Ayaklı Gazete

Sosyal Medyanın Sesi

Abone Ol

Kıbrıs’ta yaşayan 2 milyon insan, BM, AB bekleyecek “Uzun” sana randevu versin da ondan sonra…???

Yahu aç bir telefon, git Ledra caddesinde beraber bir tur atın…

Al genni gel Büyük Han’a beraber sulu mahallebi yeyin…

Nebileyim, beraber ava gidin, mangal yakın, zeytin toplayın…

Ne olacak yani, “Uzun” alacak seni Cumhurbaşkanlığından…???

%62 oy ve hala daha “Ölü taklidi”…???

Bardon gancelli…!!!

(Mahmut Anayasa)

Erhürman “biz de varız” demiş hidrokarbon araştırmaları ve İsrail'den gelecek pipeline için. Evet, katılırım, ve maalesef siyasetin dili böyle işliyor: rota çek, bayrak dik, kartları yeniden dağıt. Fakat bu çıkışın altında unutulan bir şey var!! o egemenlik egzersizlerinin gölgesinde olup biten çevre katliamı.

Sahnede enerji güvenliği, ekonomik fırsat, stratejik derinlik tartışılırken, sahnenin altındaki deniz susuyor. Kimsenin umurun da değil. Ne AB'nin, ne bölge ülkelerinin ne de Kıbrıs Cumhuriyetinin.. Sondaj kuleleri inerken, boru hatları döşenirken, masada sayılmayan canlılar birer birer yok ediliyor. “Biz de varız” demek yetmez; varlığın bedelini kim ödüyor, kim hesap soracak? Politik bir zafer fotoğrafı çekilir, sonra bir çocuk daha plastikten boğulur, bir balina daha yönünü kaybeder.

Egemenlik mitleri, mavi memleketin ciğerlerini keserken yankı yapıyor! PAH’lar, cıva, mikroplastik, sismik patlamalar, hepsi rakam tablolarında “yan etki” olarak geçer. Oysa yan etki diye tabir edilenler, bir neslin mirasını çalan doğrudan suçtur. Diplomasi salonlarında “çevresel etki azaltılmıştır” diyenler, denizin hafızasını hiçe sayanlardır.

Eğer “biz de varız” demek modern siyasi cesaretin sembolüyse, o zaman gerçek cesaret şu olmalı: egemenlik ilanlarını, denizin temizliğini ve yaşam hakkını garanti edecek politikalarla eşleştirmek. Yoksa varlığımız, bir enerji dosyasının kenar notu olarak kalır ve geriye yalnızca kirlenmiş deniz, boğulmuş sesler ve pişmanlıktan başka bir şey kalmaz.

(Mete Hatay)

TÜM BELEDİYE BAŞKANLARININ DİKKATINE :

Belediye sınırlarınız içindeki GIDA ve İÇECEK konusunda faaliyet gösteren işyerleri, lokanta ve kafelerin ve benzeri yerlerin :

Çalışanların altı aylık SAĞLIK karnelerini

İş yerinde kullanılan su analizlerini

Su depolaranın kapalı olup olmadığını

Çalışılan yerin hijyen kurallarına uyup uymadığını,

Haşare veya böcek olmadığını,

PERİYODİK OLARAK KONTROL EDİYORMUSUNUZ.

ÖNCELİKLİ VAZİFENİZ HALKIMIZIN SAĞLIĞIDIR.

Bunu niye yazıyorum :

Ciddi akut , viral sarılık rahatsızlığı geçirmiş durumdayım. Diş protezlerimi yıkadığım bir lokanta suyundan virüs aldığımı düşünmekteyim.

SELAMLAR.

(Yücel Dolmacı)

Son durum: Filelefteros ve yazarları oklarını Tufan Erhürman’a ve seçim döneminde söylenen ancak havada kalan vaatlerine çevirmiş durumda. Telefon mevzusu, Holguin’e verilmeyen randevu, bir türlü alınamayan Türkiye randevusu derken, güneyde seçim sonrası oluşan olumlu hava solmaya başladı. Kuzeyde de solma belirtileri görülüyor. Acilen bir görüşme veya bir temas ve bir mesaj lazım. Barış ve çözüm dilini kurulmalı.

(Ulaş Barış)

Para birimini kullandığımız TC'de aylık enflasyon %2.55, her şeyi TC'den ithal eden ve enflasyonu satın alan KKTC'de ise %1.09...

Çok ilginç...

(Halil Tunç)