Kıbrıs’ın tarihine adını yazdıran, imkânsızlıklar içerisinde hem toplumsal hem de bireysel birçok mücadele içerisinde bulunmuş bir cerrah... 88 yaşındaki Dr. Kaya Bekiroğlu…
Türk, Rum demeden, içindeki insan sevgisi ve meslek şevki ile onlarca hastaya hayat veren ve adı “Ölümden adam alan doktor” a çıkan Kaya Bekiroğlu, meslek aşkını ilk günkü gibi kalbinde taşıyor ve “İçinizdeki şevki kaybetmeyin ve en iyisi olmak için, ileriyi görmek için sürekli çaba sarf edin” diyerek nasihat veriyor
“13 veya 14 yaşlarındaydım, muhtar ölmüştü ve muhtara otopsi yapmak için gelmişlerdi, ben de girip otopsiye yardım etmiştim. İngiltere’den İngiliz Lise müdürüm bana öğretmen olmam için burs verdi. Biz fakir olduğumuz halde ben o bursu reddettim. Halen daha neden reddettiğimi izah edemiyorum. 17 yaşında o bursu reddetmek herhalde hayatımda bilinçli olarak yaptığım en büyük ve hiç pişman olmadığım bir karardı”
Fehime ALASYA
Kıbrıs’ın tarihine adını yazdıran bir cerrah, 88 yaşındaki Dr. Kaya Bekiroğlu… Kendi kuşağında yapılmamış birçok işe imza atan, yoktan var ederek, imkânsızlıklar içerisinde hem toplumsal hem de bireysel birçok mücadele içerisinde bulunmuş bir doktor.
2014 yılında hayatı kaleme alınan ve kitaplaştırılan Kaya Bekiroğlu’nu tanımak, böylesine önemli bir değerin yaşam öyküsünü kısacık da olsa kaleme almak, biz genç gazeteciler için meslek hayatımızdaki unutulmaz bir deneyim, bir onur…
“İçinizdeki şevki kaybetmeyin ve en iyisi olmak için, ileriyi görmek için sürekli çaba sarf edin” diyen Kaya Bekiroğlu, meslek aşkını ilk günkü gibi kalbinde taşıyor.
1927 yılında, Nergisli'de, ilkokul öğretmeni bir baba ve ev hanımı annesinin tek oğlu olarak hayata gelen Kaya Bekiroğlu, Lefkoşa’da Akkavuk Mescidi Mahallesi’nde büyüdü. Kendi isteği ve kararlılığı ile tıp serüvenine başlayan Bekiroğlu, korkusuz bir çocuktu. Risk almaktan korkmayan, Bekiroğlu, tıp hayatına atılmakla hiç pişman olmadım, iyi ki yaptım diyor ve bu serüveni, korkusuzluğunu HALKIN SESİ ile paylaşıyor.
Bekiroğlu; “Babam kendisi köylere öğretmen olarak gitse bile bizi, annem ve kardeşlerimi götürmezdi, ailemin köyde değil de Lefkoşa’da yaşayalım diye bir özverisi vardı. Üç erkekten sonra gelen tek oğlandım, ailemin kıymetlisiydim, ablalarım bana hep yardım ederdi. Özellikle el işi derslerinde çok zayıf bir öğrenciydim ve hep ablalarımdan yardım alırdım. Nasıl oldu da el işinde bu denli zayıf bir öğrenciyken bir başarılı bir cerrah doktoru oldum ben de bilemiyorum… Allah utandırmadı. Sayısal yönüm güçlüydü. Çok da güçlü bir çocuktum. Hiç unutmuyorum, 13 veya 14 yaşlarındaydım, muhtar ölmüştü ve muhtara otopsi yapmak için gelmişlerdi, ben de girip otopsiye yardım etmiştim. İngiltere’den İngiliz Lise müdürüm bana öğretmen olmam için burs verdi. Biz fakir olduğumuz halde ben o bursu reddettim. Halen daha neden reddettiğimi izah edemiyorum. 17 yaşında o bursu reddetmek herhalde hayatımda bilinçli olarak yaptığım en büyük ve hiç pişman olmadığım bir karardı. Niye geri çevirdiğimi anlamamışlardı. Babamı sürekli görüyordum ve ben dünyaya açılmak istiyordum, Kıbrıs’ta okula kapanmak istemiyordum. 1945 yılında İstanbul’a gidip İstanbul Tıp Fakültesi’nde tıp okumaya başladım. 1951 yılında mezun oldu. Cerrahpaşa’da beş yıl ihtisas yaptım. Hayallerimi nispeten gerçekleştirdim. Cerrahpaşa’dan mezun olup 1956 yılında Kıbrıs’a döndüm. Burada İngiliz idaresi vardı, cerrah olarak girmek istedim, beni pratisyen hâkim olarak almak istediler ve cerrah olarak girmem için İngiltere’de ihtisas yapmama gerektiğini söylediler. Bunu kabul etmedim ve İngiltere’ye gittim, ileri ihtisas ve doktorluk yapıp geri Kıbrıs’a döndüm.” diyor.
