banner913
banner932
banner1012

Kılıçdaroğlu seçimi kazanırsa Kıbrıs’ta ne değişecek?

banner1020

CHP KKTC Temsilcisi Mustafa Yürükçü, seçilmesi durumunda Kılıçdaroğlu’nun Kıbrıs politikasında izleyeceği yolu anlattı; 6’lı masanın Kıbrıs’taki kırmızı çizgisini açıkladı

banner974
Kılıçdaroğlu seçimi kazanırsa Kıbrıs’ta ne değişecek?

banner971
14 Mayıs’ta Türkiye’de iktidar değişirse Kıbrıs politikası da değişecek mi?
TC Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, Kıbrıs sorununda nasıl bir yol izleyecek?
Türkiye ile Kıbrıslı Türklerin zayıflayan bağları güçlenecek mi?
Türkiye’nin, KKTC seçimlerine müdahaleleri bitecek mi?
CHP, “Yavru Vatan” söyleminden vazgeçecek mi? 
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) KKTC Temsilcisi Mustafa Yürükçü, bu soruları yanıtladı…
 
Mustafa Yürükçü ile yapılan röportaj şöyle:
 
Sayın Kılıçdaroğlu ile 6’lı masada Kıbrıs konusuna dair bir yol haritası belirlendi mi?
 
Öncelikle partimiz adına ve sonra 6’lı masadan bahsedelim. Genel Başkanımızın Kıbrıs sorununda düşüncesi, mevcut iktidarın geliştirdiği politikalardan farklı. Mevcut iktidar pragmatik bakıyor bu konuya…
Annan Planı’ndan sonra KKTC’de ÖRP’nin kurdurulması, yerel seçimlere ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine müdahale edilmesi Sayın Talat, Sayın Eroğlu, Sayın Akıncı’nın kampanyalarında AKP’nin direk müdahalesi ve dönem dönem burada yapılan, Türkiye’deki iktidar partisine karşı eylemlere yönelik Türkiye’den yükselen sesler, iki ülke arasındaki gönül bağını zayıflattı. Yaklaşık 20 yıldır burada yaşayan birisi olarak, bunu yerinde gözlemledim.
13’üncü Cumhurbaşkanı adayımız, Genel Başkanımız Sayın Kılıçdaroğlu, Kıbrıs sorunu ve politikasına Kıbrıs Türkünün kazandığı bütün hakların bir adım gerisine düşmeden bu süreci uluslararası zeminde sürdürülebilir ve iki toplumun bir arada olabileceği, 1974 yılından beri ‘ateşkesin’ kalıcı bir barışa dönüşmesi için her türlü katkıya destek vereceğini beyan etti.
Burada önemli olan biz ‘şöyle olacak, böyle olacak’ diye dikte edecek miyiz? Bu konuda Genel Başkanımız, kesinlikle geçmişteki iktidarlar gibi pozisyon almayacak.
Sürdürülebilir, sindirilebilir ve iki toplumun bir arada olabileceği bir sürecin inşası için her türlü desteği sunacak. En azından Cumhuriyet Halk Partisi…
 
Nasıl bir çözüm modelinden bahsediyoruz?
 
Bunu söylemek için çok erken. Zaman, konjonktür ve tarafların arzu ve istekleri ile beraber bir süreç inşa edilir. Masaya oturmadan “konfederasyon, federasyon ve ya iki devletli çözüm” demek kasaptaki ete ekmek banmak gibi bir şey olur. 
 
6’lı masada Kıbrıs politikasına dair neler konuşuldu?
Kıbrıs politikasında, Kıbrıs Türkü’nün şimdiye kadar olan kazanımları kırmızıçizgi. Her parti farklı bakıyor olabilir.
Ancak şu bitecek 6’lı masa kazandıktan sonra; “Türkiye Cumhuriyeti, bunu böyle istiyor” diyen insanlardan derhal kurtulacağız.
İki ülkenin arasında güveni sarsanlar, kraldan çok kralcılar.
 
