Trafikte her geçen gün sayıları artan ve beni rahatsız eden iki konuyu sizinle paylaşmak isterim.
Birincisi yasamıza göre sadece arka cam ve arka kapı camlarında olması gereken karartılmış camlar yerine ön kapı camları ve o da yetmezmiş gibi ön camı da karartılmış arabalar görülüyor. Araç içinde kimin /kimlerin olduğu ve ne yaptıkları da görülmüyor.
İkincisi, yabancı plakalı (KKTC kayıtlı olmayan) diğer ülke plakaları ile trafikte dolaşan araçlar. Bu araçlar da trafik güvenliğini bozacak şekilde ve asla hız limitlerine uymadan seyretmektedirler. Herhalde nasıl olsa kaydım yok, adres yok, isim yok, telefon yok Polis beni bulamaz düşüncesindedirler.
Herşeyden önce Araç muayeneden bu kapkara camlı araçlar nasıl onay alıp geçiyor onu merak ediyorum.
Bu iki konuda Polis Müdürlüğümüzün gerekenleri ve etkin denetimler yapmasını rica ediyorum.
Ayrıca yine sıkca karşılaştığımız bir durum, kiralık araçların da hız limitlerine ve kurallara uymadığıdır. Bu araçlar kiralınırken alınan kişi bilgilerinden kiralayana ulaşıp ceza alınıyor mu? Kiralık araba hizmeti veren işletme mi sorumlu tutuluyor? Bu kaçağın olmaması için kiralık araba hizmeti veren işletmelerin kiralayanın kredi kartı bilgilerini alması ve ordan devletin tahsil edebilmesi gerekir.
Trafikte güvenle ve huzurla seyretmek her vatandaşın hakkıdır. Hayatımızı ve başkalarının hayatını tehlikeye atacak davranışlardan kaçınmalıyız. BU nedenle kurallar konuluyor ve kanunlar yapılıyor. Toplum olarak bu kuralları benimsememiz ve bütünüyle uyum sağlamamız "Trafik Kültürümüzü" daha da geliştirecek ve iyileştirecek .
(Ahmet Özant)
 
Mehmet Harmancı'yı gençliğinden beri tanırım. Hayatının her aşamasında hedeflerini ada sevgisiyle ne kadar bütünleştirmeyi becerdiğini biliyorum. Mehmet'in son iki dönemde hantal, batmış bir belediyeye gelecek sağlayabilmek için ne kadar uğraştığını, sosyal adalet sağlarken, verimliliği artırmak için ne tür adımlar atmaya çalıştığını biliyorum. Bence bu süreçte bitiremediği bazı yarım kalmış işin yanında (daha çok AB'den kaynaklanan bazı bürokratik engellerden dolayı gerçekleşemeyen Kanlıdere projesi; KIBTEK'ten kaynaklanan aydınlanma sorunun çözülememesi gibi) mevcut şartlar içerisinde üzerine düşeni elinden geldiğince yerine getirmiştir. Şu aşamada Lefkoşa'nın acil ihtiyaçlarını onun kadar kavrayan biri yoktur. Bu ihtiyaçları gidermek için bir belediye başkanın popülist siyasete düşmeden toplumsal kaygıları gidermesi böylesi nepotistik bir kültür içerisinde çok zor olmasına rağmen bu konuda büyük aşamalar kaydetmiştir. Sürdürebilir bir Belediye, çevreye saygılı, temiz, dezavantajlı insanlara kucak açan, yeşil, yaşanabilir bir Belediye yaratmak için zamana ihtiyaç vardır. Bence Mehmet artık son aşamaya gelmiş olgun, tecrübeli ve suni gayeleri değil gerçek gayeleri olan bir konumdadır. Bu süreçte hataları, yetersizlikleri olmadı mı? Oldu tabii, ama bence farklı mesleklerden gelen seçkin ekibiyle birlikte, bu olgunluk döneminde yapabileceğinin en iyisini gerçekleştireceğine ve yarım kalmış projelerini bitirip Lefkoşa'yı layık olduğu yere taşıması açısında kendisine bir şans daha verilebileceğine inanıyorum
(Mete Hatay)
 
Kampüse:"Adliye Sarayı" Eklenmesi gerekir....! Hukukçular BİR araya gelin, HUKUK SAVAŞINA BAŞLAYIN...!
Cumhurbaşkanlığı, Meclis çalışanları candır da YARGI mensupları nedir?
BM için turizm mevsimi KAPANDI....! En basit insani konularmıza bile çözüm üretememiş tir, hala ulaşımsız, ambargolu, İZOLEYİZ ve bizim olmadığımız KIBRIS Cumhuriyeti'ne ANAYASAL DEVLET muamelesi yapar!
(Hasan Nihat Erduran)
 
Mağusa’daki belediye seçimleri hükümet tarafından “olmak ya da olmamak” noktasına getirildi.
Açıklamalar, “milli dava kazanacak” temelli.
Önce Cem Dana, sonra da mevcut ve kazanma şansı olan İsmail Arter, UBP adayı lehine yarıştan el çekti.
Arter için önce “Ankara seni istemiyor” haberleri yaptırılarak, maşalar devreye sokuldu.
Ankara Mağusa seçiminde taraf mi?
Doktor Uluçay ve Saatçi Salih vatan haini mi?
Mağusa’da ne dönüyor bilen çok da, anlatacak olan var mi?
(Hüseyin Ekmekçi)