banner913
banner932
banner1012

“İmar yasaklarıyla bir yere varılamaz”

banner1020

Mimar Onur Olguner, İskele İmar Planı’nın yasakçı zihniyetle değil ekonomi temelli bir vizyonla hayata geçirilmesi gerektiğini vurguladı

banner974
“İmar yasaklarıyla bir yere varılamaz”

banner971

Lefkoşa Türk Belediyesi eski Teknik İşler ve Kentsel Tasarım Komite Başkanı ayrıca mimar Onur Olguner, İskele İmar Planı’nın yasakçı zihniyetle değil ekonomi temelli bir vizyonla hayata geçirilmesi gerektiğini söyledi.

Olguner, gelişen nüfus ve turist rakamlarına bakıldığında yüksek yapılaşmanın önemli olduğunu ifade ederek imar planlarını ekonomik kazanç sağlayacak şekilde tasarlamak gerektiğini belirtti.

İşte Olguner ile yapılan röportaj:

Soru: İskele İmar Planı vizyonu ne olmalı?

İmar planı vizyonundan önce bizim ülkenin vizyonunun ne olacağına karar vermemiz gerekiyor. Ülkedeki tarım toprakları ile turizm arasında bir tartışma var. belki biraz radikal gelecek ama bu ülkenin birinci ihracatı tarım mı yoksa turizm mi? Biz turizmden mi kazanıyoruz yoksa tarımdan mı? Biz yurtdışına tarımsal ürün mü satıyoruz buna karar vereceğiz. Ben bizim birincil gelirimizin turizm olduğuna inanıyorum. Bu yüzden imar planı da aynı şekilde tanımlanması gerek. İskele bölgesinde Güneyin ve diğer ülkeleri gıpta ettirecek bir ilgi var. Bu ilginin bazı sebepleri var ama bu noktada da bir adım geriye gitmemiz gerek. Bu ülkede federalizme de inansanız sağcı da olsanız solcu da olsanız KKTC’ye de inansanız hepimizin ortak bir noktası var bu ülke turizm ülkesidir. Birinci rakibimiz turizmde Rumlardır. Sınırın diğer tarafında planlı bir turizm yürütülüyor. Yapısal olarak Limasol örneği var. Bir de bizim tarafta denizin daha iyi olduğu ve dolar-TL kur farkından dolayı daha ucuz olan bir ortam var. Bu da bize muhteşem bir potansiyel yarattı. Biz imar planı ile bunun önüne taş mı koyacağız yoksa tarımdan mı kazanacak? Ben kazanmayacağım ben yönetileceğim diye de seçenekler var. Eğer bu ülke kendi ayakları üzerinden durmak istiyorsa en mantıklı seçeneği turizmdir. İskele’ye böyle bir imkan varsa bunu bizim değerlendirmemiz gerek.

Soru: Turizmi gelişmiş ülkelerde bu işler nasıl yapılıyor? Nasıl bir yol haritası izleniyor?

İkinci Dünya Savaşı’ndan beridir dünyanın nüfusu artıyor. O yüzden imar planlarının hepsi dünyada bu nüfus artışını artık dıştan müdahale görmenin de ötesinde kararlar alınıyor. Bizim nüfusumuz hiç artmayacak gibi ya da dıştan müdahale olduğu düşünüldüğünde midir bilinmez bu noktada bir direnç var. Dünyada şehir merkezlerinde bir yükselme ve toprağı koruma noktasında bir yönteme gidildi. İmar tartışmalarında sürekli söylenen Malta örneği vardır. Malta 2014 yılında 28-38 kata izin verecek imar planına gitti. Çevreyi talan etmemek adına bu yönteme gidildi. Böyle bir nüfus var ve eğer turizmden kazanacaksak buna ihtiyacımız var. ya kamuya uygun hale getireceğiz ya da imar planı yaptığımızı zannedeceğiz. Ben Limasol’un İskele ile yapısal olarak karşılaştırılabileceğine inanıyorum. Kamusal alanın ardından yol ve yüksek yapılaşma bölgeyi besleyecek bir yapı var. Biz evleri satarken toprak satıyoruz. Ancak yükse bina satarken toprağın daha azını satıyoruz. Eğer ben her parsele iki tane ev yaparsak yarısını satıyoruz demektir. Biz seçeceğiz biz toprağımızı bu kadar rahat bir şekilde satabilecek kadar zengin miyiz? Bence değiliz. O zaman biz gelecek turistin cebindeki parayı ekonomimize katacak şekilde de yüksek binalarla toprağı daha az satabileceğiz. Bu bölgede çok sağlıklı bir şekilde bu oluşmuş durumdadır. Devletin yapması gereken şeylerle bu turizmi desteklemek zorundayız. Nedir devletin yapması gereken şeyler? Alt yapı, kanalizasyon ve Long Beach dediğimiz bölgedir. Bu yapılaşmayı bazı arkadaşlarımız çıkar grubu olarak görüyor ben bunun biraz  ekonomiden kopuk olarak mesleği icra etme olarak görüyorum. Bence planlama ekonomiyi yönetme sanatıdır. Biz bunu unutuyoruz. Ekonomiden bağımsız, ihtiyaçları kulak arkası yaparak bunu planlamaya çalışıyoruz. O bölgede biz yatırımcıya deyeceğiz ki ben sana 12 kat izni veririm. Belediye Long Beach’i uzatırsa devam ettirirse o kamusal alana onun hizasında vermeye devam edeceğiz. Eğer belediye o alana altyapı getirirse ben sana 18 kat izni vereceğim demeli devlet. Yatırımcı gidip belediyeye bu durumu zorlayabilecek. Baskıyı belediyeye yapsın yatırımcı. Çünkü yatırımcının sorumluluğunda değil ol alana alt yapıyı getirmek. Belediye kendi yapmadığı yatırım için yatırımcıyı cezalandırıyor.