“Derhal kurtulacağız” derken ne demek istediniz?
Yani bu anlayıştan ve bakış açısından kurtulacağız. Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, iktidarın burada yarattığı süreci çok iyi biliyor. Çok iyi takip ediyor, gözlemliyor, sinirsel noktalarda gelen raporlarla konuya çok hakim ve bunlarla ilgili çalışma notlarını, hamlelerini hazırlıyor. O yüzden seçildiği günden itibaren birçok şeyin iyiye doğru değiştiğini göreceğiz. 
 
Sayın Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin KKTC seçimlerine müdahale iddiaları konusunda ne düşünüyor?
Türkiye’de bir rejim değişikliği var. Rejim değişikliğini parlamenter demokrasiye döndürme, ‘tek adam’ rejimini ilga edip, onu yerine ortak akılla birlikte yeni bir süreç inşa etme arzumuz var.
2004’ten beri (adada bulunduğum tarih), daha sonra 2010’da Genel Başkanımızın göreve geliş tarihinden beri, KKTC’de hiçbir seçime karışmadık. Hiçbir yerel, genel seçime taraf olmadık.
Burada birçok siyası partinin (Türkiye partileri) tabanları var. Bizim de geniş bir kitlemiz var. Tabandan birçok insan arayıp “kime oy verelim?” diye soruyor.
Bu arzu ve talepleri partimiz ve Genel Başkanımıza ilettiğimde, “KKTC vatandaşı CHP seçmeni, orada kime oy vereceğini bilir. Benim şuna oy verin demem yakışık almaz. İsteyen istediği partiye oy verebilir” şeklinde cevaplar aldık.
Her seçimde yerel, genel, cumhurbaşkanlığı seçimleri olsun, Genel Başkanımız bir açıklama yapar. Yarışan bütün adaylara ve siyasi partilere başarılar diler.
‘Çözüm şöyle mi, böyle mi olsun’dan önce değiştirmemiz ve dönüştürmemiz gereken iki toplumun arasındaki kopma noktasına gelen güveni azaltan bütün unsurları düzeltmek.
Güzel bir kilim döşeyeceksek, şu motif ya da bu motif arzusundan ziyade önce bunun ipliğini, boyasını, tahtasını, bunun başına oturacak insanı belirlersek ya da nasıl bir yol izleyeceğimize karar verirsek; ‘kervan yolda dizilir’ mantığından vazgeçersek daha sonra bu sorduğunuz süreçler daha sağlıklı bir şekilde inşa edilebilir.
 
2003’ten beri gelinen noktada, Kıbrıs müzakereleri çıkmazda. Sayın Kılıçdaroğlu’nun burayı yakından takip ettiğini düşünürsek, bu kilim nasıl dokunacak?
KKTC’nin tanıtılmasıyla ilgili hamleyi son bir sene içinde gerçekleştirdi hükümet. Kıbrıs politikasıyla ilgili bütün altyapı, Türkiye’deki iç politikaya yönelik seçim malzemesi olarak kullanılıyor. Hâlbuki dış politikanın, iç politikaya seçim malzemesi olarak kullanılmaması gerektiğini bir çok yerde acı tecrübelerle öğrendik. 
Türkiye bugün etrafında büyük bir kaosun olduğu, komşularıyla büyük problemlerin olduğu, ülkesinin içinde 10 milyondan fazla mültecinin yaşadığı bir duruma geldi.
Sürecin bu noktaya gelmesinde “sıfır sorun” politikasının, “sıfır komşuya” döndüğünü hep birlikte gördük.
Anadolu Türkü ile Kıbrıs Türkü arasındaki gönül bağının zayıflaması benim için çok hassas bir konu. Ben üniversite okumaya geldiğimde bundan 20 sene önce, burada çok büyük taraftar kitlesi vardı Galatasaray’ın, Fenerbahçe’nin, Beşiktaş’ın…
Ben de sık sık maça giderdim. Uçakta taraftar dışında yolcu olmazdı. Hatta pilot asonans ederi ‘zıplamayın, uçağı dengesi bozulmasın’ diye. Geçen dönem Beşiktaş-Galatasaray maçın olduğu gün aynı uçaktaydım. Uçağın içinde çok az taraftar vardı. Bu bile iki toplum arasındaki sarsılmaz bağın zayıfladığını bize gösteriyor.
 
