Ayaklı Gazete

Sosyal Medyanın Sesi

Abone Ol

ZERDALİ… Annem Gonedralıdır. Zerdaliyle ilgili şunu anlatırdı: “Tirmenli Rumlar eşekleri zerdali yüklü köye girdiğinde, zerdalilerin kokusu ta bizim eve kadar gelirdi. Anlardık durumu. Kalburları buğday doldurup çıkardık kapının önüne. Bir kalbur buğday verip bir kalbur zerdali alırdık…” Köyün kuzey ve güney uçlarından bahsediyorum. Şimdi Tirmen’de ne ağaç, ne pınar, ne ark, ne de havuz kaldı. Cehenneme döndü o bahçeler. Allah rahmet eylesin Kalavaçlı Tahir dayıya. O söylediydi böyle olacağını… Sonra da zart zart zurt… Not: Diğer zerdali köylerinde de durum pek farklı değildir. Ayrıca, şimdi zerdali yen, ne yediğini anlaman. Ne lezzet ne koku var. Zaten en son ne zaman zerdali yediğimi de unuttum…

(Mustafa Gürsel)

Üstel-Arıklı-Ataoğlu’yla ortaklığı resmen ilan edildi Tatar’ın…

Yaşadıklarımız…

Yaşattıkları…

Son dönemde maruz kaldığımız onca azap, hile, yozlaşma “ortak” eserleriymiş.

Keşke “büyük” ortakları da katılsa fotoğrafa…

“Memleket ne güzel, ne güzel” diyenler…

Mutabakat sizi bekliyor!

(Cenk Mutluyakalı)

Son dönemde, Türkiye'nin yönlendirmeleriyle Kuzey Kıbrıs’taki hükümetin adanın demografik yapısını yeniden şekillendirme çabalarına ivme kazandırdığı gözlemlenmektedir. Artan rant ekonomisi, ada genelinde inşaat, turizm ve emlak piyasalarının genişlemesine neden olmuş; bu da farklı ülkelerden gelen işçileri ve yatırımcıları cezbetmiştir. Ancak bu süreç, sadece sosyolojik ve hukuksal sorunları derinleştirmekle kalmamakta, aynı zamanda yeni bir ayrımcılık rejiminin de zeminini oluşturmaktadır.

Hükümetin son dönemde izlediği politikalar, adaya “birileri gelecekse onlar Türk olsun” şiarıyla şekillendirilmektedir. Bu anlayış, özellikle mülk edinimi ve ikamet izinlerine dair düzenlemelerde kendini açıkça göstermektedir. Üçüncü dünya ülkelerinden gelenlere yönelik çeşitli sınırlamalar devreye sokulurken, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına mal ediniminde özel muafiyetler ve kolaylıklar tanınmakta; mülk edinebilecekleri ev sayısı kademeli olarak artırılmaktadır.

Bu uygulamaların adı nettir: demografik mühendislik. Adanın çokkültürlü yapısını zedeleyen ve emek rejiminde ciddi bir eşitsizlik yaratan bu strateji, farklı ülkelerden gelen emekçilerin barınma ve yurttaşlık gibi temel haklarını tırpanlarken, sadece belirli bir etnik grubu –yani Türkiye vatandaşlarını– ayrıcalıklı konuma getirmektedir. Bu da Kuzey Kıbrıs’ta giderek daha belirginleşen etnik merkezli siyasal mühendisliği gözler önüne sermektedir ve mevcut gerilimi artıracaktır.

Bu tür politikaların uzun vadede hem toplumsal uyumu zedeleyeceği, hem de uluslararası hukuk ve insan hakları açısından ciddi sorunlar yaratacağı açıktır.

(Mete Hatay)

Bu yıl kurak geçti. Mart ta yağacak yağmur Mayıs sonu yağar.

Ekinler olmadı.

Ürdün hellim almayı durdurdu.

Tarım ve hayvancılıkla geçinen arkadaş borçludur.

Dürüsttür. Borç onu huzursuz eder. Uyku tutmaz.

Bu borcu nasıl ödeycek. ??

Oğluda kendisine yardımcı, o da parasız.

Bir sabah hanımına :

- 5 kg hellim, 2 kg nor, biraz zeytin, yumurta, yağ paketle. der.

Paketi alır KKTC nın en ünlü kumarhanesine gider.

Direkt Müdürün yanına çıkar.

Hediyeleri verir. Derdini anlatır.

- Bana bir defaya mahsus rulet makinasının şifresini ver, kazanayım ,artık gelmem.

Müdür güler :

- Şifreyi bilsem ,ben kazanırım da bütün gece burda oturmam. Bu makineler hep padron kazansın diye ayarlanmıştır.

Buradan uzaklaş, yoksa kıçındaki pantolonda gider.

Müdür devam eder :

- Bak , Ekim de seçim var. Kazanabilecek adaya git. Oğlunla beraber, partiye yazıl. Evine resmini as.

Mitinglerde, oğlunla beraber, parti bayrağı , adayın resmi ellerinizde, avaz avaz SLOGAN attın.

Borcunu da öderler, oğlunu da işe alırlar.

Bu kumar değil.

Nede olsa Müdür deneyimli.!!

(Yücel Dolmacı)