Kıbrıs’ta son meydana gelen orta büyüklükteki depremi, çoğumuz hissetmedi. Belki de binalarımızın betondan ve sapasağlam olmasındandı depremi hissetmemek.

Bu bağlamda Türkiye’nin yer bilimcilierinden Prof. Dr. Naci Görür, Kıbrıs’ın jeolojik yapısına yaptığı açıklama, bayağı bizleri düşündürdü. Bilim adamları afaki konuşmazlar. Hep bilimsel verilerle saptama yaparlar ve söyleyeceklerini söylerler. Adeta “benden söylemesi, tedbirinizi alın” dercesine.

Şöyle bir bakalım Pof. Naci Görür’ün Kıbrıs’ta olası bir deprem üzerine söylediklerine.

“”Kıbrıs’ın güneyinden geçen yay en tehlikeli fay sistemlerinden biridir. Bu fayın şiddeti 8 civarında depremler üretebilecektir. Eninde sonunda bu deprem olacaktır. Rant kaygısıyla yerleşim planları yapılmaması gerekir. Yüksek katlı binalar yapılmamalıdır. Yüksek katlı binaların yapımı yanlış olur. Deprem Türkiye’nin kaderidir. Türkiye’nin kaderi olduğu kadar, Kıbrıs’ın da kaderidir. Bundan kaçış yoktur. Akdeniz’de beklenen bir deprem, Kıbrıs’ta tsunamiye neden olabilir.”

Prof. Naci Görür’ün söyledikleri mimar mühendislerimizin ve müteahhitlerimizin kulağına küpe olsun. Gerçekten bilim adamı Prof. Naci Görür’ün söyledikleri düşündürücü ve ürkütücüdür.

Hani derler ya, “bir geldi, pir geldi” diye. Bugüne kadar bizde sadece 1950’li yıllarda Baf’ta bir büyük deprem olmuş ve taş taş üstünde kalmamıştı. Hatta bazı akrabalarımız hayatını kaybetmişti. O deprem gerçekten bütün Kıbrıs halkını tedirgin etmişti. O zamanki evler hep yığma taştandı.

Doğal afetlerin ne dini var, ne de milliyeti vardır. Kuş gribinde güney Kıbrıs’taki hasta kuşlara “sakın kuzeye, veya kuzeydeki hasta kuşların güneye geçmeyiniz” diyecek lüksümüz yoktu, bunda da durum aynıdır.

Türk, Rum veya Maronit olsun, afet herkesin kaderidir.

Fayın aşağı yukarı nereden geçeceği bilimsel olarak verilirken, fayın ne zaman, hangi boyutta kırılacağı belli değil. Yani o büyük fay kırılırsa ve bir tsunami yaşanırsa, işimiz hayli zordur dermektir.

Tek tesellimiz, Kıbrıs’ın kuzeyinde ve güneyinde çok sağlıklı imar sistemi vardır. Adıyaman, Hatay veya Yalova depremlerinde olduğu gibi binalar pilav gibi yıkılmayacaktır diye düşünüyorum. Bizde müteahhitlerimiz, sıkı kontrollu inşaatlar yapmak zorundadırlar. Projeler önce Şehir Planlama Dairemizin onayından geçer, sonra de Belediye İmar Şubesinden ve Mimar-Mühendis odalarımızın onayından.

Herşeye rağmen Prof. Dr. Naci Görür’ün söylediklerini hafife almamamız lazım. Naci Bey’in ifade ettiği gibi, Güney Kıbrıs’tan geçen ve batıya uzanan fay hattının adı, “Helen Yayı”dır. Yani olası bir tsunami halinde bu felaketten sadece Kıbrıs değil, Akdeniz’e sahili olan ülkeler de nasiplerini alacaklardır.

Prof. Naci Görür’ün “rant kaygısıyle yüksek katlı bina yapılmamalıdır” sözleri birden gözümün önüne beton yığını haline gelen Girne kentimizi getirdi.

Son zamanlarda Girne’de yapılan yüksek binalar, gerçekte hepimizi rahatsız etmektedir. Hem estetik açıdan, hem de deprem açısından. Naci Görür’ün bu sözleri aklımızı başımıza getirecek mi? Bilemiyoruz. O nedenle, Şehir Planlama, Girne Belediyesi ve Mimar-Mühendis odaları Prof. Naci’in sözlerini dikkate almalıdırlar. Herhalde bu uyarılar, ilgililer tarafından kabul görecektir. Bilemiyorum... Görür veya görmez... Gerçek olan odur ki Prof. Naci Görür, bizi çok ciddi olarak uyarmıştır.

Son zamanlarda meydana gelen küçük veya orta büyüklükteki sarsıntılar bir uyarı mı? Veya bir mesaj mı?

Sadece Prof. Naci Görür’ün şu sözü, gerçekten ürkütücüdür.

“Türkiye’nin kaderi gibi, bu olası deprem Kıbrıs’ın da kaderidir. Bundan kaçış yoktur.”

Sadece bu ifadeler bize kafi değil mi?

İlk kez “tsunami” sözcüğünü, uzakdoğuda meydana gelen deniz içindeki deprem meydana geldiği zaman işitmiş ve o sözcükle tanışmıştık.

O tsunaminin görüntüleri hala gözümün önündedir. O dehşet verici tsunami olayında dev dalgaların koca kenti nasıl yuttuğunu, insanları bir kibrit çöpü gibi sürüklendiğini, kiminin canlarını kurtarmak için ağaçlara sarıldığını görmüştük. O kadar büyük bir afetti o.

O nedenle bir kez de ben uyarmış olayım.

“Lütfen jeofizik Profesörü Naci Görür’ün sözlerini iyice düşünelim. Hem de çok ciddi düşünelim.”