Soru: Güneyde imar planı ile kuzeydeki imar planı arasındaki farkları nasıl değerlendiriyorsunuz? Ne gibi farklılıklar var?

Güneydeki imar planları turizmi ülkesi olduklarının çok farkındadır. Güneyde bir şehre giderken şehrin içerisine giderken çok fazla yapılaşma görmezsiniz daha çok şehrin içerisinde yüksek yapılaşmanın arttığını görürsünüz. Ama şehirlerin arasında bizdeki gibi beton örtü ile örtüldüğünü görmezsiniz. Genelde bazı arkadaşlarımız şehrin içerisindeki yüksek yapılardan dolayı güneyin imar anlayışını eleştirir. Bizim Lapta’dan Bellapais’e kadar beton alanla kaplanmasına neden olur bizde yapılan planlar. Yarın öbürgün İskele’yi kapatırsak oradaki evler satılmaya devam edecek. Kıbrıslı Rumlar bizim elimizdeki topraklara sahip olmak için bence herşeylerini verirdi. İskele ve Protaras’ı karşılaştırdığımızda bence halen daha İskele bölgesi daha cazip. Yanında Karpaz var. Bu da bizim imar planını yaparken düşünmemiz gereken vizyonlardan biridir. Biz eğer Kaarpaz’ı doğal olarak tutmak istiyorsak Karpaz’a 1 saatlik mesafedeki İskele’yi yapılaşmaya açık bırakmamız gerekir. Şu anki mevcut durumdan dolayı Karpaz’daki turist sayısı artmıştır. Devlet maalesef yeni imar planında mevcut alınan izinleri koruyarak bir kesime sus payı vererek bölgedeki ilerlemenin önüne taş koymaktadır. Biz planı yaparken şuna karar vereceğiz. Plan ekonomiyi daha ileriye mi götürmeye çalışıyor yoksa kısıtlayıcı yasakçı bir zihniyetle başka mı kaygıları var. Biz ekonomiyi artık öcü veya rant olarak görmekten vazgeçeceğiz. Temkinli olacağız ama ekonomik sürdürülebilirliğin devamı için yollar da arayacağız. Bence burada benimsenmesi gereken vizyon bölgede yasaklar değil sürükleyici şekilde ileriye taşımak gerek. Belediyelerin aldığı verginin karşılığını vermeye zorlamak gerek.

Soru: Bölgede beş yıldızlı otele gerek yok algısı oluşturulmaya çalışılıyor. Bu noktada görüşünüz nedir?

Oteller konusunda ben ön yargılı yaklaştığımızı görüyorum. İstihdamın yerli olması çok önemlidir tabii ki ve bölgeye çok şey katar. Mesela biz bunu Alsancak örneğinde yaşıyoruz. Orada bir sıra oteller var ve çalışanlar yerli olmasalar da bu insanlar ekonomiye katkı veriyor. Bu demek değil ki hiç dışardan katkı sağlamayacak ama bu noktada İskele örneği iyi bir örnektir. Girne’deki sıkıntı oteller birbirinden oldukça uzaktır. Otellerin birbirine yakın yapılmasını sağlarsanız eğer o otele giden kişi illa ki turist o esnafa katkısını sağlayacaktır. Bölgeye artılar ikinci ekonomik yolla ne kadar olacağı hesaplanabilir. Ben görüyorum ki yasakçı bir zihniyet var. ekonominin geriye gitmesi demek kamu kaynağının azalması demek. Maaşlar Türkiye’den gelir, özel sektör ‘rantçıdır öcüdür’ diye algı yaratmamalıyız. Bu sistem kendini döndürebilir, bizim de güney gibi adımlar atmamız gerek. Veya dış bir kaynaktan gelir para ve parayı veren de düdüğü çalar.

banner979
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.