Deneyimli eğitimci ve sendikacı, Milli Eğitim Eski Bakanı, Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) eski milletvekili Cemal Özyiğit, ülkede büyük sıkıntılar yaşanan eğitim sektörüne yönelik geniş kapsamlı görüş ve önerilerden oluşan bir rapor hazırladı.
Eğitimin hemen hemen her kademesinde görev yapan, Şehit Ertuğrul İlkokulu’nda 3 yıl uygulanan ve kısa adı OGEM olan Okul Geliştirme Projesi'nin mimarı ve uygulayıcısı olan Özyiğit, yazısında eğitimin geleceğine ışık tutacak saptamalarda bulundu.
Özyiğit'in konu başlıklarıyla birlikte hazırladığı yazısı şöyle:
KKTC’nin ihtiyacı olan eğitim sistemi
Okula öğrenci olarak başladığım ilk yıldan itibaren, öğretmen ve okul idarecisi olarak da görev yaptığım sürece, Eylül ayı her geldiğinde içimi ayrı bir heyecan kaplardı. Bakan olarak görev yaptığım sürede bu heyecan daha da yoğunlaştı. Ne ilginçtir ki, aktif eğitim ve siyasi yaşamıma nokta koyduğum şimdilerde de bu heyecan devam ediyor. Ağustos ayına geldik Dolayısıyla okulların açılmasına çok bir süre kaldı. Çevremdeki okullar başta olmak üzere bazı okullarda gözlem yapma fırsatı buldum. Fakat üzülerek belirtmek isterim ki, görevde bulunan Milli Eğitim Bakanlığının, 6 Şubat Depreminin üzerinden iki buçuk yıl geçmesine rağmen hala daha pek çok okulda deprem dayanıklılık testi yaptırmamış olması, yaptırılıp yıkılan ya da güçlendirme yapılan okullarda çalışmaların bir türlü sonuçlandırılmaması nedeniyle,Öğrencilerimiz Yeni Ders Yılında da Konteyner Dersliklerde eğitim almak zorunda kalacaklardır.
Sn. Eğitim Bakanı başta olmak üzere yetkililere sesleniyorum. İki buçuk yıldır neredeydiniz? Ne yapıyordunuz? Sakın para yoktu, demeyiniz. Külliyeye, Havaalanı işletmecisine, bir avuç vurguncu ve soyguncuya devlet olanaklarını sunarken para var da okulların tamirine mi para yok?
Dolayısıyla Konteyner Sınıfları kalıcı hale getirmeyi aklınızın ucundan bile geçirmeyin. Bir an önce gerekli tamir ve bakımı yaptırıp bu çarpıklığa son verin. Bu arada bir yandan okullarımızda tamir-bakım sürerken öte yandan aynı bahçede eğitimin devam etmesi çocuklarımızın güvenliği açısından da ne derece güvenlidir, bilemem. Ciddi olarak endişeliyim. Eğer geçen ders yılında, bu konuda çok ciddi sıkıntılar yaşanmadıysa, bunun nedeni öğretmenlerimizin olağanüstü özverileri sayesindedir. Sakın bunu kendinize mal etmeye çalışmayın.
Eğitim Sistemine Gelince:
Altı yıl ilkokul, altı yıl Ortaokul ve Lise, üç yıl Kıbrıs Türk Öğretmen Koleji olmak üzere toplam 15 yıllık eğitim hayatımın ardından, yaklaşık 30 yıl da İlkokul Öğretmeni ve Okul Müdürü olarak görev yaptım. Bu 30 yılın içerisinde 4 yıl da izinli KTÖS Genel Sekreterliği var. 12 yıllık aktif siyasi hayatımın yaklaşık 16 ayında da Milli Eğitim ve Kültür Bakanı olarak görev üstlendim. Yani kısacası eğitimin hemen hemen her kademesinde görev yaptım. Dolayısıyla eğitime her açıdan bakma fırsatı buldum. Öğretmen olarak eğitimimizin sorunlarını ortaya koydum. Sendikacı olarak çözüm önerileri sundum. Okul Müdürü olarak önerdiğim çözüm önerilerinin nasıl uygulanacağını Şht. Ertuğrul İlkokulu deneyiminde olduğu gibi gösterdim. Bütün bu deneyimlerimin ışığında ülkemizin nasıl bir eğitim sistemine ihtiyacı olduğunu aşağıda ana hatlarıyla özet olarak kamuoyuna duyurmayı bir görev olarak addediyorum.
0-3 YAŞ:
Bireyin doğumundan 36 aya kadar geçen süreyi kapsar. Bu sürede birey evde annesi tarafından eğitilebileceği gibi, belediyelerin kontrolündeki ya da özel kişiler tarafından organize edilen kreşlerde de eğitilebilir.
