banner913
banner932
banner1032

Kıbrıs Türk Halkının İngiliz Sömürge İdaresi'ne karşı başkaldırışının 58. yıl dönümü

banner1020

Kıbrıs Türk halkının İngiliz Sömürge İdaresi’ne karşı başkaldırışının 58. yıl dönümü ve bu başkaldırının yaşandığı 27- 28 Ocak 1958 tarihlerinde şehit düşen 7 Kıbrıslı Türk  törenlerle...

banner974
Kıbrıs Türk Halkının İngiliz Sömürge İdaresi'ne karşı başkaldırışının 58. yıl dönümü

banner971

Kıbrıs Türk halkının İngiliz Sömürge İdaresi’ne karşı başkaldırışının 58. yıl dönümü ve bu başkaldırının yaşandığı 27- 28 Ocak 1958 tarihlerinde şehit düşen 7 Kıbrıslı Türk  törenlerle anılıyor

Bugün Kıbrıs Türkünün İngiliz Sömürge İdaresi’ne karşı direnişinin 58. Yıl dönümü.

Hazırlayan: İrşad SERDENGEÇTİ

27/28 Ocak 1958 olayları, Kıbrıs Türktür Partisinin ve Kıbrıs Türk Kurumları Federasyonunun öncülüğünde Kıbrıs Türk Halkının İngiliz sömürge yönetimine karşı toplanıp Adanın Taksim edilmesini talep eden bir gösteridir. Gösteriler İngilizler tarafından bastırılmış ve sonuçta üçü yaşlı ve dördü genç olmak üzere toplam 7 Kıbrıslı Türkün şehit olmasına ve aralarında 70 kadar kişinin yaralanmasına neden olmuştu. Olaylar Lefkoşa ve Mağusa' da meydana gelmiştir. Bu olay Kıbrıs’ta Türk varlığını güçlendirmiştir.

15 Ocak 1950de  Kıbrısta  Rum Ortodoks Kilisesinin  gerçekleştirdiği Enosis Plebisiti   %96 oranında Enosis lehinde sonuçlanır. 24 Eylül 1954de Makariosun isteğiyle Rumların self-determinasyon  haklarını kullanarak  Enosis yönündeki istekleri Yunanistan tarafından BM Genel Kuruluna taşınır. Rumların  konu isteklerinin   14 Aralık 1954de BMde yapılan oturumda  reddedilmesi üzerine  1 Nisan 1955de  EOKA terör örgütü Enosisi gerçekleştirmek için faaliyete geçer….

İngilterenin  29 Ağustos  1955de düzenlediği Kıbrıs ve Doğu Akdeniz Meseleleri konusu ile  Londra Konferansı toplanmıştı. Konferansta Yunanistan, self-determinasyon ve Enosis isteğini yinelerken, İngiltere Dışişleri Bakanı Macmillan, İngilterenin  NATO ve Bağdat Paktı içinde görevlerini  yerine getirebilmesi için   Kıbrısın tümünün  İngilterenin elinde kalması gerektiğini öne sürüyordu. Türkiye Dışişleri Bakanı sayın Fatin Rüştü Zorlu da statükonun korunmaması halinde Kıbrısın  Türkiyeye  verilmesi  gerektiğini savunarak bunun  en doğru yol olacağını dile getiriyordu.

24 Ağustos 1955de de Türkiye Başbakanı Adnan Menderes Adanın statüsünde bir değişiklik olacaksa “Kıbrısın Türkiyeye verilmesini isteyerek Adanın iki toplum arasında bölünmesine  karşı olduğunu ifade ediyordu. Kaynak :  TC Başbakanlık Atatürk Kültür, Dil ve tarih Yüksek Kurumu , Dr. Mustafa Albayrak, Türkiyenin Kıbrıs Politikaları (1950-1960)

12 Haziran 1956da TBMM  “Kıbrısın Türkiyeye verilmesini” öngören kararını, “Taksim lehine değiştirdi ve Taksim tezini resmi bir hükümet politikası olarak desteklediğini”   açıkladı. 28 Aralık 1956da da Başbakan Menderes TBMMde yaptığı konuşmada   mevcut koşullarda Kıbrısta Türk halkı ile Türkiyenin  çıkarlarını koruyacak en iyi çözümün Taksim olduğunu ifade etmiştir.

03 Aralık 1957de Kıbrısa Vali olarak göreve başlayan  Footun gelişiyle birlikte “Taksim”i dışlayıcı  bir İngiliz planı onunla birlikte geliyordu. Dolayısıyla Kıbrıs Türk toplumu arasında ve Türkiyede Vali Foota  karşı bir güvensizlik  ve öfke vardı.

1 Ocak 1958de Kıbrıs Valisi Foot Londraya giderken liderimiz Dr. Fazıl Küçük  de Ankaraya çağrılıyordu. Taksim tezi Kıbrıs Türk halkı için  ulusal bir dava  haline gelmişti. Taksim tezini benimseyen Türk Kamuoyu  da bu noktadan bir adım geri atılamayacağına inanmıştı. Anavatanımız Türkiyede Türk gençliği  ve Türk basını  da bu konuda  hassas davranıyordu. 

Ankarada temaslarda bulunduğu  Ocak ayının  ilk haftasında Liderimiz Dr. Fazıl Küçükü   kabul eden  Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu , bu görüşmenin ardından basına yapmış olduğu açıklamada:

Kıbrısın Türkiye için milli bir dava olduğunu , Taksimi kabul etmekle  azami fedakarlığı yaptığımızı ve Türkiyenin  milli iradesi dışında  , Kıbrıs sorununa bir hal şekli bulunmasına olanak bulunmadığının  tüm dost ve  bağlaşık ülkelere bildirildiğini söyledi. Kaynak : Halkın Sesi Gazetesi , 7 Ocak 1958;  Ahmet  C Gazioğlu, İngiliz  Yönetiminde Kıbrıs III (1951-1959), Enosise Karşı Taksim ve Eşit Egemenlik, s.349,CYREP Yayınları 1998, Ankara.

