Doğduğumda bana Kıbrıs Cumhuriyeti doğum belgesi verdiler. İlkokula giderken elimde Kıbrıs Türk Federe Devleti kimliği vardı. Liseye geçtiğimde sıra Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kimliğine gelmişti. Şimdi ise birileri çıkmış, “Artık Kıbrıs Türk Devleti diyelim” diyor. Yani ömrümüz kimlik değiştirmekle geçti, ama hala kim olduğumuza karar veremediler. Toprak aynı, insan aynı, acı aynı, umut aynı… değişen hep isim! Belki de sorun kimliğimizde değil, kimliğimizi her defasında başkalarının tarif etmesinde... Anlayacağınız isimler değişiyor, hayat devam ediyor...

(Alev Şensoy)

Madem öyle…

Gerçekten “KKTC tanınacak” diyorsanız, başlayın en samimi yerden:

Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportlarınızı teslim edin, diğer vatandaşlıklarınızı yakıp külleriyle kahve yapın.

Tezkereyle değil, kimlik kartıyla ispat edin inancınızı.

Zira inanç, kürsüdeki nutukta değil, sınır kapısında sıraya girmemekte belli olur.

“KKTC forever” diyorsak, olsun -ama o “forever”, Cyprus Mall'dan dönüş yolunda değil, tek yön bilette anlam kazansın.

(Mete Hatay)

Vatanserverliğin, KKTC severliğin tavan yaptığı bu günlerde şunu söylemek istiyorum;

Benim nazarımda gerçek KKTC severler, sadece ilelebet yaşatacakları ülkenin yani KKTC'nin kimlik ve pasaportunu taşıyıp kullanmaları lazım. Lazım diyorum çünkü bu kimlik ve pasaportu kullandıkları zaman gerçek anlamda kendi egemen ülkelerini tanıtmış olacaklar.

İşte bu nedenle gerçek KKTC severlerin Kıbrıs Cumhuriyeti, British, ABD ve hatta TC kimliklerini iptal etmeleri gerekir.

Çevreyi kirletenlere ceza şart
Çevreyi kirletenlere ceza şart
İçeriği Görüntüle

Bunu yapmayanlar benim için gerçek vatansever değil, avantacı ve çıkarcıdır.

Özetle hem KKTC ilelebet yaşayacak denilecek hem de British, Kıbrıs Cumhuriyeti vs. ile seyahat edilecek. Bunun adı ikiyüzlülüktür.

(Ufuk Çağa)

ONA GÖRE BE BAY HRİSTODİLİDİS: KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimi geriye doğru sayma işlemine komşumuz Rumlardan odaklananlar da var besbelli… Mesela Rum Lider Nikos Hristodulidis bunların başında gelir, sırf şovunu yapabilmek için…

Diyor ki hazret; “Kim seçilirse seçilsin, seçildiği gece ona görüşme talebinde bulunacağım.”

Vay be!.. Bu ne cevvaliyet?!..

Özellikle Crans Montana’yı dağıtmasından bu yana “uzlaşmazlığın baronu” olarak sivrilen ve Kıbrıs Türk halkına uygulanan izolasyonları ağırlaştırmak adına elinden geleni yapan, izolasyon furyasına katılan kandırılmış ülkelere de teşekkürlerini anında sunan bu kişinin sahte çabaları da Kıbrıs Türk halkının gözünde kadük olmuştur… Buna rağmen yine de dünyaya kendini “ille de uzlaşma arayan, müzakere masasının kurulması için çaba harcayan ‘barış havarisi’ siyasetçi gibi göstermek” çabasında bu adam…

Crans Montana zirvesini yıkıp viran eyledikten sonra halkından bir ödüllendirme alırmışçasına Güney Kıbrıs’ın Rum cumhurbaşkanı olarak seçilmesini müteakip, bu sahte gösteri, adamın üzerine yapışan rol oldu adeta!…

(Ahmet Tolgay)