“BİLGİ VE TECRÜBEMLE, YOKLUK İÇERİSİNDE, İŞİMİ EN İYİ ŞEKİLDE YAPMAYA ÇALIŞTIM”
İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olduktan sonra İngiltere'de Genel Cerrahi ihtisası yapan, Devlet Hastahanesi’nde çalışıp, Balkan Tıp Birliği’nin Kıbrıs Türk Temsilcisi olarak görev yapan, Kıbrıs Türk Federe Devleti kurucu Meclisine milletvekili seçilen, KKTC Kurucu Meclisine milletvekili seçilen Dr. Kaya Bekiroğlu, hem başarılı bir cerrah hem de kendini topluma adayan bir kişilik.
İlk olmanın hem cefası hem de sefasını sürmüş Bekiroğlu o dönemi şöyle anlatıyor:
“Yılarca devlet hastanesinde çalışmış, kendini hastalarına adamış, tam teşekküllü büyük hastanelerde çalışıp işini öğrenen bir cerrah olarak hiç özel kliniğimde çalışmadım, ne kalbimde ne de göğsümde böyle bir iş olmadı.
Danışacağımız kimse yok, ilk Türk Cerrah bendim, Rumlarda da yoktu, İngilizler cerrahlık yapar, Rumlar da yanlarında pratisyen hekimlik yaparlardı. İngilizler de kaçınca Rumlarda cerrah kalmamıştı, ben Kıbrıs Cumhuriyeti Devlet Hastanesi’nde üç yıl görev yaptım ve sonrasında hadiseler oldu. Adada çok zorluk çektim. Danışacağım daha üstün biri yoktu benim üstümde, altımda ise başka adam yoktu. Çevremdekiler de hep Rum idi… Danışacak kimsem yoktu, tüm bilgi ve tecrübemle, yokluk içerisinde, her branşta işimi en iyi şekilde yapmaya çalıştım. Çok meşgul, zor, zahmetli bir doktorluk hayatım oldu”
Kıbrıs Türk Toplumu’nun dününe imzasını kazıyan Cerrah Kaya Bekiroğlu
Toplumsal çatışma ile Kuzey’e göç eden Türkler için derme çatma bir hastane kurduklarını anlatıyor Bekiroğlu.
‘Yokluk içerisinde elimden gelen en iyisini yapmaya çalıştım.’ diyen Bekiroğlu’nu, anılarını dinleyince çok daha iyi algılayabiliyoruz.
