Çok değerli dostum, yılların eskitemediği arkadaşım ve eski mesai arkadaşım Lemi Galip’i maalesef kaybettik.  Çok uzun zamandan beri cebelleştiği sıhhatı ile adeta başedemedi.  Bundan birkaç yıl önce yere düşüp başını yaraladığında başlamıştı herşey.  Bu arada sık sık hastaneye girdi çıktı.  Artık alzaimer olmuştu ve beni hatırlamıyordu.  Sonunda da yatalak oldu ve evvelki gün hastanenin yoğun bakım ünitesinde hayata gözlerini yumdu.

            Hiçbir ölüm tatlı değildir.  Veya şöyle diyelim.  Ölüm şekli bazı insanlara göre ya tatlıdır, ya da acı.

            Lemi Galip’le yollarımız Bayındırlık Ulaştırma ve Turism Bakanlığı’ında kesişti.  O müsteşar olarak görev yaptı, ben de naçizane bir ifade ile Bakanlık Müdürlüğü görevinde bulundum.  Onunla bakanlığın turizm politikasını yürütüyorduk.  Bunun yanında Kıbrıs Türk Turizm İşletmelerinde de birlikte görev yaptık.  Nerdeyse ailemizden fazla onu görüyordum günlük yaşantımda.

            Lemi kardeşim de Erenköy mücahitlerindendi.  O savaşlarda ve o kaosta bulunmuş ve hayatının en zor sayfalarını bu dönemde yaşamıştı.  Bazen söz Erenköy çarpışmalarından açılınca bana orada yaşadıklarını anlatırdı.  Kıbrıs tarihine geçen Erenköy mücahitleri, birer kahramandılar.  Lemi de o kahramanlardan biriydi.

            Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun olan Lemi Galip zaman zaman bana üniversistedeki hayatından söz ederdi. Hatta İlber Ortaylı ile fakültede sınıf arkadaşı olduklarından bahsederdi.   Bazen de TRT’de açık oturumlara çıkan bazı sınıf arkadaşlarını görünce bayağı heyecanlanır ve onlarla geçen zamanlarını anlatırdı.

            Lemi Galip aslen Lefkeli olup, köyün muhtarı ve köyün zengini Galip efendinin oğluydu.  Bazen bakanlığa parmakları simsiyah gelirdi. Kendisine bu parmaklarının hali ne diye sorduğumda bana, hafta sonu Lefke’deki bahçemdeki ceviz ağacına çıktım ve yeşil ceviz topladım, macun yapsınlar diye.  Lakin o yeşil cevizleri parmaklarımla açınca parmaklarım böyle oldu, derdi.  Atadan kalma zengin bir kişiydi Lemi.  Lefke’deki portakal ve limon ağaçları gerçekte onun hayatının en önemli unsurlarıydı.

            Esasında Lemi Galip ilginç bir tipti.  İnsanları kucaklayan ve hoşsohbet yapısı ile insanları güldürürdü.  Kızdığı zaman da ağzından birkaç argo kelime çıkardı.

            Emekliye ayrıldıktan sonra YDÜ’nün Sahne Sanatları ve Dramatik Yazarlık bölümüne girmiştim, içimdeki uhteyi atmak için.  Hergün sıkı sıkıya derslere girer ve ödevlerimi yapar, projelerimi tamamlardım.  Lemi Gali benim bu bölüme gittiğimi duyunca “Ne yapıyorsun artıst” demeye başlamıştı bana.  Ölene kadar da hep ben onun gözünde artist olarak kaldım.

            Köyünü ne kadar çok seviyordu... Bir hafta sonu bizi köyüne davet etmişti.  Lemi’nin eşi Alev hanım da eşim Ünal Güvenir’le Merkez bankasında birlikte çalışmışlardı.  Yani aile dostluğumuz biraz da ona dayanıyordu.

            Lefke’ye gittiğimizde deli divane olmuştu bizi memnun etmek için. Bahçesine götürüp hem limon hem de portakal kesmiştik.  Yani o günümüz bayağı renkli geçmişti.  Ben de onu sevindirmek için kendisine Lefke’deki evinin tablosunu yapmış ve kendisine hediye etmiştim.  Sonra o tabloyu ölene kadar gözü gibi sakladı.

            Sevgili Lemi Galip’le bir de Berlin Turizm Fuarı’nda beraber olmuştuk.  Hani ITB olarak bilinen fuar...

            Turzim fuarları daima dolu dolu geçer.  Hatta oteller de dahi yer bulamazsınız.  Lemi ile Berlin’e geç gittiğimiz için ancak Doğu Berlinde bir otelde yer bulmuştuk.  Berlin duvarı yıkılalı iki üç yıl olmuştu.  Doğu ile batı birleşmişti.  Fuardaki görevlerimize gitmek için iki tren değiştirme durumundaydık.  Çok renkli ve hareketli bir görevdi.  Lemi kardeşimle birlikte olmak ve birlikte zaman geçirmek hayli zevkliydi.

            Zaman zaman görev icabı harice gittiğinde bakanlıktaki görevine ben vekalet ederdim. 

            Onun ağladığını hiç görmemiştim.  Mesai arkadaşımız Aytekin Erin’in oğlu trafik kazasında ölünce her ikimiz de gözyaşı dökmüştük o gencin gidişine.  O gün Aytekin’in evinde geçmişti zamanımız.  Onu teselli etmek, hem acıyı, hem çaresizliği paylaşmak bir görev olmuştu hatta bizim için.  Hiç o günü unutamıyorum.  Allah kimseye evlat acısı vermesin.

            Velhasıl Lemi Galip kardeşim de aramızdan ayrıldı ve arkasında acılar bıraktı.  Allah’tan ona gani gani rahmet diler, yaslı ailesine taziyelerimi sunarım.  Güle güle güzel arkadaşım. Yattığın yer cennet olsun.  Seni hiç ama hiç unutmayacağım.