Su gibi hayati bir konuyu başka bir ülkenin kontrolüne devredersen bunların yaşanması gayet doğal ! Esas mesele suyu tümden keserse nolacak ? Kendi değerlerimize, kurumlarımıza sahip çıkmamanın bedeli çok ağır olacak..

(Nazan Müezzinoğlu)

Kronikleşen Su ve Elektrik sorunumuz!

Gariban bir vatandaş olarak düşündüm!

Ukrayna savaş halinde bir ülke.

Bizim ülkemizde de Ateşkes durumu var. 51 yıldır kan akmıyor ama Barış da yok!

Ukrayna’da,altyapıya yönelik saldırılar neticesinde elektrik ve su kesintileri yaşanmış; ancak yedek sistemlerle genelde birkaç saat içinde kısmi olarak hizmetler geri getirilirmiş.

Büyük çaplı füze saldırıları sonrası elektrik kesintileri olmuş; su pompaları jeneratörlerle çalıştırılıp basınç düşüşü ihtimali önlenmiş! Altyapı sorunları ve kanal tahribatı yüzünden su tedarikinde ciddi sıkıntılar yaşansa da;

su sadece birkaç saat veya günlüğe erişilebilir hâle geliyormuş .

• bazı şehirlerde su arzı “saatlik plan” temelinde sağlanmak zorunda!!! kalmış .

Bizde öyle mi?

Ya var ya hiç yok! Planlı kesintiler düşünülse de yapılamıyor!

Oldu mu?Olmadı.

Sosyal Medyanın Sesi
Sosyal Medyanın Sesi
İçeriği Görüntüle

Arkadaşımla! bir kıyas yapalım dedik

Gerçekten ortaya çok düşündürücü bir durum çıktı!

• Ukrayna gibi savaşın ve altyapıya sürekli saldırıların olduğu bir ülkede bile elektrik ve su hizmetlerini bir şekilde ayakta tutma mücadelesi var. Kesintiler oluyor ama genellikle kısa süreli ve çözüm için yoğun bir çaba sarf ediliyor.

• KKTC’de ise savaş yok, ama altyapı ve kaynak yönetimi sorunları yüzünden günler süren kesintiler yaşanabiliyor. Bu da gösteriyor ki, bazen savaş değil; planlama, yatırım eksikliği, kaynak bağımlılığı (örneğin Türkiye’den gelen su hattına bağlı olma) ve idari sorunlar, günlük yaşamı çok daha fazla etkileyebiliyor.

Ortaya çıkan net tablo şu!

• Ukrayna’da savaş + saldırılar = kesintiler (ama geçici, çözüm için hızlı müdahale var)

• KKTC’de barış + altyapı yetersizliği = günlerce süren kesintiler (çözüm üretme kapasitesi daha sınırlı)

Bu da bize şunu düşündürüyor: Barış! ( Ateşkes) tek başına yetmiyor, sürdürülebilir altyapı ve iyi yönetim de şart.

(Eralp Şerifoğlu)

Bir elleri yağda, bir elleri balda oturabilsinler diye; “ayrı devlet”i konuşurken, torunlarının ceplerinde “Kıbrıs Cumhuriyeti” pasaportları, “keşke daha fazla arazi kapatsaydım” yakınmaları; namazla viskiyi, bayrakla ruleti, abdestle kerhaneleri “kurtarma” riyakârlıkları…

Sırtına yaslandığınız ve oyunu dilendiğiniz insanlara, hangi geleceği öngördüğünüzü söyleyiniz.

"Biz bu koltuklarda kalırsak, Türkiye’den daha fazla kaynak gelecek, biz daha fazla semireceğiz, siz hastanelerde ve okullarda rezil olurken” deyiniz mesela…

(Cenk Mutluyakalı)

Hiç kimse bulunmaz, yeri doldurulmaz ve alternatifsiz sanmasın kendini.

Vardır. Doğa boşluk kaldırmaz. Boşluklar mutlaka doldurulur. Ama iyi, ama kötü.

Ne oldum dediğin zaman kaybettin demektir. Ne olacağım dediğin zaman kazanmaya başlayacaksın.

Dünya hiç durmadı, durmaz da. Hep dönecek durduğu zaman dünya üzerindeki her şey uzayın boşluğunda kaybolup gidecek ve asla geri gelmeyecek. Gelse de sen ben biz siz ve onlar bunu göremeyeceğiz çünkü biz de boşlukta kaybolacağız.

O zaman boşluğa düşmemek için uğraş verin.

(Hüseyin Cumaoğlu)