Verilen toplumsal mücadele içerisinde, canla başla çalışarak, hata yapmadan, bir yandan da kendini geliştirerek verdiği bireysel mücadelesine daha da yakından tanıklık ediyoruz böylece…
Kıbrıs Türk Toplumu’nun dününe imzasını kazıyan, Türk, Rum demeden, içindeki insan sevgisi ve meslek şevki ile onlarca hastaya hayat veren ve adı “Ölümden adam alan doktor” a çıkan Kaya Bekiroğlu bazı anılarını anlatıyor. Bekiroğlu; “Çatışmalar başlayınca Abdi Çavuş Sokağı’nda hastane kuran hekimler, burada canla başla çalışmaya başlar. Çarpışmalar başladığı zaman Kızılay, şimdiki Lefkoşa Türk Lisesi’nin oraya Sahra Hastanesi kurdu. Biz de kurduğumuz Abdi Çavuş Hastanemizdeydik. Yanımdaki stajer Almanya’ya gitti, babası da burada Kızılay Hastanesi’nde ameliyat edildi fakat ameliyat yapılamadı. Açtılar, iltihap çok yayıldı diye yapamayıp geri kapatmışlar. Cerrah bu riski göze almadı. Amerika’daki babasının durumunu öğrendi ve babasını bana yolladı. Ameliyatı yapmazsam hasta ölecekti, risk vardı ve ben o riski aldım. Ameliyatı yaptım, safra kesesini temizledim ve hasta komada yatıyordu. Amerika’daki bakımı biz yapamıyorduk tabi, her ne kadar da başarılı olsak… İmkânsızlıklar içerisindeydik. Oğluna ameliyatı yaptığımı ve bakım için olanaklarımızın olmadığını söyledim. Hasta uyanmıştı fakat iyileşmesi için antibiyotik gibi birtakım takviye ve güç istiyordu. Dr. Seçkin Derviş, bakım için gerekli tüm malzemeleri Amerika’dan alıp geldi, babasını gerekli bakımı yaparak iyileştirdi.
Bir diğer anım ise: Baf’taki Türk Hastanesi’ne doktorlar gitmek istemiyordu, ben gönüllü oldum, gittim, orada bir evi hastaneye çevirdim ve ameliyatlarımı orada yokluk içinde yapmaya başladım. Kolu kesilecek olan bir adamın ameliyatına başladım, ilerledik, fakat kalın kemiğe gelince testere istedim, hemşire olmadığını söyleyince dülger testeresini steril edip, onunla yaptık”
BAŞARISININ SIRRI, KİŞİLİĞİNDE GİZLİ
Araştırmacı ve meraklı kişiliği, mükemmeliyetçi oluşu ve risk alışları, Kaya Bekiroğlu’nu başarıya götüren, gelişmesini sağlayan en önemli unsurlardı. Tüm bunları ispatlarcasına bizlerle paylaştığı anıları, kişiliğinin aynasıydı aslında…
“10 yıl hastanelerde yattım, o yüzden her şeyi görüyordum, öğreniyordum… Çok da meraklıydım ve büyük bir şevkle yapıyordum işimi. Çok iyi yerlerde çalışıyordum fakat yine de araştırıyor, alanında uzman, en iyisi doktorların ameliyatlarına gidip izliyordum. Önceden arayıp kendimi tanıtıyor, ameliyatına girebilmek için müsaade istiyordum. Kendi imkânlarımla çıkıp verilen randevulara katılıp, yaptıkları ameliyatları gidip izliyordum.”
KIBRIS TARİHİNE ADINI YAZDIRAN BİR İSİM
Tıp alanında görev alan veya almayı düşünenlere bazı öğütler veriyor Bekiroğlu. Kendi yaşamından ve tecrübelerinden örnekler verirken, tıpta gelinen son teknolojilerin de unutulmaması gerektiğinin altını çiziyor. “Şimdi artık her şey çok kolay” diyen Bekiroğlu, kendi kuşağında imkânsız denilen işlere imza atıp, yoktan var etmeyi başaran bir cerrah… Kıbrıs’ta ilk beyin ameliyatı yapan, ilk akciğer ameliyatı yapan, tek seansta prostat ameliyatı başaran, ilk diyaliz makinesini çalıştıran, Kıbrıs Türk Tabipler Birliği, Türk Hekimler Sendikası, Tıp-İş ve Veteran Hekimler Derneği Kurucusu Doktor Kaya Bekiroğlu, Kıbrıs tarihine adını yazdıran bir isim…