Liderimiz Dr. Fazıl Küçük ise basına yapmış olduğu açıklamada : “120 bin Kıbrıs Türkü adına , Adada  Rumlarla birlikte yaşama  imkanı  kalmadığını , bir kere daha tekrarlıyorum” diyordu. Kaynak : Halkın Sesi Gazetesi , 5 Ocak 1958; Ahmet  C Gazioğlu, İngiliz  Yönetiminde Kıbrıs III (1951-1959), Enosise Karşı Taksim ve Eşit Egemenlik, s.349,CYREP Yayınları 1998, Ankara.

27 Ocakta Ankarada Bağdat Paktı Konseyinin  Zirve toplantısı  vardı ve günler  yaklaştıkça Kıbrıs sorununa ilişkin  diplomatik temaslar da sıklaşırken  Kıbrısta ve Türkiyede  hava iyice  gerginleşiyordu.  İngiltere ve Yunanistan  Taksimi önleyici girişimlerde bulunmaya başlamışlardı. Özellikle Kıbrıs Valisi Footun    faaliyetleri karşısında  liderimiz Dr. Fazıl Küçük ; Yunan hayranı diye nitelediği Vali Footu    “Enosise       giden  yolu açmaya uğraşmakla”  suçluyordu.

Bağdat Paktı Zirve toplantıları öncesi Kıbrısta Türk ve Rum toplumları arasında gerginlik artarken  21 Ocak 1958 günü Lefkoşa Türk Erkek Lisesi öğrencileri okula girişlerinde EOKA kelimelerinin yazılı olduğunu görmüşlerdi.  Durumu protesto etmek için  önce okulun bahçesinde toplanan Türk  Lisesi öğrencileri “Bayraklarla ve Yaftalarla” yaptıkları tezahüratlarla  Atatürk Meydanına dolarlar. Öğrenciler , Atatürk Meydanından Girne Kapısına kadar giderler  ancak geri      dönüşte , Dr. Fazıl    Küçükün evi önünde İngiliz askerleri tarafından durduruldular. İngiliz askerleri öğrencilerin ellerindeki bayrakları almak isteyince  bayraklarını vermek istemeyen öğrenciler coplanır. Öğrencilerin taşıdıkları pankartlarda “Vali Foota güvenmiyoruz” ve de ”Rumlarla Türkler bir arada yaşayamaz” gibi sloganlar vardı.

25 Ocak günü Limasol Türkleri “Taksim” lehinde önceden izin alarak başlattıkları yürüyüş İngiliz askeri birlikleri ve polis kuvvetlerinin  sert hareketleriyle  karşılaştı.  İngilizlerin attıkları göz yaşartıcı bombalar sonucu yaralananlar yanında tutuklananlar oldu.

Bu arada  Rumlar bazı Türk okullarına taşlı , sopalı saldırılarda bulunurlar. Gemi  Konağında Türk İlkokulunun camları atılan taşlarla  kırıldı. O günde  EOKAnın Gençlik Kolu ANE , Türk okullarına  gizlice broşür bırakıyordu. Bu broşürlerde “Enosis”e razı olursanız siz dokunmayız, aksini yaparsanız cezanız ölüm olur” uyarısı ile Türkler korkutularak sindirilmek isteniyordu.

 

İngiltere Dışişleri Bakanı Selwyn Lloydun , 25 Ocak günü Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ile Ankaradaki görüşmelerinin ardından  Vali Footun görüşmelerde bulunmak üzere  Ankaraya çağrılması , 26 Ocak günü Vali Footun özel bir uçakla İstanbula ve oradan trenle  Ankaraya gitmesi dolayısıyla  gözler Ankaraya çevrilmişti….. 

26 Ocak  günü Vali Foot’un Ankara’ya gitmesi dolayısıyla  gözler Ankara’ya  çevrilmişti….İşte o günde ; 26 Ocak 1958 akşamı Ankara’dan Bozkurt Gazetesine gelen  bir telgraf yanlış tercüme edilirken bu haber  ,  gazetenin basıma geçilmesi aşamasında “İngiltere’nin ‘Taksim’i  kabul etti”  şeklinde  halka duyurulmuştu bile… Ok yaydan fırlamıştı.

Bozkurt gazetesinin ertesi günü bu başlıklarla  çıkacağını   haber alan bir grup Türk ellerindeki bayraklarla  gece yarısına doğru Lefkoşa’da  yollara döküldü.  “Ya Taksim, Ya Ölüm ” sesleriyle  Lefkoşa’nın  Türk  kesiminde  dolaşan kalabalık ; Atatürk Meydanı’nda, Asmaaltı’nda ve Girne Caddesi’nde sabahın ilk saatlerine kadar gösterilerine  devam edilir…

O günde ,  Lefkoşa Türk  Lisesi öğrencileri bugünkü Selimiye Camii’ne yakın mesafedeki Turizm Bakanlığı    Binası’nda  öğrenim görmekteydi.  Lefkoşa  Türk Lisesi’ne şehir içinden gelenler vardı, benim gibi köylerden gelenler vardı.  Kulaktan kulağa gelen haberler vardı. Gece vakti Lefkoşa’da yaşananlar vardı ve  o gün yaşanacaklar  vardı…

