Halil Arap, 94 yıllık hayat mücadelesini HALKIN SESİ ile paylaşıyor: “Akdeniz köyünde nişan oldum, nişanlıma ovada bir Rum tecavüz etti, tutup dövdük gendini, bir da suçlu olduk mahkemede, Rum’u dövdük diye. Bir buçuk yıl da yargılandık, para cezası verdik, canım sıkıldı, dedem da gomadı alayım o kızı, gaçtım, yukarı geldim. (Yorgoz'a) Bana hanımı buldu, kısmet Hürmüs abanındı”

“Hürmüs daha 13 yaşındaydı. Dayımda galırdım, herkes bilirdi nişanlı gibiydim, dayımlar, Hürmüs nenenin akrabaları bana üç ay vade goydular. Nişan mişan olmaycan o kıznan gelip alacan bu kızı deyerek. Kızı hiç göstermezlerdi. Yatakların arkasına saklanır, duvardaki aynadan görürdüm Hürmüs neneni... Gizliden gizliden görürken yakalandım gaynanama ovada, git belgelerini al, ben da kızı alayım, nikâh kıy da öyle gör dedi. Nikâh kıydık hocada ve öyle görebildim kızı. Yorgoz'a evlendik”

Fehime ALASYA

80 yıldır sigara içtiğini ve kaval çaldığını söyleyen Halil Arap, her iki alışkanlığından da vazgeçememiş, sapasağlam yaşam sürüyor. Yeşil ve mavinin görsel şölen sunduğu, temiz havası ve güler yüzlü insanları arasında yılların nasıl geçtiğini anlamayan Arap, genç yaşta atıldığı iş hayatından 70’li yaşlarda kopmanın derin üzüntüsünü yaşıyor.

Halil Arap, 94 yıllık hayat mücadelesi ve yaşama sevincini HALKIN SESİ ile paylaşıyor.

Halil Arap, günümüzde insanların on yaşında çocukları bakkala dahi yalınız yollamaya korktuklarını, fakat kendisinin on yaşında iken babasının yanından kaçıp hayatını kazanmaya başladığını anlatıyor. “70 yaşında iken koyunlarımı sattım, sonra her dert buldu beni, keşke satmasaydım” diyor.

31 Aralık 1921 doğumlu Halil Arap, “Broma (erken) doğduk broma gideceyik” diyor. Akdeniz köyünde doğan ve çobancılıkla uğraşan ailenin yedi çocuğundan biriydi Halil Arap: “Öğretmenden dayak yeyince İlkokul üçüncü sınıfta okuldan kaçtım. Türkçemizi hep Arapça harflerle yazardık. Şimdiki italik harflerle adımı yazarım, gazetedeki büyük yazıları da okurum heceleyerek.”

Halil Arap, kendi okul çağlarında Bambuci Hoca denilen ve çocuklara Arapça harfleri öğreten bir öğretmenden eğitim aldıklarını anlatıyor.

10 YAŞINDA BAŞLAYAN HAYAT MÜCADELESİ…

Geçim derdine düşen Halil Arap, küçük yaşta yıllarca karın tokluğuna çalışmış, ardından maaşlarına yapılan zam ile para biriktirmeye başlamış. Akdeniz Köyü’nde başlayan geçim derdi, mevsimlik işlere, kazanılan maaşa göre de sürekli değişken olmuş Halil Arap’ın hayatında…

Günümüzde insanların 10 yaşında çocukları bakkala dahi yalınız yollamaya korktuklarını, fakat kendisinin on yaşında iken babasının yanından kaçıp hayatını kazanmaya başladığını anlatıyor:

“Golya çiftliği vardı dedemin, oraya giddim. Akdeniz köyünden kaçtım, Sadrazam Köy’e gittim. Sadrazam Köy bu bölgede aile ismi verilmiş tek köydür. Sadrazam dedemden dolayı bu isim verildi. İki yıl kaldım orda, ardından geri köyüme döndüm. Fakirlik çok vardı, ben 10 yaşında kaçtım babamın yanından. Eniştemin yanında bir senede bin lira biriktirdim. Nerde işlersam orda kalırdım. Akdeniz(Ayrini)köyünde de kaldım, Elye (Doğancı) köyünde kaldım... Hep hayvanlarla uğraştım.

1905 yılında Lefke'de başlayan maden işine girdim. Gemikonağı'na amcamın yanına gittim. Fugasa (Madenliköy) yani Lefke'nin doğusunda olan, şimdi ara bölgede kalan köy. Oraya gittim. Bir seneden fazla çalıştım, sonra durdurdular bizi, 15 yaşındaydım, iş azaldıydı, harp da başladıydı, savaşa gitmeye başladıydılar ama ben gitmedim, geri Akdeniz köyüne döndüm. Arkadaşım da bir gramofon çaldı, ben de yardım ettiğimden suçlandık. Ancak yaşımız küçük olduğundan ceza olarak bizi Atalasa'ya gönderdiler, arkadaşımı dövdüler, yalan söyledi, ben de suç ortağı oldum, birer sene mapıs gittim. Çocuktuk diye da çiftlikte işe gönderdiler, iş yapardık, devlet de öderdi bizi. Atalasa'da idi bu çiftlik, burada çalıştım sonra da iyi halden çıktım. Sekiz ay çiftlikteydim, iki ay da hapiste, iki ay da bağışlandı, çıktım. Para da biriktirmiştim.”