“Özellikle cerrahi dürüst ve ciddi bir iştir. İnsanları, hastaları sevmek lazım… Üst düzeyde tıp yapmak zorundasınız. Ciddi, dürüst ve tıp konusunda kendini sürekli geliştiren üst düzeyde bir cerrah olmak için çok çaba sarf etmeliler. Biz ilk zamanlar bu işe başladığımızda şimdiki gibi lüks aletlerimiz yoktu. Kendi kabiliyetinizle ve tecrübenizle dünya standartları seviyesinde olmalısınız. Amerika’da kız kardeşimin kızı ile yemek yiyoruz, o da tıp mesleğinde görev alıyordu, acil gitmesi gerektiğini, apandisit röntgeni çekmesi gerektiğini söyleyerek masadan kalktı ve gitti. Hayret ettim! Apandisitten de röntgen mi olur dedim, olurmuş… Ama bizler apandisiti elimizle, hissiyatımıza dayanarak, bilgi birikimimizle yapıyorduk. Şimdi kalp ameliyatları makinede yapılıyor. Bizim zamanımızda ben İngiltere’de iken bu ameliyatları zamanla yarışarak, buzların üzerinde uyuyan bir hastaya yedi dakikada ameliyatı bitirirdik. Bu yüzden kolay ameliyatları yapardık. 1961 yılında İngiltere’de de bu aletler yoktu. Ben Cerrahtım, böbrek diyalizi Kıbrıs’ta yoktu, dâhiliye bölümüydü bunu yapan, Kıbrıs’a geldiğimde sordum, bodrumda bir alet olduğunu fakat kullanmayı bilmediklerini söylediler, çıkarttırdım, temizledim ve 1962 yılında Rum hastanesinde Ermeni doktor ile birlikte ilk böbrek diyalizini yaptım. İçinizdeki şevki kaybetmeyin ve en iyisi olmak için, ileriyi görmek için sürekli çaba sarf edin…”
“İÇİMDEKİ ACIYI PAYLAŞMAK İSTEDİM…”
Gülümsüyor ve bu özel suallerin kendisini çok üzdüğünü dile getiriyor. En büyük üzüntüsü ve tek başarısızlığı bu konu olduğunu dile getiren Bekiroğlu, torun sahibi olmanın çaresini bir türlü bulamadığını dile getiriyor.
“Doktor bir kız, banker ve mimar oğullarım var ama torunum henüz olmadı, istemediler” diyor Bekiroğlu ve ekliyor, “Böyle özel sorular iyi değil ama siz sorunca söyledim, içimdeki acıyı paylaşmak istedim…” diyor hafif bir tebessümle…
“GÜNÜMÜZDE HER YANDA BİR ÜMİTSİZLİK VAR, OLMAMALI…”
Kıbrıs meselesini basından takip eden Bekiroğlu, ada genelinde hâkim olan bir ümitsizlik gözlemlediğini dile getirirken, bu durumdan kurtulmanın çıkış yolunu gençlerin bulabileceğini ifade etti. Bekiroğlu, “Küçük ve problemli bir ülkedeyiz ve çocuklarımız da normal büyümüyor. Rumlarla yıllardır anlaşamadık… Biz bu işlere başladığımız zaman Türkiye Kıbrıslı Türklerin varlığından haberdar bile değildi ve biz gençlerin çabalarıyla tanındık ve bu günlere geldik. Şimdi de sıra siz gençlerde, siz çalışıp çabalamalı ve artık bizi dünyaya tanıtmalısınız. Günümüzde her yanda bir ümitsizlik var, olmamalı” dedi.
Günümüzde bazı sağlık sorunları yaşamasına rağmen Kaya Bey, bizleri kırmıyor, geçmiş yıllarını bir de bizimle yâd ediyor. Sohbetimiz sırasında dahi araştırmacı kişiliğinin ön plana çıktığını gözlemlediğimiz Kaya Bey, yeri geliyor bizleri övüyor, yeri geliyor, daha çok çalışmamız gerektiği nasihatinde bulunuyor. Böylesine önemli bir değerin yaşam öyküsünü kısacık da olsa kaleme almak, onu tanımak, bizler için meslek hayatımızdaki unutulmaz bir deneyim, bir onur…
Röportajımızı yazarken, faydalandığımız “DR. KAYA” isimli kitap yaratıcıları Ahmet Tolgay ve Dr. Filiz Besim’e de sonsuz teşekkürü bir borç biliyoruz. Kaya Bekiroğlu’nun yaşam öyküsü, yüz yıllık bir serüven olan “DR. KAYA” isimli kitap tüm Kıbrıslıların kütüphanesinde olması gereken bir kitap…
İmkansızlıklar içinde verilen mücadele yıllarından bir operasyon anı
Kaya Bekiroğlu 33 yaşında
Öğrencilik yıllarından kalma bir anı. Yıl 1943