Hiç kimse derse girmiyor ve   birlikte hareket ediliyordu… Hedef Saray Önü Meydanı idi... Bayraklarla ve alelacele hazırlanan yaftalarla yollara düşme zamanı gelmişti. Yürüyüşe geçen  öğrenciler Evkaf Binası önüne geldiklerinde  İngiliz askerlerinin göz yaşartıcı bomba ve  coplu saldırılarına maruz kalırlar.   Yön değiştiren  öğrenciler  İş Bankasının önünden  yeniden yürüyüşe geçerek   bugün Otopark olarak kullanılan  o gündeki  Viktorya    Kız Lisesi  önüne gelindi. .   Orada kısa bir duraklama  yaşandı.  Viktorya Kız Lisesi ve Atatürk  Kız Meslek Lisesi  öğrencilerine    bize katılması çağrısında bulunuldu.  Neticede Kız öğrencilerin   bize  katılımının ardından tüm   öğrenciler gayet iyi niyetlerle  bayram havası içinde “Ya Taksim Ya Ölüm”  diyerek  yürüyorlardı  ki Atatürk Meydanı’na  geldikleri zaman  kendilerini beklemekte olan İngiliz askerleri ile   karşılaştılar… 

 Lefkoşa semaları “Ya Taksim Ya Ölüm” sesleriyle inlerken  İngiliz Sömürge  Yönetimi askerleri zırhlılarıyla sokak aralarına barikatlar kurmaya başlar. Öğrenciler İngiliz Sömürge Yönetiminin askerlerine karşı  koymaya başlarlar.   İngiliz Sömürge Yönetimi   subayları megafonlarla öğrencileri dağılmaya çağırır…. 

Ardından gelen  göz yaşartıcı  bombalar ve  silah sesleri üzerine  halk  neler oluyor diyerek Atatürk Meydanı’na dolmaya başlar. Öğrenciler vuruluyor sesleriyle  meydanlara gelen halk  öğrencilerle bütünleşerek Saray önüne  dolar.   Yer , gök, Ya taksim Ya Ölüm  sesleriyle  inler…

Sabah saat 10’da  sirenler çalmaya başlar.  Yasalara göre sokağa çıkma yasağı konuluyordu.  Yasalara göre Güvenlik Kuvvetlerinin ateş etme yetkisi vardı ama  aldıran yoktu!..İngiliz askerlerinin , copuna, tüfeğine, karşı Kıbrıs Türk gençliği  İngilizlere karşı taşla , sopayla karşılık veriyordu….

İngiliz Sömürge Yönetimi askerleri Girne Caddesine girişi kapatmışlardı.  Bugünkü Türk Bankası önünde yüzlerce silahlı , kalkanlı , bombalı İngiliz askerleri ve  zırhlı araçları vardı!...

Öğrencilerin hedefi   ta başlangıçtan itibaren Sarayönü’nden geçip Girne Kapısı’na kadar yürüyüp gelmek ve dağılmaktı… Ancak İngiliz askerlerinin buna izin vermeye niyetleri yoktu ve şiddete başvurmuşlardı bile.   İngilizlerin göz yaşartıcı bombaları, silahlı , kalkanlı saldırılarına karşı kız-erkek öğrenciler taşla, ve taşıdıkları pankartlardan kalan tahta parçalarıyla  kendilerini müdafaa etme durumunda kalmışlardı….

Diğer yandan  Türk Bankası  ile Atatürk Meydanı ve Polis Merkezi arasında büyük bir kalabalık oluşur.  Bu sırada Kıbrıs Türk Kurumları  Federasyonu Başkanı R. Denktaş gösteri yerine  gelir   ve demir parmaklıklı polis duvarı üzerine çıkarak halka bir konuşma yapar. Denktaş konuşmasında durumun Ankara’ya bildirildiğini , gösterilen azim ve kararlılığın takdire şayan olduğunu  belirterek halkın sessizce dağılmasını istedi...

Denktaş konuşmasını tam bitirdiği ve kalabalığın   dağılmak üzere olduğu bir sırada  üzerinde otomatik bir ağır silah olan bir  Askeri  Cip Araba, Girne Kapısı yönünden  Atatürk Meydanına  hızla gelir ve  kalabalığın arasına girer. Askeri cip  4 vatandaşımızı çiğner.  Mehmet  Ahmet    Bondigo (20) hemen orada şehit olurken benim hemen yanımda olan     Meriç (Mora) köyünden Şerife  Mehmet ağır yaralanır ve kaldırıldığı Özel Hastanede    şehit olur…

Bu durum karşısında  öğrenciler ve halkımız  İngiliz askerlerine yeniden saldırıya  geçerler.  İngiliz askerlerinin bir kısmı  polis  avlusuna çekilirler  ancak göz yaşartıcı bomba atmaya devam ederler.  Göz yaşartıcı bombalar, taşlar ve şişeler havada uçuşur.  Bu arada Polis   Merkezi önündeki 3 araba  yakılır. Atatürk Meydanı , Polis Merkezi önü  savaş alanına döner…

Çatışmalar devam ederken  ayni anda  Girne Kapısı’nda, İnönü Meydanı ve Tekke Bahçesi arasında faaliyet gösteren Rumlara ait Ford garajı yakıldı.

Kıbrıs Türk halkı 27 Ocak günü İngiliz Yönetimi askerlerinin “Ya Taksim Ya Ölüm” sloganlarına  bu kadar tepki göstermesini  hiç beklemiyordu. Rumların , taşlı , sopalı saldırılarına tepki göstermeyen İngilizlerin Türk öğrenciler üzerine  kurşun yağdırmalarını Kıbrıs Türk halkı kabul edemiyordu…

 28 Ocak’ta olaylar kaldığı yerden devam eder. Lefkoşa’da Kız ve erkek öğrenciler  Bayrağımız Canımız, Feda Olsun Kanımız, Kurtulsun  Vatanımız” diyerek haykırarak gösteri yürüyüşlerine  devam ederler.  İngiliz askerleriyle  çatışmaya giren gençler arasında   bir hayli yaralananlar olur. Yaralanan arkadaşlarını  özel bir araçla  kaçırmaya çalışan gençlere  bugünkü Mücahitler Sitesi civarında İngiliz askerlerinin  “dur” emrine uymadıkları gerekçesiyle   ateş açması sonucu arabadaki İbrahim  Ali (19), Mustafa Ahmet (20) arabada ve Sermet Kanatlı (20)  kaldırıldığı hastanede şehit oldular…

Ayni gün Mağusa’da  , Limasol’da  , Baf’ta, Lefke’de yaşanan olaylar vardı.  Mağusa’da  yer alan gösterilerde  Fuat Yusuf (33) ve Safa Muharrem (28) adlı iki gencimiz şehit olur.  Böylece 2 gün içinde Lefkoşa’da  5 ve Mağusa’da  2 şehit vermiş oluyorduk.