“AİLEMİ ALIP ŞEHRE İNDİM VE ŞEHER EKMEĞİ ALDIK”

Hapisten yeni çıkan Halil Arap, çocuk yaşta düştüğü bu durumun içinde iken bile para kazanmış, kendine ve ailesine faydalı bir birey olarak hayatına geri dönmüş. Hapisten çıkan Arap’ın ilk işi, ailesini alıp şehre inip, biriktirdiği parası ile alışveriş yapmak olmuş. Halil Arap, hafızasından hiç silinmeyen anılarını anlatmaya devam ediyor:

“Biriktirdiğim param ile ailemi alıp şehre indim ve şeher ekmeği aldık. Bir şeyler daha aldık. Akdeniz'de gene iş yoktu, civar köyde bir çiftliğe gittim çalışmaya, ayda üç liraya, maaşım gittikçe arttıydı, zaman geçtikçe maaşlar da yükselirdi. Mevsime göre, ürüne göre, hasada gör, köyüne göre değişirdi yaşam koşullarım. Gel zaman git zaman kömürcülük yapmaya başladım. Ustamdan gizlin kömür yaptım ve deveye koyup götürüp sattık, ona da kömürler yandı kül oldu dedim. Açıkgözlük yapardım.”

“HÜRMÜS ABAN DAHA 13 YAŞINDAYDI”

Eşi Hürmüs Arap ile nasıl hayatını paylaşmaya başladığını anlatan Halil Arap, geçmiş hatıraları ile dinleyenleri kahkahaya boğuyor:

“Akdeniz köyünde nişan oldum, nişanlıma ovada bir Rum tecavüz etti, tutup dövdük gendini, bir da suçlu olduk mahkemede, Rum’u dövdük diye. Çamlıbel'de mahkeme kurulurdu, orada mahkemeye çıkardık. Bir buçuk yıl da yargılandık, para cezası verdik, canım sıkıldı, dedem da gomadı alayım o kızı, gaçtım, yukarı geldim. (Yorgoz'a) Bana hanımı buldu, kısmet Hürmüs abanındı. Hürmüs aban daha 13 yaşındaydı. Dayımda galırdım, herkes bilirdi nişanlı gibiydim, dayımlar, Hürmüs nenenin akrabaları bana üç ay vade goydular. Nişan mişan olmaycan o kıznan gelip alacan bu kızı deyerek. Kızı hiç göstermezlerdi. Yatakların arkasına saklanır, duvardaki aynadan görürdü Hürmüs neneni... Gizliden gizliden görürken yakalandım gaynanama ovada, git belgelerini al, ben da kızı alayım, nikâh kıy da öyle gör dedi. Nikâh kıydık hocada ve öyle görebildim kızı. Yorgoz'a evlendik.”

“KOYUNLARIMI SATTIM, SONRA HER DERT BULDU BENİ, KEŞKE SATMASAYDIM...”

Rahmetlik kardeşim ölünce ineklerini bize bıraktı. Diğer kardeşimle, rençpercilik yapardık, biraz sattık, biraz da bıraktık, kardeşimnan işlerdik. Sonra sattık inekleri, gene bahçeciliğe döndük. Beş kız, bir oğlan, altı çocuğumuz oldu. 11 tane de angonimiz var. 11 de angoni çocuğumuz var. Üç kızımız var köyde yanımızda. Göçmen olduk, 10 sene Hisarköy’de (Gambili) galdık ve geri geldik. Çocuklarım hep Yorgoz doğumludur. On yıl askerlik yaptık, Kırnı, Gambili, Senthilariyon kalesinde eğitim görürdük, birçok yerde askerlik yaptım. 95 yaşındayım, emekli çıktım ama 80 yaşlarına gadar işledim, 70 yaşında iken koyunlarımı sattım, sonra her dert buldu beni, keşke satmasaydım... Keşke hep işleseydim. Camekâncığımda otururum, güneşçikte. Gonu gomuşu gelir gaveye, akrabalar gelir, günler geçer. Son 13 aydır motor da süremem, evde otururum kahveye de gidemem ama evde her türlü işimi yaparım.”

 

Halil Arap

 Halil Arap’ın iki kızı

 

 Halil Arap’ın kızlarının HALKIN SESİ ekibi için hazırladıkları lokmaların fotoğrafı bile insanın iştahını kabartmaya yetiyor.

 

 Halil Arap’ın gençlik yıllarından kalma bir anı

Halil Bey’in Çocukları ve kardeşi çocuklarının gençlik yıllarından bir hatıra fotoğrafı

 

 80 yıldır sigara içtiğini ve kaval çaldığını söyleyen Halil Arap, her iki alışkanlığından da vazgeçememiş