Avrupa Parlamentosu durduk yerde sadece Kıbrıs Rumların kayıpları anısına bir anıt yapılması konusunda karar aldı. Her zaman olduğu gibi gerek AB, gerekse AP, her zaman olduğu gibi bu konuda da ayırım yaptı. Ürettikleri kararı almadan önce bile Kıbrıs Türk kayıpları konusunda bir araştırma yapmadı.

Ne araştırması canım? Adamlar Rumların çıkarları için her haltı yiyorlar. Yeter ki Rumların çıkarlarına olsun. Yeter ki Türkiye’yi ve Kıbrıs Türkleri’ni dünya gözünde küçük düşürsünler.

Bu kararla ilgili Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman’ın sert çıkışı yerinde ve doğru bir karardır.

Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman Avrupa Parlamentosu’na bir çağrı yaparak almış oldukları kararı geri çekmeleri çağrısı yaptı. Erhürüman’ın çağrısı şöyle:

“Eğer ortada samimi bir niyet olsaydı, 1963-1974 dönemindeki Kıbrıslı Türklere yönelik insanlık dışı eylemler ve kayıplar da anılırdı.”

Ayrıca Erhürman, AP’nin kararında Türkiye’nin 1974’teki müdahalesini “işgal” olarak nitelendirmesini de eleştirerek, müdahalenin 1960 Garanti Anlaşması çerçevesinde gerçekleştini, Türkiye’nin, adanın Yunanistan’a ilhak edilmesini engellemek için harekete geçtiğini söylemiştir.

Esasında AP’su üyelerini KTC’ye davet etmek lazım. Gözleri ile görsünler Rumların 1963-1974 dönemlerinde katlettiği insanlarımızın mezarları ve toplu katliam çukurlarını.

Türk kayıplar, esasında İnsan Hakları Beyannamesi’nin “yaşam hakkı” maddesine ters düşen bir gerçektir. İnsanlarımızı sokaklardan toplayarak meçhul yerlerede kurşuna dizmeleri ve yine meçhul yerlere gömmeleri insanlık adına tam bir utançtır. Kayıplar Komitesi’nin çalışmaları birçok kayıplarımıza ulaşmıştır. Labratuvarda yapılan DNA testleri kayıplarımızı tespit etmiş ve hala etmektedir. Topraktan kemik yığınları çıkar.

Türkler’in kayıpları, 1974 Mutlu Barış Harekatı ile son bulmuştur.

Merhum Kurucu Cumhurbaşkanımız Denktaş bize anlatırdı.

“Görüşmelerde Glafkos Kleridis’e Türk kayıplarını sorduğumda bana öyle bir şey yoktur, demişti. Şu Rum milletini tanımaya gerek yok. Rumlar aynı Rumlardır. Ben giderim, başkası gelir. Ama benden sonra gelecek olanlar da Rumların acımasızlıklarını, katil bir cemaat olduklarını, Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlamak için her türlü mezalimi yapmaya devam edecekler. Şayet Anavatan bizi kurtarmasaydı, kim bilir kaç Türk daha kayıplara karışacaktı.”

Bunları bizzat Denkteş Bey’in ağzından duymuştum.

Denktaş gitti, ondan sonra Talat, Eroğlu, Akıncı, Tatar ve Erhürman geldi.

Ben geçmiş Cumhurbaşkanlarımızı itham etmiyorum. Erhürman’ı da eleştirme hakkım olmadığını söylüyorum, bu konuda. Sadece tümünün de ortak yanları vardır. O da, karşılarındaki düşmanın aynı düşman, aynı Rumlar ve yalanlar üstüne inşa ettikleri politikaları ve değişmezlikleri olduğudur.

Ben diyorum ki...

Erhürman genç ve dinamik yapısıyla dört elle Kıbrıs sorununa da sarılıyor. Kendine göre hayalleri ve stratejileri vardır. Zaman içinde Erhürman da aynı ve değişmez Rumlar olduğunu görecek ve anlayacaktır.

Kayıplar konusu da Rumların fırsatçılığını ve yalanlar üzerine inşa ettikleri politikalarını ortaya koyuyor her şey.

Kendilerince AP’den 1974’te “kayıp” olarak nitelenen Rumların yarısı yine kendilerince 15 Temmuz 1974 Makarios’a düzenlenen darbe esnasında kaybolmuşlardır. İsterse AP araştırabilir. Mezarlıklar sorumlusu Stefani bu durumu açık açık söylemiştir.

“15-20 Temmuz 1974 arasında binlerce Rum, yine Rumlar tarafından kurşunlaranarak öldürülmüşlerdir. Her gün kamyonlar dolusu ceset, kimliği tespit edilmeden çukurlara gömülmüşlerdir.”

1974 Mutlu Barış Harekatında Ecevit’in Rumlara bir çağrısı vardı.

“Türk askerine karşılık verilmezse, kimsenin kayatı kaybolmaz.”

Lakin Rumlar Türk askerine silahlarıyla karşılık vermişlerdir. Dolayısı ile 20 Temmuz savaşında ölen Rumların cesetleri ağustos sıcağında şişmişler, kokmuşlar ve kurtlanmışlardı. Dolayısı ile o cesetler, savaş keşmekeşinde etrafa hastalık yaymaması için toplu halde gömülmüşlerdir. Kim olsaydı aynı şeyi yapardı. İşte Rum kayıplar olarak nitelenen insanların durumu da budur. Yani tek bir Türk, onların yaptığı gibi insanları sokaklardan toplayıp katletmemişler ve meçhul yerlere gömmemişlerdir.

Lakin gel gelelim AP Rumların yalan yanlış yönlendirmeleri ile bu tür kararlar alabiliyor ve sözde Rum kayıplar için anıt yapılması sevdasına kapılıyor.

Şimdi siz söyleyin...

Karşımızdaki milletle nasıl bir gelecek kurabiliriz, Allah aşkına.