Kıbrıs Türk Kurumları Federasyonu Başkanı Rauf R. Denktaş, cenazelerin 29 Ocak’ta gömülmesi  için  İngiliz Vali Yardımcısı  Sir George Sinclair’dan  izin alır.  27-28 Ocak şehitlerimiz  binlerce  kişinin katıldığı sessiz bir törenle  toprağa verildi. Doğrusu bir genç olarak ben  o güne kadar  böyle büyük bir kalabalığı bir arada  görmemiştim.

O günde Sinclair,  Rauf R. Denktaş’a    üzüntülerini dile getirirken “ Bilmenizi isterim ki  bu olaylar Kıbrıs meselesine  bakış açımızı değiştirmiştir. Kıbrıs’ta Türklerin bu kadar hak iddia edeceklerini bugüne kadar bilmiyorduk” derken İngiliz  Polis Komutanı da “48 saatlik vuruşma ve şiddet , cenazedeki sessizlik kadar korkunç değildi, gereken mesaj alınmıştır” diyordu.

27-28 Ocak 1958’de yaşanan olaylarda  şehitler verdik, yaralananlar oldu. Ancak , Kıbrıs Türk halkı Rauf R. Denktaş’ın dediği gibi  “Evlatlarını  toprağa veren kardeşlerimiz Vatan sağ olsun , eninde sonunda  Mehmetçik gelecek ya” diyordu.  Kaynak : Rauf R. Denktaş, Hatıralar, s.1321. Baskı , Boğaziçi yayınları, İstanbul, 2000

O günde şehit olanların  boşuna şehit olmadıkları bir gerçektir. KITEMB, Volkan , 9 Eylül ve Kara Çete gibi örgütlerin kurulmasının  esas hedefi Kıbrıs Türk halkının can ve mal güvenliğini sağlamaya yönelik adımlardı.  26-27 Kasım 1957’de dağıttığı bildirilerle kuruluşu açıklayan ancak bugün kuruluşu 1 Ağustos 1958 olarak kabul edilen TMT’nin kuruluşu ile   Kıbrıs Türk halkının  umudu ve morali yükselirken  EOKA’ya karşı da direnci artıyordu….

II. Dünya Savaşının  ardından gelen ortamda  Ada’nın  İngiliz Sömürge  Yönetiminden çıkması  ihtimali vardı. İngiliz Sömürge Yönetiminin   sona ermesi durumunda  Kıbrıs’ın  ve dolayısıyla  Kıbrıs Türk halkının geleceği büyük önem taşıyordu.

 27-28 Ocak 1958 direnişimizin  ardından    İngiliz Sömürge Yönetim,  Kıbrıs’taki Türk varlığını  hesaba katmadan  Kıbrıs sorunundan  kurtulamayacağını iyice anlamıştır.  Benzer şekilde  BM Genel Kurulu da  Kıbrıs Türk  halkın varlığını  27-28 Ocak 1958 olaylarından sonra kabullenmiştir.1959 Zürih ve Londra Anlaşmalarına giden yolu açan 27-28 Ocak  olaylarıdır.

Kıbrıs Türk halkı , Kıbrıs’ın eski sahibi anavatanımız Türkiye’ye verilmesini istiyordu ve  yıllarca verdiği mücadelede “Kıbrıs Türk’tür Türk kalacaktır” diyordu.  Gün  geldi “Taksim”e razı olundu ama onun da garantisi yoktu. ..

Kıbrıs Türk halkı ,İngiltere’nin Ada’dan çıkması durumunda Ada’nın  Yunanistan’a bağlanma ihtimali olabilir mi endişesi taşıyordu. Buna fırsat verilmemeliydi…  Kıbrıs Türk halkı davasına sahip çıkmak durumundaydı.. İngilizlere bu yönde mesaj verilmeliydi. İşte o günlerde  başta Liseli gençler olmak üzere  Kıbrıs Türk halkı  yollara dökülerek “Ya Taksim Ya Ölüm”  sloganlarını atmaya başlamıştı bile…

Ama her nedense 27-28 Ocak 1958’de yaşananlar Kıbrıs Türk halkının gözünden kaçırılmak istenmektedir.  Gönül arzu ederdi ki,   bugünlerde  okullarımızda sosyal-kültürel etkinlikler düzenlensin, şehitliklerimiz okullarımız tarafından  gününde  ziyaret edilsin   ;  27-28 Ocak şehitlerimizle birlikte bugün  anılarına   Yenişehir’deki    Kurtuluş Meydanı’nda  “İlk Adım Anıtı” dikilen,  31 Ağustos 1957’de Rum tedhiş örgütü   EOKA’ya karşı mücadele için su borusundan yapmaya çalıştıkları bombanın patlaması sonucu şehit düşen ,  Ulus Ülfet (27), Mustafa Ertan Celal (15) İsmail Beyoğlu (24) ve Kubilay Altaylı (16) gibi   kahramanlarımız şehitliklerimizde   anılsın, adları yaşatılsın!....Onlar birer kahramandı , onlar  TMT öncesi Volkan    ve  9 Eylül Cephesi   mensuplarıydılar. ( Alıntı - Metin Fahrioğlu - 27-28 OCAK 1958 DİRENİŞİMİZ  VE  YA TAKSİM YA ÖLÜM MİTİNGLERİ   - Halkın Sesi Gazetesi )

27-28 OCAK DİRENİŞİ NEDİR? 

