Rum-Yunan ikilisinin; 1963 Kanlı-Noel silahlı saldırılarının 62. Yıl dönümünde “Mücadele ve Şehitler” haftası münasebetiyle Mücahit halkımızı, Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) mensuplarını, kahraman Mehmetçiklerimizi, aziz şehitlerimizi ve gazilerimizi saygıyla selamlıyorum.

20 Aralık 1963’ü, 21 Aralık 1963’e bağlayan gecede; Kıbrıs adasında, Rum halkının Garanti Anlaşmaları çerçevesinde adada bulunan Yunan Askeri Alayı desteğinde başlayan silahlı saldırıları ve katliamlarının hedefi çok kısa bir süre içerisinde Kıbrıs Türk halkını ada genelinde etkisiz hale getirerek tarihin derinliklerinden gelen Megali-İdea hayalleri çerçevesinde Enosis’e giden yolu açmaktı!..

O günde Rum-Yunan ikilisi Kıbrıs Türk halkını ortaklıktan atmak ve 1960 Kıbrıs Cumhuriyetini tek başına sahiplenmek için bu yönde adımlar atarken, yine o günde Kıbrıs Türk halkını Girit misali bir gecede topluca yok ederek, adanın Yunanistan’a ilhakının gerçekleşmesini hedefleyenlere; Kıbrıs Türk halkı Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) etrafında bütünleşerek verdikleri mücadele ile hele bir dur değişecekti.

Şu bir gerçek ki; 1960 Garanti Anlaşmaları; Kıbrıs’ın 16 Ağustos 1960 tarihinde Birleşik Krallık’tan bağımsızlığını ilan etmesini sağlayan temel hukuk belgeleridir ve temel olarak Zürih ve Londra Anlaşmaları ile bu anlaşmalara destek veren Garanti Anlaşmaları ile İttifak Anlaşmasından oluşur..

..Bu anlaşmalar; Türkiye, Yunanistan ve Birleşik Krallık’ı Kıbrıs’ın bağımsızlığı, toprak bütünlüğü ve anayasal düzenin garantörleri olarak belirtilmiş , iki toplumlu yapıyı korumayı amaçlamış ve adada Türk ve Yunan askeri birliklerinin bulunmasını sağlamasına izin vermiştir.

Gerilere dönüp bakacak olursak; 21 Aralık 1963 gecesi Lefkoşa’da Tahtakale semtinde iki kardeşimizin vurularak öldürülmesinin ardından 22 Aralık günü Lefkoşa Türk Lisesi öğrencileri okul bahçesinde iken Rum polisleri tarafından kurşunlanırlar..

..Yine ayni gün Lefkoşa’da Girne Kapısındaki Atatürk Büstü, Rumlar tarafından kurşunlanırken, Sarayönü’nde Kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf Raif Denktaş’ın çalışma odası da bombalanıyordu. Yine ayni günde 75 yaşındaki Denya’lı Bayram dede, Rumlar tarafından traktörün arkasına bağlanıp sürüklenerek öldürülür..

.. Yine ayni günün akşamında Ayvasıl köyünde 21 soydaşımız toplu mezarlara gömülür.

O günde iç güvenlikten ve Polis ile Jandarman da sorumlu ve de Makarios’un en güvendiği kişilerden biri olan İçişleri Bakanı Polikarpos Yorgacis’in, Türk Polislerini silahtan arındırması ve de evlerine göndermesi kabul edilecek gibi değildi. Keza Jandarmada da durum farklı değildi. Yine o günde Jandarma komutanı olan Ahmet Niyazi’nin de yetkileri elinden alınmıştı.

23 Aralık 1963’te Lefkoşa Devlet Hastanesindeki 25 Türk hasta yataklarında kaybolurken 3 günlük lohusa kadın çocuğu ile birlikte hastanenin penceresinden atılarak öldürülür..

24 Aralık akşamı Lefkoşa’da Kumsal bölgesinde silahlı saldırıya geçen yaklaşık 150 EOKA’cı tarafından Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayı’nda görevli Başhekim, Binbaşı Nihat İlhan’ın eşi ve 3 çocuğu banyoda şehit edilir..

..22 Aralık’tan beri Küçük Kaymaklı’da yapılan silahlı saldırılar sonrası binlerce soydaşımız göçmen durumuna düşer. Lefkoşa’daki Türk direnişini çökertemeyen Rum silahlı saldırıları kısa sürede tüm ada geneline yayılır.

Kıbrıs Türk halkı varoluş ve özgürlük mücadelesinde Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) liderliğinde yediden yetmişe kadınıyla, erkeğiyle, Batı Trakya Türkleri gibi ‘azınlık’ statüsüyle yönetilen acı ve dehşet verici bir duruma düşmemek için; Girit örneğinde olduğu gibi çok trajik bir sonuçla karşı karşıya kalmamak için, Atatürk ilke ve devrimlerinden aldığı ilhamla büyük bir azim ve kararlılıkla direnişini kahramanca sürdürdü.

11 yıl boyunca Rum mevzilerinden Kıbrıs Türk halkına “Bekledim De Gelmedin” şarkılarını dinleterek bu şarkıların Kıbrıs Türk halkının moralinin bozulmasını bekleyenler yanıldılar !.. Bu şarkılar; Kıbrıs Türk halkını bir birine daha da bağladı, Kıbrıs Türk halkının direnişini artırdı.

“Kıbrıs Türk halkı yıllarca, Garanti Anlaşmaları çerçevesinde anavatanımız Türkiye’nin adaya gelip kendini kurtarmasını bekledi. Bu uzun bekleyiş büyük bir özleme dönüştü. O umut olmamış olsaydı, anavatanımız Türkiye bir gün gelecek ve bizi kurtaracak beklentisi olmamış olsaydı, Kıbrıs Türk halkı olarak, böyle bir mücadeleyi asla ve asla ortaya koyamazdık!..

.. Neticede yıllarca adaya gelmesini beklediğimiz kahraman Mehmetçiklerimiz 20 Temmuz 1974 sabahı Kıbrıs’a geldi, hem de tam geldi!..”

Kıbrıs Türk halkının yıllarca devam eden görüşme sürecinin olumlu bir sonuç vermemesi üzerine egemenliğini, meşru hak ve çıkarlarını ve de bağımsızlığını geri dönülmez bir şekilde güvence altına almak için Kıbrıs Türk halkının ‘azınlık’ olmadığını ve Rum Yönetiminin, tüm adaya egemen olmadığını ve Rum Yönetiminin Kıbrıs Türk halkını temsil etmediğini, dünyaya duyurmak için Kıbrıs Türk halkı self-determinasyon hakkını kullanarak 15 Kasım 1983’te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini ilan etti..

Ne mutlu Kıbrıs Türk halkına ki bugün bayraklarımız altında hür ve egemen bir halk olarak yaşıyoruz ve de geleceğe umutla ve güvenle bakıyoruz.. DEVAM EDECEK..