Sayın Kılıçdaroğlu, İsias Otel’de hayatlarını kaybeden yavrularımızın ailelerine taziye ziyaretine geldiğinde “yavru vatan” ifadesi çok tepki çekti…
 
Orada tweet atan basın danışmanının içtenliği ile ilgili bir sorun yaşadık. Normalde, Sayın Genel Başkanımıza bundan 5 sene önce, bu hassasiyeti aktardım. 5 yıldan beri ‘dost ve kardeş ülke’  ifadesini kullanıyorduk.
‘Yavru vatan’ buradan baktığınızda kötü hissettiriyor. Ancak Türkiye’de bu yalın, samimiyetli ve içtenlikli bir cümle. Ama tabi ki ben de buradan baktığım zaman bu ifadenin ‘dost ve kardeş’ ülke yerine tercih edilmesinin taraftarı değilim.
Genel Başkanımız bu noktada benle hem fikir.
Sohbetimizin başına dönersek. Kıbrıs’ta “iki devletli çözüm”, sorunu çıkılmaz bir noktaya getirdi. Sayın Kılıçdaroğlu bu modelden yana değil mi?
Daha farklı bir noktadan bakalım. Cumhuriyet Halk Partisi’nin, AKP’nin rafa kaldırdığı, unutturduğu Avrupa Birliği vizyonu var.
CHP yüzünü, batıya, batı demokrasisine dönme arzusunda. AB vizyonu bize ne getirir? Bununla ilgili süreç bizi nereye taşır? Ya da bu bize ne kazandırır? Bir de buradan bakmak lazım.
Son 20 yılda alışılmış ‘toptancılık’; “Avrupa Birliği olursa, Kıbrıs Türkü’nün haklarından vazgeçeriz.” Ya da “İki devletli çözüm olursa şöyle olur”… Bu genel toptancılığın dışında bir süreç inşa etmemiz gerekiyor.
İki ülke arasında yaşanan güven kaybının, değer kaybının ya da samimiyetin azalmasının telafi edilmesi gerekiyor her şeyden önce. Güney ile Kuzey arasındaki ‘güven arttırıcı önlemler’den ziyade, önce Anadolu Türkü ile Kıbrıs Türkü arasındaki güvenin pekişmesi lazım.
 TÜRKİYE’DEN “KIBRISLILAR BİZİ SEVMİYOR,
ONLARIN MAAŞINI BİZ ÖDÜYORUZ” SÖYLEMİ…
 Ben ayda 3 ya da 4 kez Ankara’ya gidip geliyorum. Taksiye bindiğim zaman, “Kıbrıs’tan geliyorum” dediğimde, taksicinin ilk cümlesi bana “Kıbrıslılar bizi sevmiyor. Onların maaşını biz ödüyoruz” oluyor. Belki de bunu on binlerce Kıbrıslı yaşamıştır. Bunu defalarca yaşadım.
Ana akım medyanın 99’ların başından bu yana inşa ettiği bir Kıbrıs algısı var. Kumarhaneler, gece hayatı, gece kulüpleri, mafyalar, infazlar, yasadışı bahisler, sefahat, alem, lüks, şarkıcılar, türkücülerden oluşan.
Kıbrıslıların hayatında olmayan başlıklar, Anadolu’da Kıbrıslıları yargılama noktasına gelmiş.
Burada güven azalırken, Türkiye’de de azalmış. Sistematik olarak birileri bunu devam ettirmiş. Sterlinin yükselmesiyle beraber, hem yaşamın çok pahalı oluşu hem de Kıbrıs’a bakışın değişmesiyle ne yazık ki, Türkiye’den buraya okumaya gelen öğrenci sayısı eskiye oranla düşürmüş.
Aynı şekilde Türkiye’de okuyan birçok Kıbrıslı öğrenci vardı eskiden. Şimdi Kıbrıslı Türk öğrenciler de Türkiye’de azaldı.
Bunları telefi edecek bir arzumuz var. 6’lı masadaki genel başkanlar da bu yıkımın telafisi konusunda hem fikir.”
 
banner979
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.