TMT'nin kurulmasından sonra yer aldığı en önemli olaylardan biri, 27-28 Ocak 1958'de İngiliz Sömürge Yönetimi ile meydana gelen çatışmadır.

TMT'nin insiyatifi ile Liseli Türk Öğrencilerin 27 Ocak günü başlattıkları “TAKSİM” lehindeki yürüyüş, o güne kadar Rumların “ENOSİS” lehindeki yürüyüşlerine seyirci kalan sömürge yönetimi tarafından şiddet kullanılarak dağıtılmaya çalışıldı.

Türk öğrenciler barışçı yürüyüşlerinin şiddetle bastırılmasına sert tepki göstererek, sömürge askeri ve polisine karşı koydular.

Sömürge yönetimi cop, göz yaşartıcı bomba ve silah kullanarak büyük bir anti-sömürgeci şahlanışa dönüşen gösterileri dağıtmada yetersiz kaldı.

Çatışmalar, gösteri ve yürüyüşler ertesi gün de sürerek bütün adaya yayıldı.

Limasol, Baf, Mağusa ve Larnaka'da büyük protesto gösterileri oldu.

Bu çatışmalarda 100'den fazla kişi yaralandı, birçok kişi tutuklandı, 7 Türk de öldürüldü.

27-28 Ocak Direnişi bir kez daha, Kıbrıs Türk Halkı dikkate alınmadan varılacak herhangi bir çözümün yaşama şansı olmadığını gözler önüne serdi.

27-28 Ocak direnişinin bir diğer önemli yanı ise, Türk Halkının, iddia edildiği gibi İngiliz yanlısı olmadığını net bir şekilde ortaya koyması ve Enosis’e olduğu kadar sömürge yönetimine de karşı olduğunu göstermesiydi.

27-28 Ocak direnişi, Kıbrıs Türk halkı ve Türkiye'nin pozisyonunu güçlendirdi.

27-28 Ocak direnişi, adanın bağımsızlığına giden yolun açılmasına neden oldu.

27-28 Ocak direnişi, Türk halkının Enosis’e karşı mücadele azmini kamçılayan bir olay oldu.

 

(Kaynak: 150 Soruda Kıbrıs Sorunu, Sabahattin İsmail, Birinci Baskı, Ağustos 1998, Sayfa: 47)

 

27-28 ocak şehitleri

Kıbrıs Türk mücadele tarihine “27/28 Ocak 1958 Direnişi” olarak tarihe geçen günde Lefkoşa'da beş soydaşımız ve Mağusa'da da aynı gün iki soydaşımız İngiliz güvenlik güçlerine karşı girişilen protestolarda şehit edilmişlerdi. Fotoğrafta Lefkoşa'da şehit olan beş Türk'ten dördü Şerife Mehmet, İbrahim Ahmet, Sermet Kanatlı ve Mustafa Ahmet 27 Ocak 1958 tarihinde ve beşincisi olan Hasan Bandigo da, birkaç gün sonra şehitlik mertebesine kavuşmuştu. Fotoğrafta dört soydaşımız için düzenlenen cenaze kortejine onbinlerce Kıbrıslı Türk'ün katıldığı görülmektedir. Cenaze kortejinin baş tarafı Girne Kapısı'na ulaştığı sırada, kalabalığın sonu Asmaaltı Meydanı'na hatta Arasta Sokağı'ndaydı. Fotoğrafta, damlarda ve balkonlarda olanlar, surlar üzerine duranlar ayrı bir kalabalık olarak fotoğrafta yer almaktadır. Solda cenaze alayının önünde sol alt köşede gözlüklü olarak yürüyen merhum Dr. Ziver Kemal Bodamyalızade görülmektedir. Halkın arasında Türklerin cesur kadınları da yer almaktadır. Dört tabutun üzerinde ise Türk Bayrakları örtülmüştür. Şehit naaşları Lefkoşa-Mağusa anayolu üzerinde bulunan Küçük Kaymaklı köyü mezarlığına defnedilmişti.

 Girne Caddesi

27 Ocak 1958 günü, Lefkoşa'da Girne Caddesi'nde Sarayönü Meydanı ve Girne Kapısı civarında gösteri yapan Kıbrıslı Türklerin önüne çıkarılan tam teçhizatlı, gaz maskeli İngiliz askerleri. Fotoğraf Lefkoşa Polis Merkezi önünde çekilmiştir. Yerde, Türk direnişçiler tarafından İngilizlere atılan taşlar görülmektedir.

 Polis merkezi önünde

27 Ocak 1958 günü Lefkoşa Girne Caddesi’ndeki Polis Merkezi önünde gösteri yapan Kıbrıslı Türkleri dağıtmak için göz yaşartıcı bomba atıp cop kullanan İngiliz askerleri. (Foto Olgun - Lefkoşa)

Komandolar

1955-1959 yılları arasında Kıbrıs'ta EOKA tedhişçilerine karşı İngiliz Sömürge İdaresi, Malta’dan yüzlerce komando getirerek tedhişçileri yakalamak ve gizli silâhları meydana çıkarmakla görevlendirmişti.* 33.000 kişilik güvenlik gücü oluşturulmuştu. Fotoğrafta görülen, 1957 yılında Lefkoşa'da devriyeye çıkan iki araçtan önde İngiliz Kraliyet Hava Gücü'ne bağlı polis gücü (RAF=Royal Air Force Police ), arkadaki Landrover de Kıbrıs Polis Gücü aracıdır. (Halkın Sesi Gazetesi, 11 Eylül 1955, S:3302)

Yaşanan bütün olayları, Lider Dr Fazıl KÜÇÜK'ün yönettiği HALKIN SESİ GAZETESİ, Tarihi olaylara tanıklık etmiş, Kıbrıs Türk Tarihinin Mücadelesini Kayıt altına almıştır

O GÜNLERİ;  DEVLET ERKANI, SİYASİ PARTİ TEMSİLCİLERİ, SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ ÇEŞİTLİ PROĞRAMLARLA ANDILAR

 İngiliz Sömürge İdaresi’ne karşı direnirken şehit düşenler Lefkoşa Şehitler Anıtı önünde ve Küçük Kaymaklı Mezarlığı’nda düzenlenen törenlerle anıldı.

