Bilhassa ülkemde
"kadınları temsil eden örgütlerimiz",
"meclisimizde sesimiz olan kadın vekillerimiz" "ülkemde yaşayıp sorgulayan her kadınımız"
"basın yayın organlarında çalışan kadınlarımız"
haberiniz vardır mutlaka!
Aslında baharı müjdeleyen günün gecesinde yani dün gece bir gece kulübünde bir kadın ölü bulundu!
İşte tam da bu noktada üzülmek yetmez, biliriz değil mi?
(Betül Arslan Akkuş)
Kim ne derse desin artık algı operasyonunun en büyük aracı sosyal medya oldu. Ama bazen elinizde pimi çekilmiş patlayacak bir el bombasının var olduğunu unutmayın.
Propaganda ile algı operasyonu arasında büyük fark vardır. Tabi bunu Farkedebilene.:
Propaganda kendini anlatma, kendinden menkul olanı kavratma, kendi vaatlerini duyurmadır, Algı operasyonunda bunu yapabilmek için hasımlara karşı ahlaki-gayriahlaki argüman üretme, yöntem geliştirme ve aleyhindekini yıpratacak unsurlara başvurma söz konusudur.Burada bir "TIK" kadar kısa sürede tarftar bulmak mümkün.Ama yanıltıcı.Belkide sizin "tıkcılarınızın"% 80 i yazınızı okumadan "tık" demiştir.Sizi memnun etmek için "tık"demiştir.
İşte bizim facebook paylaşımlarımızdaki algı yaratma çabamız daha kaba bir dille "ÇAMUR ATMAYA" döndü. Olmayanı var.Var olanı yok sayma çabaları sadece bireysel, zümresel, toplumsal kaosları yaratacaktır. Yaratmaya da devam etmektedir..
YARATIYOR da.
Pek bu "FACEBOOK"cuğa bel bağlamayın derim.
İnanın bir gün sizi "PAYLAŞIMCILARINIZ" terk edecek.
(Hüseyin Cumaoğlu)
DAYANILMASI OLANAKSIZ PİS KOKULAR: Dün Gazimağusa'da herkesin gözü önünde yaşanan olayda ellerinde pankartlarla bir okulun önünde öfkeli veliler toplandı.. Neden mi?.. O okulda 12 yaşındaki öğrenci, 12 yaşındaki bir diğer erkek öğrenciye tecavüz etmiş!... Alışık olmadığımız türden dehşet verici olaylardan biri daha... Hem de bir ortaokulda!...
Peki neden herkes suspus bu konuda?.. Neden hiçbir açıklama yapılmıyor?.. Toplumun içine sürüklendiği utanç batağının pis kokuları suskunlukla bastırılabilir mi?..
Evet, kamuoyumuz olay hakkında ürpererek bilgilenmiştir ve ilgililerden gerekli açıklamayı beklemektedir... Bu ülkenin nerelere sürüklenmekte olduğuna dair feci bir tanı daha koyabilme adına...
(Ahmet Tolgay)
Dün akşam gece kulübünde bir kadın öldü, polis doğruluğunu asla bilemeyeceğimiz bir ölüm nedeni açıkladı. Ölen yabancı da olsa bir insandı ama birkaç cılız tepki dışında ses yok.
Ülke cillop gibi, ta ki bizim başımıza bir bela gelene kadar
(Ufuk Çağa)
Kıbrıslı Türkler toplamda 1.507 insanını yitirmiş savaşlarda… Peki, 1974 sonrası trafikte kaç ölüm var? 1975 ile 2025 yılları arasında 'resmi' rakamlara göre kuzey Kıbrıs'ta 2.160 kişiyi yollarda kaybetmişiz.
Savaştan daha fazla!
İşin aslı, gerçek savaş yollarda yaşanıyor...
Hani, “canımızı kurtardık” derken...
Şimdi hayatta kalmak çok daha büyük bir mucize; geri kalmışlıkla, kontrolsüz nüfusla, düzensizlikle, başıboşlukla, ilkellikle, sığlıkla...
Bu rakama kanserden yitirdiklerimizi de ekleyebiliriz. Yine denetimsizlik, iş bilmezlik, standart ve kalite yoksunluğudur en önemli sebebi...
Ya cinayetler? İş kazaları? Boğulmalar?
Kıbrıslı Türklerin canını yakan, içine kapatıldığı vasatlık halidir.
(Cenk Mutluyakalı)