Maalsef ülkemiz yeşile hasrettir. Kışın doğal ortamda ve yağışlı havalarda yeşil kendini gösterir de yazın her taraf kurur öylece. Tropikal bölgede olsak yılın 12 ayı hep yeşil olur ülkemiz. Coğrafi yönden yağmura da özlemliyiz. Lakin bir de öbür yüzü var fotoğrafın. Tropikal bölge ülkeleri selden ve fırtınalardan nasiplerini alırlar. Yine de bizim ülkemiz güzeldir diyorum.
Geçen Cuma gün, Tarım ve Orman Bakanlığının organizesi ile “Hoş Geldin Bebek Hatıra Ormanı” projesi kapsamında her doğan çocuk için bir fidan dikimi devam ediyor. Bu bağlamda Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’la eşi Sibel Tatar da bu programa katılarak bu iş için ayrılan araziye fidan diktiler.
Bugüne kadar ormanlar ve ağaçlarla ilgili kaç yazı yazdığımı hatırlamıyorum. Sadece hatırladığım en önemli şey, benim yıllar önce bu fikri ortaya attığımdır, naçizane bir ifade ile. Benim ortaya atmış olduğum fikre göre, her doğan çocuk için sadece bir fidan değil, en az on fidanın dikilmesiydi. Bir fidan nedir ki... Hem genç babalara pek külfet gelmez, bir yerine beş on ağaç dikmek.
Fidanlar devlet tarafından temin edildiğine göre, bence her doğan çocuk için en az on tane fidan dikilmelidir. On fidan dikmek pek cazip değildir. On fidan yeni anne babalar için külfet değildir, yukarıda ifade ettiğim gibi. Hatta bebek sahibi olan babalar bütün aileyi toplayıp ekim yerine giderse, oluşacak ormanlar da erken yol alır.
Tabii ki bu proje kapsamında her ağaca yeni doğan bebeğin ismi ve belgesi verilecek. Maksat fidan dikimini hem cazip hale getirmek, hem de cazip hale getirmektir. Çevreye ve yeşile katkı anlamında.
Bu maksat için tahsis edilen araziye on bin ağacın dikildiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, bu sayının on iki bini bulması gerektiğini söyledi.
Yapılan ekim törenine bazı askerler, Tarım ve Orman Bakanı Hüzeyin Çavuş ve Orman Dairesi Müdürü Ercan Poyraz katılmış. Bu işi takip edecek olanlar en büyük heyecanı duyan da onlar. Özellikle Bakan Hüseyin Çavuş’un başarılı çalışmalarını takdir etmek lazım. Hüseyin Çavuş, bu projeye hayat vermekle de geleceğin ormanlarının oluşmasına katkı koymuştur.
Ormanların ve ağaçların en bğyğk düşmanı yangınlar ve ağaçları baltaları ile yakacak için kökünden kesenlerdir. Aklıma geldi... Tarım ve Orman Bakanlığı izinsiz ağaç kesenler için cezai birşey yapıyor mu? Annan Planı’ndan bu yana kökünden ağaç kesenler çok oldu.
Bir tiyatro eseri vardı...
“Ağaçlar Ayakta Ölür” diye bir eser.
Ne kadar doğru kullanmış bu ismi, tiyatroyu yazan kişi...
Evet ağaçlar ayakta ölür.
Şayet kendinizi bir ağacın yerine koyar ve etrafınızı alevlerin sardığınızı düşünürseniz, ne kadar çaresiz kalacağınızı anlarsınız. Bir koruluk veya bir ormanlık alanda çıkan yangında ağaçlar dimdik ayakta dururlar ama yangından kaçamazlar. Oldukları yerde kalırlar. O nedenle doğru kullanmış o eseri yazan dramaturg.
“Ağaçlar ayakta ölür.”
Bunun ne anlama geldiğini veya ne demek istendiğini herhalde anlamışsınızdır. Yani çaresizlik ve ölümü beklemek.
Bir taraftan baltalar ağaçları keser, diğer taraftan da bir proje geliştirilir.
“Her doğan bebeğe bir fidan.”
Yeni doğan bebek, herhalde bir gün ailesi tarafından o dikilen fidan yerine evladını götürüp ve onun beynine çevre ve yeşili sokar. Bu anlamda böyle bir projenin hayat bulması, yeni nesillere bir mesajdır.
Mesela bu konuda ciddi bir tedbir daha var. Bazı insanlar umursuzdur. “Şimdi bütün işimiz bitti, dağların ormanların yolunu mu tutalım. Yeni baba olan kişinin ağaç dikme zorunluluğu olduğuna göre, ağaç dikme belgesini almadan doğum kağıdını alamamaları düşünülebilir.
Bu projenin verdiği mesaj da şudur: “Lütfen daha da fidan dikin ve yeşili koruyun.”
Yeşil Barış Harekatı buna yöneliktir. Adı üstünde. Yeşili korumak ve yeşili çoğaltmak.
Bundan takriben otuz yıl önce Girne dağlarında çıkan yangında mor dağlarımızdaki ağaçlar tümden yanıp kül olmuşlardı. Öyle bir yangın nasıl başladı, nasıl yayıldı ve ne zaman söndürüldü.
Hatırlıyorum... Yangın batıdan başladı ve doğuya kadar gitti. O gün deli bir rüzgar vardı. Rüsgar deli gibi kendini ordan oraya vurdu vurdu gitti. Sonunda da bütün Beşparmak Dağları yandı kül oldu.
Her ne ise...
Umarım herkes bu projeye katılır. Şayet yasa gereği ise, herkes bu fidanları dikecektir. Ve belgelerini de, bebeğin doğum belgesini de alacaktır.
Hele bir bakanlık düşünsün... Yeniş doğan bebekler için en az beş veya daha fazlası fidan olmalıdır. Yine de hiçbir şey dikilmemekten iyidir. Bunlar güzel şeylerdir. İnşallah bunun devamı olur ve uygulamada aksaklık olmaz.