Lefkoşa Şehitler Anıtı önündeki törende, anıta çelenkler konuldu, saygı marşı eşliğinde saygı atışı yapıldı İstiklal Marşı eşliğinde de bayraklar göndere çekildi.

Küçük Kaymaklı Mezarlığındaki törende ise önce saygı marşı eşliğinde saygı duruşu ve saygı atışı yapıldı, ardından İstiklal Marşı eşliğinde bayraklar göndere çekildi.

Şehit Aileleri ve Malül Gaziler Derneği Başkanı Ertan Ersan törende yaptığı konuşmada, Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığına şehitlerin kabirlerine yaptığı tadilat ve düzenleme için  teşekkür etti.

Şehit Hüseyin Ruso Ortaokulu’ndan Elif Avcı’nın Kıbrıs Şehitleri isimli şiirini okuduğu törende, şehit kızı ve Şehit Aileleri ve Malul Gaziler Derneği Kültür Kolu Başkanı Ceyhan Cambaz günün anlam ve önemini belirten bir konuşma yaptı.

Ceyhan Cambaz konuşmasında Kıbrıs Türkü’nün İngiliz sömürge idaresinin “tek yanlı, temelsiz”  idari yapısı altında haklarını alabilmek için büyük mücadeleler verdiğini, 27-28 Ocak tarihlerinin bu kaypak sömürge idaresinin oyunlarının iflas ettiği, Türk’ün Türk’ten başka dostu olmadığı gerçeğinin ortaya çıktığı anlamlı bir tarih olduğunu belirtti.

“58 yıl önce, işte bu günlerde 1958 tarihlerinde varlığımızı ve özgürlüğümüzü korumak için, Rum Yunan ve İngiliz Sömürge İdaresi’ne karşı tek bir kalp olarak ortaya çıktığımız gündür” diyen

Cambaz, “1958 Ocak ayının son günleri, Kıbrıs Türk tarihinin İngiliz Sömürge  İdaresi’ne karşı yiğit direnişi, düşmana boyun eğmemeyi ve gerektiğinde bağımsızlığı için ölmesini bildiğini tüm dünyaya gösterdiği müstesna günlerdir” dedi.

Törene, Lefkoşa Kaymakamı Alkan Değirmencioğlu, Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı, Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı, Lefkoşa Türk Belediyesi, Polis Müdürlüğü ve bazı sivil toplum örgütü temsilcileri de katıldı.

SİBER:“ADİL, YAŞAYABİLİR, GÜVENLİĞİMİZİN ÇOK ÖNEMLİ OLDUĞU BİR ÇÖZÜME HAZIRIZ”

 Meclis Başkanı Sibel Siber, 27-28 Ocak 1958’de İngiliz Sömürge İdaresine karşı direnişte şehit düşenlerinölüm yıldönümü dolayısıyla Şehit Aileleri ve  Malül Gaziler Derneği’ni ziyaret etti.

Sibel Siber, ziyarette yaptığı konuşmada, İslam İşbirliği Teşkilatı Üyesi Ülkeler Parlamentolararası Birlik (İSİPAB) toplantısı için gittiği Bağdat’ta, savaşın ve terörün ne demek olduğuna bir kez daha şahit olduğunu, bunları gören insanların barış ve huzurun kıymetini daha iyi anladığını ifade etti.

Bağdat’ı ölümlerin ve göçlerin kaynadığı bir kazana benzeten Siber, Bağdat’taki manzaraların kendisini çok derinden etkilediğini ifade etti.

Kıbrıs’taki çözüm çabalarına atıfta bulunan Sibel, “Adil, yaşayabilir, güvenliğimizin çok önemli olduğu bir çözüme hazırız... Halkların birbirine karşılıklı haklarına saygı duyduğu bir çözüme hazırız” dedi.

Sibel Siber, Kıbrıs’ta bulunacak bir çözümün sorun yaşanan bölgelerdeki insanlar için de bir umut teşkil edeceğini belirtti.

ERSAN: “TÜRKİYE’NİN GARANTİSİNDEN ZERRE  KADAR ÖDÜN VERMEYİZ”

Şehit Aileleri ve  Malül Gaziler Derneği Başkanı Ertan Ersan ise, Derneğin herhangi bir siyasi parti ile bağı olmadığını, ancak Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın çözüm çabalarını desteklediklerini kaydetti.

Kıbrıslı Türklerin çok şehitler verdiğini, bu nedenle savaş istemediklerini kaydeden Ersan, “ancak Anavatan Türkiye’nin garantörlüğünden zerre kadar ödün vermeyiz” dedi.

Ertan Ersan, Sibel Siber’e plaket ve Mehmet Bahadır Kurumanastırlı’nın yazdığı Kuzeyden Gelen Kurtuluş isimli kitabı hediye etti.

