“Elini öpecekler”in sayısı her geçen gün azalıyor. El öpmek...
Evet el öpmek, Anadolu’da olduğu gibi bizim kültürümüzde bir saygı göstergesi.
Bayramlarda yaşlılarımızın elini öpüyoruz...
Biz mi yaşlandık yoksa bayramlar mı eskidi?
Bayramlar mı eskidi bizler mi yaşlandık?
Bir şarkıydı bu...
Şarkının sözleriydi.
Eski bayramlar yok artık. Çocuklar da olmasa bayramla uzak yakın alakamız kalmayacak.
Halbuki bayramlara ihtiyacımız gerçekten çok.
Bayramların dini kökenini derinlikli bilmeye hiç uğraşmayın.
“BAYRAMDA KIRGINLIKLAR UNUTULUR, KÜSLER BARIŞIR.”
Bunu bilin, uygulayın yeter de artar bile.
***
Her ağzını açan, “Nerede eski bayramlar?” diye bir soru sorar.
Aslında sorunun içinde yanıtı var. Eski bayramlara özlem çok.
Peki eski bayramlarla bugünkü bayramlar kıyaslandığı zaman eski bayramların özlenecek neyi vardı?
Bu satırları yazarken durup bir an düşündüm.
Maddi temelde kıyasladığım zaman “özlenecek ne var?” sorusuna yanıt olacak o günleri özletecek pek bir şey bulamadım.
***Yemek islimde pişerdi.
Şimdiki gibi gaz ocağı ve gazlı ya da elektrikli fırın da yoktu...
Çok az evin avlusunda odunla ısıtılan fırın vardı. Onlar fırını yaktığı zaman komşulara da haber verir, komşular da fırına yemek salardı.
Köyün büyük çoğunluğu fırın kebabı dediğimiz patates ve etli yemeği, Ahmet Ruso Dayı’nın fırınına verir, orada pişmesini sağlardı.
Özellikle bayram günlerinin yemeği fırın kebabıydı.
Tepsiler karışmasın diye alçı ile kime ait olduğu alüminyum sininin kenarına yazılırdı.
Bir de kaç parça et olduğunu yazardı bazıları... İçinden parça et alınmasın diye.
***
Yoksulluk yoktu belki ama etli yemek hiçbir evde çok sık pişirilmezdi.
Etli yemek bayram yemeğiydi.
Yemeğin bayramlığı olur mu? Oluyordu işte.
Hiç kuşkusuz bayramları bayram yapan bayramlık elbise ve ayakkabılar yani potinlerdi.
Benim çocukluk zamanımda Lefkoşa’da tek çarşı Arasta’ydı.
Kumaş da oradan alınırdı, ısmarlama ayakkabılar da oradan yapılırdı.
Şimdi artık bayramlık elbise maziye kavuştu bence.
Pek çok bahaneyle yeni elbiseler alınıyor.
Hazır giyim, seçeneği de çoğalttı.
Paradan haber verin.
Parası olan, bayramı filan beklemiyor.
Durumu çok iyi olmayanlar bile, “Aman çocuğum yerinmesin” deyip dişinden tırnağından kesip çocuğuna istediğini alır.
***
Eskiden her şeyden az vardı. Ama o azlığa karşılık saygı ve sevgiden beslenen bir başka sosyal yaşam vardı.
Her evde ne pişirse pişsin bir tabak da komşuya giderdi.
Hiçbir tabak boş gelmezdi.
Böylece sofra zenginleşirdi.
Bence nerede eski bayramlar denilerek duyulan özlem saygı ve sevgi özlemidir.
Özellikle 1974’ten sonra saygı ve sevgi erozyonu hızlandı.
Kirlenen insani değerler, süslü püslü ya da marka giysi ve takılarla örtülmeye çalışılıyor.
O kadar kirlenme oldu ki bayramlar bile o kirliliği yıkamaya yetmiyor.
Böyle olunca da kirli bayramlar, mis gibi insanlık kokan eski bayramlara özlemi artırıyor.
Günün sözü:
Paylaşmayı bilmeyen, doymayı da bilmez.
Yorum Ekle
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.