Oraya 50 yıl önce taşınmış olan göçmen, yeni bir hayat kurmak zorunda bırakılmıştır. Onun geçmişi başka bir evde kalmıştır; belki yıkılmış, belki başkasına verilmiştir. Ama şimdi bu eve yerleştirilmiştir. Bir süre adaptasyon zorlukları çektikten sonra, bir kararla duvarları sevdiği renkte boyamıştır. Beşinci yıl çocuk doğurmuş, 7. yıl mutfağın yerini değiştirmiştir. Yıllar içerisinde evin her köşesine kendi nefesini üfleyerek “ben de buradayım” demiştir adeta. O bir kullanıcıdır, ama aynı zamanda bir yerinden edilendir. Aidiyetin "suçla" karıştığı o tuhaf yerden mırıldanır. Oraya nasıl gelmek zorunda kaldığı bugünlerde pek hatırlanmamaktadır çünkü.

Ama o eve yıllar sonra yaklaşan bir başkası vardır. O evin eski sahibi veya çocuklarıdır. Eğer eski mal sahibiyse o ev adeta onunbedenine kazınmıştır. Çocuklar ise o evin hikayeleriyle büyümüş, orda yaşamamış olmalarına rağmen nesiller arası aktarılmış hikayeleri dinleye dinleye sanki kendileri orada yaşamış gibi hissederler. Bahçedeki nar ağacını çocukken dikmiştir veya en azından öyle hatırlamaktadır. Duvardaki çatlağı yıllardır rüyasında görmüştü. Ama şimdi orada tanımadığı birinin aile fotoğrafı asılıdır. Onun için ev bir mülk değil, bir zamansal mekândır: Gitmiş ama bitmemiş. Girmeye cesaret edemez, ama unutmaya da muktedir değildir.

İkisi de o evin önünde durduklarında, biri içeride biri dışarıda değildir aslında. Her ikisi de eşikte durur. Aynı evin iki farklı geçmişi, iki ayrı korkusu, iki ayrı haklılığıyla. Biri “bu ev benimdi” derken, diğeri “ben burada yaşadım” der. Ve belki de hiçbir mahkeme, bu iki cümlenin arasındaki mesafeyi ölçemez.

Çünkü bazı evler sadece taş değildir. Onlar çarpışmış hafızaların mekânlarıdır. Ve o ev, iki bedenin aynı anda var olamayacağı kadar küçük; ama iki yaranın da sığamayacağı kadar geniştir.

not: Daha fazla dönüş ve karşılaşma hikayesi için Rebecca Bryant'ın "The Past in Pieces" kitabına bir bakın....

Sokaklarda başıboş köpek sayısı tavan yaptı
Sokaklarda başıboş köpek sayısı tavan yaptı
İçeriği Görüntüle

(Mete Hatay)

74 öncesi PIK televizyonunda "Gostaki" diye biri vardı , eline buzukisini alır ve şarkı söylemeye başlar "Izoyı Mugela" diye mırıldanırken hayal dünyasına dalar ve gördüğü hayallere inanırdı. Hatırlayanınız varmı? İşte bizim toplum da buna döndü siyasiler çalar birçok insan da hayal dünyasına dalarak olmadık şeyler hayal ederler, uyandıklarında da ne mi olur bırakın onu ben söylemeyeyim siz yorum yapın.

(Derviş Hasan Subaşı)

Durun bakayım doğru mu anladım? Gözlemci üye olmasına rağmen, Macaristan zirvesine davet edilmeyen KKTC için orada yapılan ‘inşallah tam üye olarak göreceğiz’ açıklaması ‘zafer’ olarak mı anlatılıyor? Hay bin kunduz adamım!

(Ulaş Barış)

Baktılar ki din bu toplumun hassasiyeti değil ordan gendilerine ekmek çıkmaz, şimdi da toplumu 'köken' üzerinden ayrıştırmak için harekete geçtiler...

(Ahmet Vamık)

PALAVRA: AB, Gazze saldırıları nedeniyle İsrail’le ilişkilerini gözden geçirecekmiş!... Palavra... İş işten geçtikten sonra... Ortada Gazze mi kaldı?!.. BM açıklamasıdır ki, 14 bin çocuk açlıktan ölmek üzere...

AB asıl, üyesi Nikos Hristodilidis rejiminin İsrail ile olan sıkı - fıkı ilişkilerine şöyle bir göz atsın…

(Ahmet Tolgay)