırıya geçer. 30 Ağustos’ta çember içine aldığı Yunan ordusunda sağ kalanlar, Yunan Başkomutanı Trikopis de dahil esir alınırlar.
Atatürk’ün takdir ederek belirttiği üzere o dönemin genç Garp Cephesi Komutanı İsmet Paşa (İnönü), “Milletin Makus Talihini Yenen” insan olmuştur. Gerçek şu ki Atatürk hayatında hiç kimseyi bu kadar takdir etmemiştir.
Büyük Taarruzun başarı ile sonuçlanmasının ardından düşman İzmir’e kadar takip edilir. 9 Eylül 1922’de , İzmir’e süvari birliği ile girerek İzmir Hükümet Konağı’na Türk bayrağını diken ilk kişi, süvari Yüzbaşı Şerafettin Bey idi. 9 Eylül 1922’de İzmir’in düşman işgalinden kurtulmasıyla birlikte anavatanımız Türkiye düşmandan temizlenmiş oldu.
24 Temmuz 1923 Lozan Barış Anlaşması Türk Kurtuluş Savaşını tamamlayan siyasi bir zafer olacaktı. 13 Ekim 1923’te Ankara, Türkiye Cumhuriyetinin başkenti oldu.
28 Ekim 1923’te Atatürk yakın arkadaşlarını Çankaya Köşkü’nde akşam yemeğine çağırarak konuyu tartıştılar. Davetliler arasında Fethi Bey, İsmet İnönü, Kazım Özalp, Halit Paşa, Kemalettin Sami, Fuat Bulca, Ruşen Eşref Ünaydın da vardı. Ve de bu gecenin sonunda Gazi Mustafa Kemal Atatürk: “Arkadaşlar, yarın Cumhuriyeti ilan ediyoruz” dedi.
29 Ekim 1923’te Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Cumhuriyet ilan edilirken Mustafa Kemal Paşa da Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olarak seçilmiştir.
26 Ekim 1924 tarihli ve 986 numaralı kararname ile Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanının 101 pare top atılarak ve planlanarak özel bir programla kutlanmasına karar verildi. 1924 yılında yapılan kutlamalar, daha sonra yapılacak olan 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamalarının başlangıcı oldu.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramınız Kutlu Olsun..