 

UBP’den,1958 Direnişi’nin yıldönümü için mesaj: “Şehitlerin yaktığı özgürlük meşalesini ilelebet taşıyacağız”


Ulusal Birlik Partisi (UBP), şehitlerin yaktığı özgürlük meşalesini, birlik ve bütünlüğü daha da pekiştirerek, ilelebet taşıma kararlılığında olduğunu bildirdi.
UBP, 27-28 Ocak 1958 Direnişi’nin yıldönümü nedeniyle yayınladığı mesajda, direnişin 58. yıldönümünde, direnişte şehit düşenlerin bir kez daha rahmet ve minnetle anıldığını belirtti.
Mesajda, “Kıbrıs Türkü olarak, bu coğrafyada varoluşumuz uğruna gösterilen onurlu direnişte, canlarını seve-seve feda eden tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet dileriz” ifadelerine yer verildi.
Mesaj, şöyle devam etti Bizleri devlet olgusuna ulaştıran, destanlaşan bu ulusal mücadelemizde, şehitlerimizin yaktığı ‘özgürlük meşalesini’, birlik ve bütünlüğümüzü daha da pekiştirerek ilelebet taşıma kararlılığımızı bu vesile ile bir kez yineleriz.”

“Mücadele tarihimize damga vurmuş bir dönüm noktası”

TMT Mücahitler Derneği: Kıbrıs Türklerini hiç hesaba katmayan İngiliz Yönetimi ve dünya, 27- 28 Ocak direnişinden sonra Adada ortak bir Türk varlığının mevcut olduğunu görüp anladı


Kıbrıs TMT Mücahitler Derneği, 27- 28 Ocak’ın 1958’de Kıbrıs Türk halkının İngiliz Sömürge İdaresi’ne ve dünyaya karşı gösterdiği varolma ve direniş günü olduğunu belirtti.
Dernek Genel Başkan Yardımcısı Celal Bayar, 27-28 Ocak 1958’in yıldönümü dolayısıyla yayımladığı mesajda, 58 yıl önce 27 Ocak 1958 günü Türk Lisesi ve Kız Lisesi öğrencilerinin “Taksim” lehinde başlattıkları yürüyüşe halkın da katılımı sonucu büyük bir kalabalık oluştuğunu anlattı.
İngiliz Sömürge İdaresi’nin 1 Nisan 1955’den beri Rumlar ve terör örgütü EOKA’nın kanlı eylem ve saldırılarına karşı gösterdiği hoşgörüyü, o gün Kıbrıs Türklerine göstermediğini kaydeden Bayar, Sarayönü’ne ulaşmak isteyen öğrenci ve halka karşı barikat kuran İngiliz askerlerinin grubu durdurmak ve dağıtmak istediğini ve şiddet kullandığını ifade etti.
Sömürge İdaresi’ne karşı direnişe dönüşen iki günlük olaylarda Lefkoşa’da 5 Gazimağusa’da 2 olmak üzere 7 şehit verildiğini belirten Bayar, “27-28 Ocak Direnişi Kıbrıs Türk mücadele tarihine damgasını vurmuş bir dönüm noktasıdır” ifadelerini kullandı.
Bayar, o güne kadar Kıbrıs olaylarını ve Kıbrıs’ın geleceğini konuşurken, Kıbrıs Türklerini hiç hesaba katmayan İngiliz Yönetimi ve dünyanın, 27- 28 Ocak Direnişinden sonra Adada, Kıbrıs’ın geçmişine sahip, kaderine ve geleceğine ortak bir Türk varlığının mevcut olduğunu görüp anladığını kaydetti.
Bu olayın Kıbrıs’ta ve Türkiye’de çok güçlü olarak yer alan “Enosis’e karşı Taksim” mitinglerini de tetiklediğini hatırlatan Bayar, mitinglerde TC Hükümetinin Enosis’e engel olmasının talep edildiğini belirtti.
Bayar “Bu direnişin en önemli sonucu zamanın TC Hükümetinin, TMT’nin kuruluşuna onay vermesi olmuştur” dedi. 

“Türkiye'nin garantisi devam etmeli”

Sönmezliler Ocağı: Buradaki Türk askeri tek güvencemizdir. Bundan geri adım atıldığı takdirde can güvenliğimiz ortadan kalkar ve 1974 öncesi günlere dönmüş oluruz

 

Sönmezliler Ocağı, 27-28 Ocak 1958 olaylarının, Kıbrıs Türkünün özgürlüğe kavuşmasında önemli bir dönüm noktası olduğuna dikkat çekti. 
Sönmezliler Ocağı Genel Başkanı Erden Esenyel yayımladığı mesajda, her iki tarihin de, hem EOKA'nın saldırılarına, hem de Türk halkına ikinci sınıf muamele yapan İngiliz sömürge yönetimine karşı başkaldırı olduğuna işaret etti.
Başta lise öğrencileri olmak üzere; gençliğin ve her kesimden halkın katıldığı sömürge ve EOKA karşıtı eylemlerde iki gün içinde yedi şehit verildiğini hatırlatan Esenyel, Kıbrıs'ta bir Türk varlığının olduğu ve Türklerin rızası olmaksızın Adada bir çözüme varılamayacağının dile getirildiğini kaydetti.
Esenyel mesajında, 1950'li yıllarda EOKA'nın adayı kan gölüne çevirmesi karşısında ses çıkarmayanların 27-28 Ocak eylemleriyle Türk halkını muhatap almak durumunda kaldıklarını belirterek, gelinen aşamada olası bir çözümde de Türkiye'nin etkin ve fiili garantisinin devam etmesi gerektiğini vurguladı.
Esenyel, “Buradaki Türk askeri tek güvencemizdir. Bundan geri adım atıldığı takdirde can güvenliğimiz ortadan kalkar ve 1974 öncesi günlere dönmüş oluruz" ifadelerini kullandı. Esenyel ayrıca 27-28 Ocak direnişinin anlamını genç nesillere aktarmak gerektiğini ve Kıbrıs Türk halkının bugünlere gelmesinde şehit olanları bir kez daha rahmetle andığını sözlerine ekledi.

