Bugün, bütün kadınlara ayrılan ve kadının değerini gözler önüne seren bir gündür.  Bu kadar anlamlı ve bu kadar ince düşünülerek 8 Mart’ın dünya kadınlarına ayrılması gerçekten çok önemlidir. Böyle ayrılan günler bize kadına yapılan şiddet olaylarını hatırlatır.

Kadının bir mal gibi satıldığı asırlar çoktan geçti ama bu kez de kafalar değişti.  Bekaret mevhumu ortadan kalktı, nikahın anlamı kayboldu.

Yıllar önce Amerika’da bir fabrikada çıkan yangında ölen ve emeğin karşılığını alamayan kadınların o yangında can vermesi, içinde bulundukları asra adeta damgasını vurdu.  İşte o olaydan sonra Birleşmiş Milletler 8 Mart’ı “Dünya Kadınlar Günü” olarak kabul etti.

Kadın kimdir?

Veya kadın nedir?

Kadın dişidir ve yuvayı yapan kuştur.  Kadın dişiliğin sembolüüdür.  Kadın eştir.  Kadın annedir.

Bütün İskandinav ülkeleri de dahil, Atatürk’ün kadına verdiği değer kadar kimse kadına gereken değeri vermedi.  Yani kadının seçme ve seçilme hakkı.

Bundan başka kadına verilen değeri göstermek ve çağdaş Türk kadınını yaratmak için Atatürk kıyafet devrimini de yapmıştı.  Zaman zaman bazı yayın organları iki fotoğrafı yanyana yayınlarlar.

Biri şapkalı ve modern giyimli kadınlar, öteki de içinde bulunduğumuz bir kısım kadınlar.  Bu da bayağı düşündürücüdür.

Şayet Atatürk şimdi yaşasaydı bu durumu nasıl değerlendirirdi acaba.

“Ben size çağdaşlığı öğrettim.  Devrimler yaptım.  Kadına değer vererek seçme ve seçilme hakkını armağan ettim.  Siz ne yaptınız?  Siz kadınları örttünüz ve kıyafet devriminde Türkiye’yi bu konuda yüz yıl geri götürdünüz.

Eskiden kadınlar hep evde kalırlar ve erkeğinin avucuna bakarlardı.  Sonra kadının da çalışma ve para kazanma hakkı olduğu anlaşılınca kadın da eve ekmek taşımaya başladı.

Bundan belki yirmi sene önce bir sahneye tanık olmuştum.  Yolda giden bir çift vardı.  Çocuk arabasındaki çocuklarını kadın itiyordu.  Mevsin Ağustos’un ortasındaydı.  Memleket sıcaktan kırılıyordu.

Adam kısacık bir şort ve bir atlet giymişti.  Adamın şortu o kadar kısaydı ki, nerdeyse edep yeri gün yüzüne çıkacaktı. Kadın da üzerinde kat kat feraceler, yüzünde peçe ve kan ter içinde.  Bu mu çağdaşlık ve bu mu yaşamak?  Zavallı kadının saçının bir tek teli görünmeyecekti.  Öyle bir görüntü vesselam.

Bu durumu  gazetemdeki köşemde yazdığımda mail’ime yüzlerce protesto gelmişti.

Arap ülkelerinde kadının durumu daha da kötü.  Arapların çador dedikleri siyah ve peçeli çarşaflar hala kullanılıyor.

Çador dedim de aklıma geldi.

Kadının özgürlüğünün kısıtlanması ve baskı rejimini anlatan hayatını belgeleyen “Kızım Olmadan Asla” romanı, Amerika’da bir hastanede İranlı genç bir doktorun bir Amerikalı hemşire ile evlenmesi ve bir kızlarının olmasını, sonra kocasının ısrarı üzerine İran’a gitmeleri ve uçaktan indiği andan kadına çador giydirilmesi mürhiş etkileyici ve kabul edilmezdi.  Bu romanı o hemşire yazmıştı.  Kadın içine düştüğü kabul edilmez hayattan kurtulmak için verdiği mücadele ayrıca film yapılmıştı.

O mücadele günlerinde anlayışlı bir İranlı tüccar o kadına ve kıza yardım ederek Türkiye sınırından kaçak olarak geçmelerini ve kurtulmalarını sağlamıştı.  Sonunda kadın ve kızı özgürlüklerine kavuşmuştu.

Yani kadın...

Gençliğimizde sık sık İstanbul’a gidiyorduk.  Kaldığımız ev üniversite’nin karşı sokağındaydı.  O sokakta sık sık alışveriş yaptığım bir konfeksiyoncu genç kızla tanışmıştım.  O kız başı açık va çağdaş giyimli bir kızdı.  Son gidişimde o kızın örtündüğüne tanık olmuştum.

Bunlar Ortadoğu ülkelerinde olagelen olaylardır.  Lakin 8 Mart bütün dünyada kutlanıyor da, maalesef kadınlar hala katlediliyor.

Kadına yapılan şiddet ne zaman son bulacak?

Devamlı gazetelerde okuduğumuz kadına şiddet sahneleri bir çıkış yolunu getirdi aklıma.  O kurtuluş yolu, kadının karate kurslarına gitmesi ve kendini savunacak noktaya gelmesidir.

Madem kadınlar bazı spor merkezlerinde spor aletleri üzerinde jimnastik yapabiliyorlar, neden karateyi de öğrenmesinler.  Hele bir düşünün...  Ayrıldığı kocasından devamlı tehditler alan bir kadının zor durumunda karate marifetiyle kocasını etkisiz hale getirmesi ne kadar mükemmel bir kurtuluş hareketi olur, bilir misiniz.  Yani basit hareketlerle kendini koruması.

Daha çok şeyler yazabiliriz ama maalesef köşemde yer kalmadı.  O nedenle bu mesajları da vermiş olalım.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü bütün kadınlarımıza hayırlı ve uğurlu olsun.