4-5 YAŞ: Okul Öncesi ve Anaokul Eğitimi
Hala daha okul öncesi eğitim yasal olarak zorunlu hale getirilememiştir. İdeal olan bu eğitimin, sayıları 28’den 18’e düşürülen belediyelerimizin Yerinden Yönetim İlkesi ile yeniden yapılandırılarak Birinci Basamak Sağlık Hizmeti ile birlikte çağdaş belediyelerimizin kontrolünde yapılmasıdır. Elbette Milli Eğitim Bakanlığı başta olmak üzere ilgili paydaşların katılım ve katkıları ile. 37 ile 60 aylık periyodu kapsayan bu dönemdeki eğitim, Çocuk Sağlığı, Eğitimi ve Gelişimi alanlarından ya da Atatürk Öğretmen Akademisinin ilgili bölümünden mezun olan kişiler tarafından verilirken, yanlarında da mutlaka Meslek Liselerimizin ilgili bölümlerinden ya da ilgili alanda ön lisans sahibi eğitimciler yer almalıdır.
Bu arada okul öncesi eğitim kurumlarımız belediyelere devredilene kadar Bakanlık kontrolündeyken, buralarda görev yapan öğretmen yardımcılarının ödenekleri için velilerden oldukça yüksek rakamlarda katkı toplanmaktadır. Buna derhal son verilmelidir. Bu arkadaşlarımızın ödenekleri devlet tarafından karşılanmalıdır.
6-11/12 YAŞ:
Öncelikle eğitim bilimciler, Bakanlık, sendikacılar ve öğretmenler başta olmak üzere ilgili tüm kesimler tarafından, 12 yaşın yani 6. sınıfın yeniden ilkokullara eklenmesi, açık ve önyargısız bir şekilde tartışılmalıdır. Bana göre yeniden ilkokullara eklenmesi daha doğrudur.
Bilindiği gibi ilkokul eğitiminde 1994 yılından beridir merkezileştirme vardır. Yani kapatılan küçük köy ilkokullarındaki öğrenciler daha büyük okullara taşınmaktadır. O dönemin Milli Eğitim Bakanı Sn. Mehmet Ali Talat’ın bu önerisine KTÖS Genel Sekreteri olarak ben de imza koymuştum. Ancak süreç içerisinde gördük ki, küçük köy okullarının kapatılması büyük bir hataydı. Nitekim Sn. Altınay Milli Eğitim Bakanı iken bazı küçük okullar 4 yaş ya da anaokulu olarak yeniden açıldı. Bakan olarak görev yaptığım dönemde Beylerbeyi İlkokulu da yeniden eğitime kazandırıldı.
Sözün kısası küçük köy ilkokulları yeniden açılmalı; 4 yaş, ana sınıf, birinci ve ikinci sınıf öğrenciler kendi köylerinde öğrenim görmelidirler. Ayrıca uzun zamandan beridir, pek çok okul müdürü, artan öğrenci sayısı nedeniyle ek derslik ihtiyacını dile getirmektedir. Oysa çare ek derslik değil, yeni okuldur. Yıllar önce yapılan Eğitim Şuralarından birinde komisyonlardan birisi de “Eğitimde Standartlar” idi. Nitekim o komisyonda ilkokullarımız için öğrenci sayısı maksimum 500 öğrenci olarak benimsenmişti.
Bu yüzden hiçbir zaman kalabalık okullarımızdaki ek derslik ihtiyaçlarına sıcak bakmadım. Hatta Şehit Ertuğrul İlkokulu Müdürü iken öğrenci sayımız 750-780 idi. Birinci ve ikinci sınıf öğrencilerinin Gelibolu İlkokuluna kaydırılmasını, oradaki üçüncü, dördüncü ve beşinci sınıf öğrencilerin de Şehit Ertuğrul’a kaydırılması sayesinde; her iki okulumuzun da derslik, eğitsel etkinlik, oyun alanı, kantin ve tuvalet sayısı olarak öğrencilerin ihtiyaçlarına çok daha yeterli olacaktı. Fakat olmadı, öğretmen arkadaşlarımızın pek çoğu çeşitli nedenlerle buna karşı çıktı.
11-14 (12-15) YAŞ:
KKTC Anayasasına göre eğitim 15 yaşına kadar zorunludur. Oysa şimdiki sistemde öğrencilerimiz ortaokullardan 14 yaşında mezun olmaktadırlar. Yani bu durumda bile bir anomali vardır ve ilkokulların 12 yaşına kadar yani 6 sene olması gerektiği açıkça görülmektedir.
