Hayvanseverler ikiye ayrılır...

Bir tanesi petshop'ta en süslü püslü ve minnoş olanı seçer, hasta olana yanaşmaz, sonra onu SATIN ALIR. Hayvan alım satımına ses çıkarmaz.

Diğeri de sokaktaki en hasta olanı alır. Tavuk, karga, yılan, kirpi gibi hayvanları seçer. SATIN ALMAZ ve mal gibi sahiplenmez. Arkadaş olur.

Petshoptan alınan hayvan eve hapsedilir. Doğasını paylaştığı hayvanlarla sokakta oynamak yerine yeni annesinin çantasına hapsedilir. Dudağından falan öpülür. Esaret ve taciz olmaz.

Diğeri de yeni arkadaşı tarafından sokak tarzı yetiştirilir. Özgür bırakılır. Sahiplenilmez, arkadaş olunur. İnsan olan arkadaşıyla ofansif oyunlar oynar. Lakap takılır. O ona sigara uzatır, öbürü onu ısırır, kavga ederler, severler ve uzar gider.

Hasan Solakay bu ikinci kategoride. Ben de ikinci kategorideyim. Ben iyiki de onlarla yaptığım şakaları video kaydına almadım. Yoksa herhalde hapisteydim.

Kusura bakmayın ama bu toplum maalesef sokak yaşamından uzaklaşıp minnoşlaştıkça çocuklarınız tüm ortamlarda pasif kalacak. Baskın olanlar sürekli onları ezecek.

Hasan Solakay'a yapılanlarda hukuksuzluk vardır. Çifte standart vardır. Tacize hoş bakıldı ve sadece sokak tarzı yetiştirene ceza kesildi. Demek ki hukukumuz dudaktan öpmeye ve hayvanın dilini yalamaya ceza kesmiyor.

(Alpmut Tarkan)

Bizim çocukluğumuzda…

Yurt dışından gelenle, bu topraklarda doğan aynı okula gider, aynı sıralarda otururdu.

Birlikte oynardık sokaklarda…

O nesil, Kıbrıs’ı soluyarak birlikte büyüdü.

Adanın dokusunu, hoşgörüsünü, değerlerini, sabrını, mizahını öğrendi.

Çoluk çocuğa ve bu toprağın kokusuna karıştı zamanla.

“Buralı” oldu…

Şimdi öyle değil.

Aynı okullarda buluşmuyor çocuklar…

Oynamıyor aynı sokaklarda…

Toplum ayrıştı.

Neşeleri bile birbirine yabancı artık.

Kavgaları, hasretleri, hasletleri başka…

(Cenk Mutluyakalı)

Son durum: ABD Başkanı Trump “İran’ın nükleer tesislerini yerle bir ettik” diye konuşurken, medyaya sızan ABD istihbaratı bilgileri bunun tam tersini söylüyor. Tarihte görülmemiş bir fikir ayrılığı! Bu arada İsrail de Trump’ın görüşüne karşı. Buna rağmen ateşkese şu ana kadar uyulmuş durumda ki bu da sevdirici bir şey.

(Ulaş Barış)

ŞEYTAN ŞEYTANLIĞINI GÖSTERDİ: İranlılar "Şeytan" derler Amerika'ya... Şimdilerde ise şeytanlığının gereğini bir kez daha yapmış olduğunun acısı ve öfkesiyle bakarlar o ülkeye...

Nasıl bakmasınlar ki?..

ABD İran'ın nükleer programını diplomasi yoluyla durduramayacağını anladığından gerçekleşti bu 12 günlük füzeler savaşı...

İsrail ve İran 12 gün boyunca karşılıklı füze yağmurlarıyla birbirlerinin tozunu attılar... O karşılıklı toz atma işleminde ABD'nin onay ve teşviki ile bu işe girişen ve epeyce de hırpalanan İsrail tabii ki İran'ın yerin yedi kat derinliğindeki nükleer tesislerini vurabilecek askeri kapasiteye sahip değildi...

Mesajınız Var
Mesajınız Var
İçeriği Görüntüle

Ve ne oldu?..

Eşref saat geldiğinde, bu tuhaf ama yıpratıcı savaşın 12'nci gününde, o şeytan hem B-2 hayalet uçaklarının ve hem de hiç kullanılmamış olan sığınak bombalarının denemesini yaparak İran'ın 3 ayrı yerdeki nükleer program tesislerini hallaç pamuğu gibi dağıttı...Oldu da bitti maşallah!..

Şeytan başı Donald Trump, şeytan karargâhı Pentagon'da planlanan o senaryo işlem gerçekleştiği halde füze teatisi oyununu safça sürdüren İsrail ile İran'a da dünya kamuoyunun gözü önünde hem de Texas kovboyu ağzı ile bir güzel küfretti, amansızca fırça çekti...

Birkaç psikopat siyasetçinin doyumsuz ve tehlikeli egosunun eseri olan 12 günlük füze savaşının ağır faturası İsrail halkı ile İran halkına düştü ne yazık...

Gizlenen sayıda ölü, binlerce yaralı, başa çıkılamayacak travma ve tuzla buz edilen nice toplumsal ve kişisel umut...

Ödenen bedelin acı özeti bu..

(Ahmet Tolgay)