Siz bir yeri ‘illegal’ tutarsanız, onu bir ‘arka bahçe’ gibi görürseniz, uluslararası hukukun, siyasetin dışına iterseniz böyle olur. Burası başka bir ülke. Ama başka bir ülke olması için bağımsız olması lazım, toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesi lazım ve hem kendi kimliğiyle hem de uluslararası kimliğiyle dünyaya katılması lazım. Bu istenmiyor. Niye? Çünkü o zaman kullanılacak bir alan kalmıyor.

Mehmetçik Büyükkonuk Belediyesinin yaz hazırlıkları tam gaz sürüyor
Mehmetçik Büyükkonuk Belediyesinin yaz hazırlıkları tam gaz sürüyor
İçeriği Görüntüle

(Cenk Mutluyakalı)

Arıklı tekrar sahneye çıktı, “Rumcu avı”nı kaçırmak istememiş olacak ki muhalefeti hedefe çaktı. Neymiş efendim? Asıl plan, 2025’te Milliyetçi Cephe’yi devirmekmiş. Kendi sözleriyle:

“Amaç, 2025 yılı Ekim ayında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde mevcut millî yönetimi devirmek ve Rumlarla iş birliğini savunan bir siyasi yapıyı iktidara taşımak.”

Kısaca: Sandığa gitmek = Vatana ihanet.

Barış istemek = Rumculuk.

Gerçekten de müthiş bir analiz! Dış güçler, iç hainler, Rum sevdalıları, hepsi bir olmuş, Tatar ve Arıklı’nın koltuğunu almak için kumpas kuruyormuş... Belli ki seçim yaklaşmadan psikolojik harp çoktan başlamış.

Sahte gündem mi? Çirkeflik mi? Barışa düşmanlık mı? Hepsi menüde. Siyasi mutfakta yine “yerli ve milli” iftiralar kaynatılıyor.

“Erken seçim değil, erken zırvalama dönemi başladı” diyenler bir kez daha haklı çıktı.

(Mete Hatay)

BİR DÜŞÜNÜN

Bugün

Annan Planı'nın Referandum'a sunulduğu tarihin (24 nisan 2004) 21. yıldönümü,

Sınır kapıların açılışının da (23 nisan 2003) 22. yıldönümüdür.

Geçen 21-22 yıl boyunca,

Karşılıklı geçişlerle, insanların 1974 öncesi yaşadıkları yerleri ziyaret etmeleri,

Türk-Rum kişisel dostluklar edinmeleri, Güneye/kuzeye geçerek, alış-veriş yapmaları,

Yeme içmeye, eğlenceye, casinoya gitmeleri,

Larnaka'dan yurt dışına uçuşları, ve Tabii Kıbrıs Cumhuriyeti Pasaportu ve kimlik almaktan öte;

KIBRIS SORUNUNUN ÇÖZÜMÜNE YÖNELİK, KATKI ANLAMINDA BU İKİ HALK NE YAPTI? HANGİ ÇABAYI HARCADI? Hiç düşündünüz mü?

Bence cevap Hiç, hiçbirşey yapmadı.

Yoksa,

Biz böyle bölünmüş yaşamaya,

Kendi ülkemizde bir taraftan diğer tarafa geçerken, kimlik ve pasaport göstererek geçmekten mutlumuyuz? Bu durumu kabullendik mi?

Ben bu soruların yanıtını bulamıyorum. Ya siz?

(Ülker Fahri)

DEPREM :

Geçmiş olsun İstanbul.

Hiç beklenmedik bir anda meydana gelen bu tabii afet, verdiği hasar ve aldığı canlarla afetlerin en büyüklerinden biridir.

Türkiye de jeolojik olarak bu tehdidin altındadır.

Rahmetli Deprem Dede , ve birçok uzman Deprem esnasında yapılacakları defalarca anlattılar ve anlatıyorlar.

Ben bu son depremde, kimsenin bu önerilere uymadığını izledim.

En basidi, Deprem anında masa altına girip, çömelip, başını koruyan yok.

Herkes merdivenlere, çıkış kapılarına koştu.

İnsanların çok azında deprem çantası vardı.

Ve belki de en tehlikelisi, asansörlere binen oldu.

Panik, bilgiyi unutturuyor.

Buna bir formül bulmak gerekir.

(Yücel Dolmacı)