Gelelim uygulamaya: Yıllardan beridir 6. ve 7. sınıflarda sınıfta kalma yoktur. Bu durum nedeniyle, kıl payı kolejlere giremeyip BEAL ve Fen Lisesine girme hedefi ile Meslek Liselerinin belirli bölümlerine girmeyi hedefleyen öğrenciler hariç, diğer öğrencilerde ders çalışma ve başarılı olma motivasyonu oldukça düşüktür.
Nitekim Bakanlık görevini üstlendikten kısa bir süre sonra ortaokullara yaptığım ziyaretlerde mesleğe yeni başlamış öğretmen kardeşlerimin bu konudaki serzenişleri hâlâ kulağımdadır. Maalesef kısa süren görev süremiz içerisinde bu konuyu ilgili sendika yetkilileri ile de tartışmaya çalıştıysak da yeterince tartışıp adım atamadık.
Kısacası ortaokullarda sınıfta kalma yeniden uygulamaya konmalıdır. Bu çerçevede iki defa sınıfta kalan bir öğrenci klasik liselere veya meslek liselerine değil, Esnaf ve Zanaatkârlar Odası bünyesinde açılan Pratik Sanat Okullarına yönlendirilerek orada 1-2 yıllık meslek edinme eğitimi almalıdır. Bu çerçevede meslek edinen öğrencilerimiz, ülkemizde ara eleman ya da kalifiye eleman olarak istihdam edilmelidir. Bu konuda mutlaka yasal düzenleme yapılmalıdır.
Motivasyonu olan öğrencilerimiz ise şimdiki gibi BEAL ve Fen Lisesi ile Meslek Liselerine veya klasik liselere yönlendirilmelidir. Bu yönlendirilme için okul öncesinden başlayarak ilkokullar ve ortaokullar bünyesinde gerekli sayıda PDR uzmanı istihdam edilmelidir. PDR uzmanlarının gözetim ve denetiminde hazırlanacak Portfolyo Sistemi yani Öğrenci Ürün Dosyaları yönlendirmede esas olmalıdır. Ortaokulun son sınıfında bu dosyalar öğrenci velileri ile birlikte değerlendirilip gerekli yönlendirmeler yapılmalıdır.
14/15-18 YAŞ:
Eğer üzerinde uzlaşılır ve ilkokullar yeniden 6 sene olursa, o zaman liseler de yeniden 3 yıl olarak düzenlenebilir. Öğrencilerimiz de bu çerçevede Lise 1. sınıfta genel akademik eğitim alarak, lisenin geriye kalan dönemlerinde de yönlendirilme ile gidecekleri akademik eğitime göre dersler almalıdır.
İlerideki akademik eğitimlerinde hiçbir şekilde yararlanamayacakları konularla boş yere meşgul edilerek sorumlu tutulmamalıdırlar. Böylece daha az sayıda derse daha yoğun çalışma olanağı bulacaklarından, gerek üniversitelere girişte gerekse üniversite dönemlerinde daha başarılı olacakları apaçık ortadadır.
Bunun yanı sıra lise öğrencilerimizin yoğun ders periyotlarının arasında çeşitli ilgi ve yeteneklerini ortaya koyma veya ders yoğunluğundan biraz olsun uzaklaşıp nefes alma bağlamında Resim, Müzik ve Beden Eğitimi gibi dersleri de alması gereklidir. Ancak bu derslerden akademik başarılarını etkileyecek anlamda sorumlu tutulmamalıdırlar.
Meslek Liseleri:
Eğer ileride ilkokul eğitimi yeniden 6 yıla çıkarılırsa, meslek liselerimizin süresi de yeniden 3 yıla düşürülebilir. Şimdiki duruma göre Meslek Liselerimizi ele alacak olursak; bu liselerimizin daha kaliteli eğitim vermek ve kalifiye insan yetiştirmek amacıyla yeniden düzenlenmesi şarttır. Bu arada şunu da hatırlatmakta yarar vardır. Bakanlık görevindeyken Meslek Liselerindeki öğrencilerimizin işyerlerindeki Staj ya da Uygulama Olanaklarını 12. sınıftan 11. sınıfa çekmiştik.
Özetleyecek olursak, Meslek Liselerimizin çalışma esasları aşağıdaki gibi yeniden düzenlenmelidir:
|
Sınıf |
1. Dönem |
2. Dönem |
|
9. Sınıf |
Teori |
Teori ve Gözlem |
|
10. Sınıf |
Teori ve Gözlem |
Gözlem ve Uygulama |
|
11. Sınıf |
Teori/Gözlem ve Uygulama |
Uygulama |
|
12. Sınıf |
Gözlem ve Uygulama |
Uygulama |