Emekli Astsubaylar Derneği Başkanı Esen Ömürlü,

27-28 Ocak 1958’de, İngilizlerin makineli tüfek ve zırhlılarına karşı, Kıbrıs Türkü’nün iman dolu göğsünü siper ederek, taş ve sopalarla başlattığı varoluş mücadelesinde, can vererek şehit düşenleri rahmet ve minnetle andıklarını bildirdi.

Ömürlü yayınladığı 27-28 Ocak direniş günü mesajında, “Ne mutlu bizlere ki o gün yakılan meşaleyi bugünlere taşımanın, ve bugün Egemen KKTC Devletini yaratmanın onur ve şerefini yaşamaktayız. Bugünkü nesiller olarak Kıbrıs Türk’ünün kutsal yaşam hakkını riske sokmayacak Egemen Devlet çatısı altında varlığımızı sürdürecek, bir çözümden yanayız. Olası bir çözümde, güvenebileceğimiz tek garantör ülke Anavatanımız Türkiye ve Türk Silahlı Kuvvetleridir” ifadelerine yer verdi.

Ömürlü, bu inanç ve kararlılıkla yakılan direniş meşalesinin ve Atatürk ilkelerinin, her zaman rehber olacağını da sözlerine ekledi.

Demokrat Parti Ulusal Güçler, 58 yıl önce 27-28 Ocak’ta Kıbrıs Türk halkının varoluş mücadelesinde şanlı bir sayfa açan ve bu direnişte şehit olanları rahmet, gazileri minnet ve şükranla andı.

DP Ulusal Güçler 27-28 Ocak Direniş’i nedeniyle yayınladığı mesajda, İngiliz Sömürge İdaresine karşı Kıbrıs Türk Halkı’nın göstermiş olduğu direnişin, var oluş mücadelesinin ve özgürlüğe kavuşulmasının dönüm noktası olduğunu ve kilometre taşını teşkil ettiğini belirtti.

“27-28 Ocak 1958, Kıbrıslı Türklerin ikiyüzlü İngiliz sömürge yönetimine ve Enosis hülyası ile kan dökenlere kitlesel olarak başkaldırdığı bir gündür” diyen DP Ulusal Güçler, İngiliz askerlerinin silahlarına, mermilerine, coplarına ve gaz bombalarına, taş ve sopalarla direnen Kıbrıslı Türkler’in, Kıbrıs’ta azınlık olmadıklarını, Rumlar kadar hak sahibi ve onlara eşit olduklarını bütün dünyaya kanıtladığını kaydetti.

DP Ulusal Güçler, iki günlük şanlı direniş sırasında İngiliz askerlerinin kurşunları ile şehit olan Sermet Ahmet, Mustafa Ahmet, İbrahim Ali, Saffet Muharrem, Fuat Yusuf, Mehmet Ahmet ile Şerife Mehmet isimli şehitlerin, Kıbrıs Türk halkı tarafından unutulmayacağını, aziz hatıralarının nesilden nesile bir bayrak gibi aktarılacağını söyledi.

DP Ulusal Güçler, “Bu duygu ve düşüncelerle 27-28 Ocak Direnişinde şehit düşen kardeşlerimize ve tüm varoluş mücadelesi şehitlerimize Allah’tan rahmet diler; Anavatan Türkiye’ye, Türk Silahlı Kuvvetlerimize ve Güvenlik Kuvvetlerimize sonsuz inanç ve bağlılıklarımızı belirtiriz” dedi.Demokrat Parti Ulusal Güçler, 58 yıl önce 27-28 Ocak’ta Kıbrıs Türk halkının varoluş mücadelesinde şanlı bir sayfa açan ve bu direnişte şehit olanları rahmet, gazileri minnet ve şükranla andı.

DP Ulusal Güçler 27-28 Ocak Direniş’i nedeniyle yayınladığı mesajda, İngiliz Sömürge İdaresine karşı Kıbrıs Türk Halkı’nın göstermiş olduğu direnişin, var oluş mücadelesinin ve özgürlüğe kavuşulmasının dönüm noktası olduğunu ve kilometre taşını teşkil ettiğini belirtti.

“27-28 Ocak 1958, Kıbrıslı Türklerin ikiyüzlü İngiliz sömürge yönetimine ve Enosis hülyası ile kan dökenlere kitlesel olarak başkaldırdığı bir gündür” diyen DP Ulusal Güçler, İngiliz askerlerinin silahlarına, mermilerine, coplarına ve gaz bombalarına, taş ve sopalarla direnen Kıbrıslı Türkler’in, Kıbrıs’ta azınlık olmadıklarını, Rumlar kadar hak sahibi ve onlara eşit olduklarını bütün dünyaya kanıtladığını kaydetti.

DP Ulusal Güçler, iki günlük şanlı direniş sırasında İngiliz askerlerinin kurşunları ile şehit olan Sermet Ahmet, Mustafa Ahmet, İbrahim Ali, Saffet Muharrem, Fuat Yusuf, Mehmet Ahmet ile Şerife Mehmet isimli şehitlerin, Kıbrıs Türk halkı tarafından unutulmayacağını, aziz hatıralarının nesilden nesile bir bayrak gibi aktarılacağını söyledi.

DP Ulusal Güçler, “Bu duygu ve düşüncelerle 27-28 Ocak Direnişinde şehit düşen kardeşlerimize ve tüm varoluş mücadelesi şehitlerimize Allah’tan rahmet diler; Anavatan Türkiye’ye, Türk Silahlı Kuvvetlerimize ve Güvenlik Kuvvetlerimize sonsuz inanç ve bağlılıklarımızı belirtiriz” dedi.

banner979
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.