Başbakan Ünal Üstel, Azerbaycan'ın Şuşa kentinde yaptığı konuşmada, KKTC'ye sahip çıkılması ve tanınması çağrısında bulundu.

Üstel, “KKTC'nin tanınması yalnızca diplomatik bir mesele değildir, tarihi bir adaletin yerine gelmesidir.” ifadelerini kullandı.

Şuşa kentinde, Türkiye ile Azerbaycan ilişkilerini müttefiklik düzeyine çıkaran Şuşa Beyannamesi'nin imzalanmasının 4. yılı dolayısıyla "Yeni Dünya Düzeni: Jeopolitik Yönler ve Küresel Zorluklar" başlıklı uluslararası konferans gerçekleştirildi.

Yeni Azerbaycan Partisi (YAP) tarafından düzenlenen konferansa, ev sahibi Azerbaycan'ın yanı sıra KKTC, Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan, Tacikistan, Ukrayna, Belarus, Çin, Bulgaristan ve Sırbistan'dan yetkililer ve uzmanlar katıldı.

Azerbaycan Milli Marşı'nın okunmasıyla başlayan programda, Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı Siyasi Partiler ve Yasama Erki ile İlişkiler Daire Başkanı Adalet Veliyev, Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in konferans katılımcılarına hitaben gönderdiği mesajı okudu.

Başbakan Üstel, burada yaptığı konuşmada, KKTC’nin Türk dünyasının ayrılmaz bir parçası olduğunu belirterek, "KKTC, Doğu Akdeniz'de, Türk dünyasının denize açılan kapısıdır." dedi.

Tatar “Azerbaycan temasları KKTC algısını yükseltti”
Tatar “Azerbaycan temasları KKTC algısını yükseltti”
İçeriği Görüntüle

Üstel, bölgesel dayanışmanın yalnızca siyasi değil, aynı zamanda ekonomik, kültürel ve güvenlik boyutlarıyla da derinleştirilmesi gerektiğine inandıklarını belirterek, KKTC olarak Türk Devletleri Teşkilatı ile her alanda entegrasyonu artırmak istediklerini söyledi.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Birleşmiş Milletlerde (BM) üst üste üç kez "KKTC'yi tanıyın" çağrısı yaptığını hatırlatan Üstel, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev'in de KKTC'nin tanınması gerektiğini açıkça vurguladığını hatırlattı.

Başbakan Üstel, "Bu noktada çağrımız tüm Türk dünyasınadır. Biz bir arada olursak, kimse bize boyun eğdiremez. Bir arada durun ve KKTC'ye sahip çıkın, KKTC'yi tanıyın. Çünkü KKTC'nin tanınması yalnızca diplomatik bir mesele değildir. Bu, tarihi bir adaletin yerine gelmesidir. Bu, Türk milletinin kendi kaderini tayin etme hakkına sahip çıkmasıdır. Bu, Türk dünyasının tarihi bir sorumluluğudur." ifadelerini kullandı.