Hazırlayan: Erçin SELASİYE
HAFTANIN EN ÇOK OKUNAN KIBRIS KİTAPLARI:
Lefke’de Tarihin Peşinde – Elnur AğayevKıbrıs’ın En Uzun Yüzyılı – Mete Hatay
Güçük Prens – Kıbrıs Türkçesi – Antoine de Saint-Exupery
Panayır – Fatih Yalıner
Kıbrıslı Türklerin Tarihi 1 – Nazım Beratlı
LEFKE’DE TARİHİN PEŞİNDE – ELNUR AĞAYEV
Elnur Ağayev Azerbaycan’da doğmuş Lefke aşığı bir akademisyen. Lefke’de Tarihin Peşinde kitabı yurdumuzun en güzel kasabalarından Lefke’nin tarihi ve kültürel dokusuyla ilgili yazdığı 5. kitap. Kitapta Lefke ile ilgili bir çok anekdot ve bilgi bulacaksınız.
HAFTANIN EN ÇOK OKUNAN DÜNYA KİTAPLARI:
İnsanın Anlam Arayışı – Viktor E. FranklEfsun – Selahattin Demirtaş
Balıkçı ve Oğlu – Zülfü Livaneli
Sineklerin Tanrısı – William Golding
Gece Yarısı Kütüphanesi – Matt Haig
İNSANIN ANLAM ARAYIŞI – VİKTOR E. FRANKL
20. yüzyılın önde gelen psikiyatrlarından Viktor Frankl, otuzun üzerinde yabancı dile çevrilen ve bütün dünyada 12 milyondan fazla satan İnsanın Anlam Arayışı’nda, kurucusu olduğu logoterapinin ilkelerini, İkinci Dünya Savaşı sırasında bir toplama kampındaki deneyimleri eşliğinde anlatmaktadır.Frankl, “İnsanı insan yapan nedir?” sorusuna da yanıt vermeye çalışıyor…
Okurlar, Frankl’ın tasvir ettiği toplama kampının, dünyayı daha büyük bir hapishane olarak kavramamızı sağlayacak parlak bir metafora dönüştüğünü fark edecektir.

HAFTANIN KİTABI
MİCHELE COHEN CORASANTİ – BADEM AĞACI
Sizi Ahmed Hamit ile tanıştırayım...
Kitap on yıllar boyunca İsrail’in işgal ettiği topraklarda Filistin’e yaptığı zulüm ve acıyı gözler önüne seriyor.
Ana karakterimiz 8 yaşında sıra dışı bir çocuk Ahmed Hamit.
Kendi hatasından babası tutuklanınca, evlerinden oluyorlar ve ailesinin büyük acılar çekmesine sebep oluyor. Ahmed Hamit, yokluğun ve fakirliğin içinde yeteneğini ve keskin zekasını kullanarak hayatın ona tanıdığı şansı iyi değerlendirir ve zamanla ailesine yaptığı hatayı telafi eder. Bu şansı değerlendirirken de oldukça zorlu yollardan ve mücadelelerden geçer.
Badem Ağacı, umudu, fedakarlığı, acıyı çok iyi işlemiş nefes almadan okunacak türde bir hikaye.
O kadar akıcı bir anlatım ki ne kadar direnseniz de kitap sizi içine çekiyor olayların kafanızda canlanmasına engel olamıyorsunuz.
Ama küçük bir uyarı bu kitabı okuduktan sonra günlerce kalbiniz sızlayacak ve sevdikleriniz için daha çok endişelenecek onlara sahip olduğunuz için yüzlerce kez şükredeceksiniz.
Kitapla kalınız…

HAFTANIN YAZARI
ISAAC ASİMOV (1920 – 1992)
Amerikalı yazar ve biyokimyager.
Vakıf ve Robot Serisi ile tanıdığımız, bilimkurgu edebiyatın babası sayılan Isaac Asimov, 2 Ocak 1920’de Rusya’da Yahudi bir ailede dünyaya gelir. Aile, Isaac henüz 3 yaşındayken ABD’ye göç eder.)
Tutucu olan baba Asimov’a göre, sadece halk kütüphanesinde bulunan eserler okunmaya uygundur ve oğlu için de herhangi bir tehlike oluşturmaz. Bu nedenle 8 yaşındayken ona bir kütüphane kartı hediye eder. O günden sonra Isaac, düzenli olarak annesiyle birlikte kütüphaneye gider. Yunan Mitolojisi’nden Shakespeare’e, Charles Dickens’tan popüler bilim kitaplarına kadar bulabildiği her şeyi okur.
15 yaşında Brooklyn Erkek Lisesi’nden mezun olur. 16 yaşında Colombia Üniversitesi’ne girer. Önce Zooloji’yi seçer, ama kedilere alerjisi olduğu için yarıda bırakıp sene ortasında alan değiştirip Kimya’yı seçer. 1939 yılında Colombia Üniversitesi’nden mezun olur. 1941 yılında aynı üniversitede Biyokimya doktorasına başlar. II. Dünya Savaşı patlak verince 1942-1945 yılları arasında, üç yıl Deniz Kuvvetleri Araştırma Merkezi’nde sivil memur olarak çalışır. Ekim 1945’te 26 yaşında Amerikan Ordusu’na transfer olur ve dokuz ay boyunca hizmet verir.
