Trafik polisleri de şaşırdı…
Bu ülkenin trafik kurallarına göre; “raundabaut” içinde durmak, beklemek yasaktır.
Ancak son zamanlarda görüyorum ki; raundabaut içine girdikten sonra, ansızın karşınızda bir trafik polisi size “dur” diyebiliyor.
Soldan geçmelere alıştık da, bu yeni “uygulama” trafik kültürümüzü tarumar etmeye niyetli…
Aklı başında bir “yetkili” bu genç polislere “raundabaut” içine girmeden tarfiği yönetmeyi öğretse, fena mı olur?
(Hasan Kahvecioğlu)
Pandemiye mi yanacaksın, dövize mi, yalnızlığımıza mı, çaresizliğimize mi? Kıbrıs Türkü şu anda, sandal bile bile bulamayacağı fırtınalı bir denizde, çürük odun parçalarından yapılmış bir salda sürükleniyor. Ne duyan var ne gören…
Türkiye, TL kullanımından kaynaklı bir faiz politikası ile kendi yolunu yürüyor. Türkiye, TL kullanan kendi insanını, TL kullanan kendi kiracısını, TL hammadde üreten yatırımcısını, TL borç kullanan insanını odağına koydu. Biz neredeyiz?
Şu anda, KKTC Başbakanı, bize diyor ki, “seçimden sonra ekonomi odaklı projeleri uygulamaya koyacağım, yeni bir ekip kuracağım” falan da filan. 2 saat sonra sterlin 15… Dün 14’dü. Bu hızla fakirleşen bir halk, 2 ay sonrasını bekleyemez, 2 dakikamız yok
Daha fakiriz. Ne evimiz bizim ev, ne arabamız bizim araba, ne de bu gelecek bizim geleceğimiz. Ha, Türkiye kendi yolunu yürüyor da sanki AB bizimle mi yürüyor? Hiç. Güçlü bir kamu maliyesi, adil bir vergi sistemi, daha sosyal bir merkezi yapı, güçlü yerel yönetimler…
Kısa vadede yapılacaklar bellidir. O makama oturan Faiz Sucuoğlu, yüzde 60.7 UBP taban desteğinin farkında değildir. Bunu, terfi, makam, özel kalem, ADAY, ADAY ADAYI, MÜDÜR MÜSTEŞAR olarak algılayanlar, bu beklenti içerisine girenler var. Merkezi de Faiz beyin sözleridir
Umutsuzuz ama güçsüz değiliz. Yönetirsin, doğruları yaparsın, bu güne kadar yapılan yanlışlara sünger çekersin, doğruları yapacağına dar bu halka umut verirsin… Daha da ne yaparsın bilmem. Bildiğim, sorunların Dağ gibi üzerimize yıkıldığıdır.
(Hüseyin Ekmekçi)
Sen almışın Cumhurbaşkanlığı binası ile Meclis’i bir yere koymuşsun... Güçler ayrılığı nerede?...
Cumhurbaşkanlığı binasını Meclis’ten daha görkemli yapmışsın... Parlamenter sistem nerede?...
İçine bir de cami yapmışsın... Dinle devlet ayrılığı nerede?...
En mühimi bunu halk istemeden yapmışsın...
Gene en büyük ekonomik krizin ortasında yapmışsın...
Ve bizim duruş sergileyeceğimiz konu külliyenin mimarının vatandaş yapılması... Öyle mi????"
(Mine Yücel)
Bir yandan korona diğer yandan dövizin yükselişi ile birlikte peşpeşe gelen zamlar alım gücümüzün erimesine, yok olmasına devam ediyor. Ekonomi dibe vurdu. Halkımızın fakirleşme yolunda inanılmaz bir hızla yol aldığını görmek, bizleri 1963 yıllarında yaşadığımız yokluk ve acı yıllara taşıyor. Bu süreçten el birliği ile çıkmak zorundayız. Yaşanası dünya insanlığın huzuru, sağlığı ve geleceği için yaratılmalı.
(Alkan Baykent)
Türk Lirası kullanmaya başladığımız 1983 yılından beridir TL nedeniyle sürekli çalışarak fakirleşiyoruz. Şikayetler hep ayni, neden zam yaptınız, yaşayamıyoruz, ölüyoruz, bitiyoruz diye. Hepimiz şunu bilecek, "TL kullandığımız sürece tıpkı geçmişte olduğu gibi gelecekte de ayni fakirleşmeyi yaşayıp ayni şikayetleri paylaşacağız. Bu sıkıntıdan kurtulmanın tek yolu TL yerine başka bir para birimine geçmektir. Hazır egemen bir devlet olmuşken (ben söylemiyorum) elimizi masaya vurarak Euro'ya geçelim densin. Çünkü egemen devletlerin ya kendi parası olur ya da tercih yapılabilir. Bunu yapabilecek herhangi bir siyasi parti var mıdır mecliste. Bana göre yok. Kısacası TL nedeniyle tecavüz durmadan devam edecektir. E sürekli tecavüz edilecekse o zaman biz de zevk almaya bakalım, ağlamak, şikayet etmek boşuna. Dolayısı ile sürekli zamlardan, çalışarak fakirleşmekten bıktıysanız, hedefiniz TL yerine başka bir para birimi kullanmayı talep etmek olsun. Bunun haricinde beklentisi olanlara iyi rüyalar.
(Ufuk Çağa)
Sosyal Medyanın Sesi
