UNUTULMASIN
Bu ülkede hükumet ortağı iken Cumhurbaşkanı adayı olup seçim diğer iki aday arasında ikinci tura kaldığında hükümet ortağını değil de her zaman eleştirdikleri diğer aday avantajına partisini serbest bırakanlar bir sonraki seçimde kendi partisinin adayı varken diğer adayı destekleyenleri de görmüş. Bu halk her secimde olduğu gibi sandıkta ne yapacağını çok iyi bilir diye düşünüyorum.
Hiç yorulmayın bu halk İzmir marşını yüksek sesle söylerken ayni anda içinden Dillirgayı da seslendirebilecek kadar yeteneğe sahip olmuştur artık.
(Hüseyin Cumaoğlu)
Zamanın bir garip huyu vardır; önce seni kutsar, sonra konuşmanı bekler.
Kurucu özne dediğimiz figürler -gerilla mücadelesinden gelenler, halkın umudu olmuş sesler, kurtuluş anlatılarının yüzleri ve onun yolunda yürüyenler-tam da bu çelişkinin ortasında sıkışır.
Bir zamanlar eylemleriyle tarih yazan kişiler, zamanla geçmişiyle yüzleşmeye çağrılır.
Ama çağrı uzadıkça, ton da değişir:
Artık soru değil, sadece suçlama vardır.
Sessizlik artık korunma değil, kanıttır.
Yüzleşme ahlaki bir gerekliliktir, evet.
Ama ne zaman kamusal alana taşınsa, genellikle bir linçle eşlik etme ihtimal taşır.
“Konuş!” denir – ama gerçekte kastedilen, “İtiraf et, özür dile, sus ve yok ol”dur.
Bu yüzden kurucu özneler kolayına konuşamaz.
Konuşursa kutsallığı yıkılır; konuşmazsa bu defa geçmişi çürür.
Ve toplum, o suskunluğun etrafında çığlıkla dönmeye başlar.
Hafıza, hiçbir zaman adil çalışmaz.
Toplumlar geçmişi olduğu gibi değil, olmak istedikleri gibi hatırlar.
Ve kurucu özne bu belleğin merkezindedir – artık bir insan değil, bir temsil, bir mit.
Ama mitler sadeleştirir.
Ve sadelik çoğu zaman şiddeti görünmez kılar.
Kurucu özne, yalnızca düşmana değil, zaman zaman kendi içindekilere de şiddet uygulamış olabilir.
Farklı düşünenler, sorgulayanlar, ona göre çizginin dışında kalanlar bastırılmış, susturulmuş, hatta yok edilmiş olabilir.
Bunu dile getirmek zordur, ama susmak daha da yıkıcıdır.
Çünkü yüzleşme tam da burada başlar:
Kurtarıcı figürün aynı zamanda fail de olabileceğini kabul edebildiğimiz yerde.
Ve bu kabul, ne bir mahkumiyet, ne de bir af anlamına gelir.
Sadece hakikatin parçalı, çatışmalı ve çoğul doğasına saygıdır.
(Mete Hatay)
Uzun zamandır gündemde olan LEFKOŞA İMAR PLANI geçen hafta resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdi.
İmara açılan yeni bölgeler, konut yoğunluğu, yapı-arsa oranları başta olmak üzere daha bir çok konuda değişiklikler yapıldı.
Özellikle arsa-arazi alır satarken çok dikkat edilmesi gereken konular var. Yapılan değişiklikler sonucu gayrimenkulünüz olumlu veya olumsuz yönde etkilenmiş olabilir. Nerelerin imara açıldığı bilinmeden yapılacak olan alım-satım veya konut yoğunluğu ve yapı-arsa oranlarındaki değişiklikler bilinmeden hesaplanacak konut projeleri ciddi maddi zararlar doğurabilir.
Bu yüzden Lefkoşa bölgesinde arsa-arazi alım satımı yapacak kişiler ve inşaat yapmayı planlayan herkes mutlaka son plana göre araştırmasını yapmalı.. Bu süreç yaşanacak büyük maddi zararların önüne geçecektir.
Her zaman dediğim gibi 'Siz Yine de Bir Bilene Danışın'...
(Ender Meta)



