UNUTMAYINIZ

Ağzı laf yapan politikacıların,

Güzel sözler ve vaatlerle halkı kandırmaları kolaydır.

Hele, o halk cahilse.

Hele, o halk en küçük çıkarı almaya hazırsa...

O politikacılara kul kurban olurlar.

Ama...

Bir söz var ya "alışmış kudurmuştan beterdir" diye...

Bir kere alıştırdınız mı,

Sonu yok, artık sürekli vermek zorundasınız.

Vermeyi durdurdunuz mu,

Hele, hele aç kalmaya da başladılarsa...

Yandığınız gündür.

Onları silahla da durduramazsınız,

Sonunuz gelmiş demektir.

Söylemiş olayım.

(Ülker Fahri)

Necmettin Erbakan Caddesi’ne düzenleme şart Necmettin Erbakan Caddesi’ne düzenleme şart

SON 3 GÜNÜN ÖĞRETTİKLERİ…

Bu hayatta en kolay şey; sırtında yumurta küfesi olmayanların söyleyecek çok sözü olması.

Hele hele kamunun maaş konforunu arkasına alanlar…

“Elini taşın altına koy” desen, yapmaz…

1 TL gelirinden vazgeçmez, 2 TL başkası için harcamaz. 3 TL fazladan cebine nasıl koyar, sabah akşam hesabını yapar…

Ama aklı var…

Neye yarar o akıl? Ayrı…

(Hüseyin Ekmekçi)

İki yıl önce bugün on bir ilde binlerce insanın moloz yığınları önünde ağıtlar yaktığını, enkaz altındaki yakınlarına ulaşabilmek için yardım dilendiklerini, kendilerine gıda desteği göndermemizden önce cansız bedenlerine ulaştıkları sevdikleri için kefen göndermemizi istediklerini çünkü ölülerini poşetlere sarmak zorunda kaldıklarını söylediklerini unutmamanızı ve ona göre davranmanızı rica edeceğim.

Evini, evinden birini kaybetmeyen bizler 6 Şubat felaketinden sonra yaşama, eğlenmeye, gülmeye devam ettik. Fakat bugün kaybedilenlere ve sevdiklerini kaybedenlere saygı duymak adına günlük rutinimizi bir kenara bırakalım ve yas içinde olalım.

(6 Şubat tarihinde müzikli eğlence düzenleyecek kadar akıl ve vicdan tutulması yaşayan mekanlara, o mekanlara gitmek için can atanlara, güne mutluluk mesajları paylaşarak başlayanlara iğrenerek bakıyorum.)

(Ayşe Akınlı)

“Karayolları Dairesi Müdürü muhasebeci” dedi geçenlerde, bir dostum…

Öyledir, değildir, kim, hangi görevde takip de edemiyoruz şimdi…

O kadar çok değişiyor ki…

İstatistik Kurumu’na atanan müdür de tapuda memur, postada müdürmüş.

Herkes bildiğini paylaşırsa, hep birlikte listeleyebilir miyiz?

Kimler var böyle?

Yani atandığı görevle, uzmanlığı alakasız, liyakat düşünülmeden üst kademeye yerleştirilen, yetkinliği olmayan yöneticiler…

Mesele “kişisel” değil!

Bu utancı çok daha fazla deşifre etmeliyiz ki kurtulalım.

Şu anda görev yapanlardan başlayarak, geçmişe doğru örnekler verebilirsiniz.

(Cenk Mutluyakalı)