Askerliği bitince Boston Tıp Fakültesi’nde yarım kalan doktorasını tamamlar, üniversite yönetiminin öğretim üyesi olması teklifini kabul eden Asimov, 1958’e kadar okulda hoca olarak kalır. 20’li yaşlarından beri bilimkurguya ilgi duyan ve öyküler kaleme alan Asimov, birçok dergi ve gazeteye yazıp para da kazanabiliyordu. Asimov, radikal bir karar alır ve üniversiteyi bırakıp yazarlığı seçer.
Isaac Asimov, 1942’de ilk kitabı Vakıf’ı (The Foundation) yayımlar. Başlangıçta kısa öyküler şeklinde kaleme aldığı ve daha sonra bir üçleme haline getirdiği eser, Edward Gibbon’ın yazdığı Roma İmparatorluğu’nun Gerileyiş ve Çöküş Tarihi’nden esinlenilen galaktik bir destandır. Seri, psikotarih biliminin de mucidi olan Hari Seldon adında bir matematikçinin binlerce yıla yayılmış dahiyane planı etrafında gelişen olayları anlatır. 1966’da Yüzüklerin Efendisi’ni geride bırakarak, bilimkurgu dünyasının en prestijli ödülü olan Hugo’nun, bir kereye mahsus olarak, gelmiş geçmiş En İyi Bilimkurgu/Fantezi Üçlemesi Ödülü’nü kazanır.
Vakıf üçlemesi, klasik bir bilimkurgu eserinden beklenen, robotlar, gezegenler arası yolculuk, telekinetik güçler, hologram gibi faktörlerin yanı sıra, konusu itibariyle felsefi bir derinliğe de sahiptir. Üçlemeye, ısrarlar üzerine dört kitap daha ekleyen Asimov, çok uzak bir gelecekte insanların 25 milyon gezegenlik bir galaksiyi yerleşime açtığı ve bu gezegenlerin Galaktik İmparatorluk ile yönetildiği bir evren çizer.
500’den fazla kitap yazan Asimov’un önemli kitaplarından Ben Robot (I Robot) 1950’de yayımlanır. Kitapta robo-psikolog Dr. Susan Calvin röportajıyla 21. yüzyıl öngörülerini içerir ve dokuz kısa hikayeden oluşur. Bu derleme hikayelere sonradan 4 roman daha eklenerek Robot Serisi oluşturulur.
1954’te bilimkurgu ve polisiyenin iç içe geçtiği Çelik Mağaralar Elijah Baley ve R. Daneel Olivaw (dedektif robotlar) karakterleriyle, bu karakterleri de birbiriyle tanıştıran ilk eserdir.
Asimov, 1959 yılında bilim adamı ve Amerika Füze Programı direktörü olan arkadaşı Arthur Obermayer’in önermesiyle Amerika Ulusal Füze Programı’na katılması için DARPA’dan (Ordunun kullanacağı yeni teknolojiler üretmekle sorumlu ABD Savunma Bakanlığı Ajansı) teklif alır. Ama Asimov böyle bir kuruma dahil olmanın getireceği tonla gizli bilginin, özgürce yazmasına engel olacağını düşünerek bu teklifi reddeder. Ama DARPA’ya Yaratıcı Düşünceler adı altında makale ve düşüncelerini sunan yazılar yazar.
Dördüncü kez Nebula Ödülü’nü kazandıran 1972 tarihli İşte Tanrılar (The Gods Themselves), Asimov’un 1982’de yazdığı bir mektuba göre en gözde eseridir.
1975’te yayımlanan, aynı zamanda Robot Serisi’nin ikinci kitabı olan Güneşin Tanrıları (Naked Sun) isimli eseri, bilimkurgu ve polisiye karması bir eserdir.
Bilimkurgu dünyasının dahisi olacağı, ustalık eseri Şafağın Robotları (Robots of Dawn) 1983’te yayımlanır. Roman, Aurora gezegenindeki bir robot ölümü etrafında geçer
1985 tarihli Kurtarıcı (Robots and Empire), Robot Serisi’nin son romanıdır. İlk üç kitaptan farklı olarak kitapta Elijah Baley yer almaz. Onun yerine, kendisinin uzak torunlarından biri olan Daneel Giskard Baley (kısaca DG Baley) adlı bir tüccarla karşılaşırız.
Bu kitap Robot Serisi’ni, İmparatorluk Serisi’ne bağlayan bir eserdir. Özellikle Sıfırıncı Yasa’nın ortaya çıkışını ve ilk kez kullanılışını anlatması bakımından önemlidir.
Savaş ve askeri güç karşıtı bir pasifist olan Isaac Asimov, 1984 yılında American Humanist Association tarafından Yılın Hümanisti seçilir. O yıldan sonra ölümüne dek bu derneğin onur başkanlığını yürütür. Yaşamının son döneminde ise biraz da gelen taleplere karşılık olarak, astrofizikten Newton fiziğine, biyokimya dünyasına, Einstein’in izafiyet teorisinden Heisenberg’in belirsizlik kuramına kadar her konuda popüler bilim kitapları da yazar.
Asimov, 6 Nisan 1992’de böbrek yetmezliğinden ölür. Ölümünden on yıl sonra eşi Janet’in yayına hazırladığı Dolu Dolu Yaşadım (It’s Been a Good Life) adlı otobiyografisinde, kalp ameliyatı sırasında kullanılan kandan kaptığı HIV virüsü nedeniyle öldüğü okurlarına açıklanır. Honda firması, laboratuarlarında üretilen robotuna Asimo adını verir. Mars’ta bir kratere de Asimo ismi verilir.
