banner913
banner932
banner1012

En riskli binalar, 1974 öncesi yapılar

banner1020

İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Gürkan Yağcıoğlu, ülkedeki riskli binaların 1974 öncesi yapılar olduğunu söyledi ve bu nedenle 1974 öncesi yapıların olası bir depremden en çok etkilenecek binalar olmasının beklendiğini kaydetti

banner974
En riskli binalar, 1974 öncesi yapılar

banner971
İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Başkanı Gürkan Yağcıoğlu, ülkedeki bina stoğunun depreme dayanıklılık açısından dörde ayrılabileceğini kaydederek, bunlar arasında en riskli binaların 1974 öncesi yapılar olduğunu belirtti.
Türkiye’de 6 Şubat’ta yaşanan depremlerin ardından KKTC’deki binaların depreme dayanıklılığı gündeme geldi. 
İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Gürkan Yağcıoğlu, Türkiye’deki depremler sonrası, binasının güvenliğinden şüphe edenlerden binlerce telefon aldıklarını anlattı.
Yaşadığı binanın güvenliğinden endişe edenlerin ilk olarak binanın mühendisini bulması ve elindeki kontrol tutanaklarını görmek istemesi gerektiğini belirten Yağcıoğlu, eski ya da mühendisine ulaşılamayan yapılarda, bina performans analiziyle, depreme karşı durumun anlaşılabileceğini kaydetti.
Yağcıoğlu, deprem dayanıklılığı açısından ülkedeki yapıların dörde ayrılabileceğini kaydetti. İlk kısmın 1974 öncesi dönemde yapılmış evler olduğunu dile getiren Yağcıoğlu, bunların yapı hesap yönteminin şu anki hesap yönteminden çok farklı olduğunu ifade etti. “O zamanlar yapılar düşey yüke göre hazırlanırdı. Ama şu anda yük hesabının üzerine bir de binanın deprem etkisi altındaki davranışını da inceliyoruz” diyen Yağcıoğlu, bu nedenle 1974 öncesi yapıların olası bir depremden en çok etkilenecek binalar olmasının beklendiğini kaydetti.
Risk açısından ikinci sırada gelen yapıların 1981’de vize büroları kurulmadan önce yapılan binalar olduğunu bildiren Yağcıoğlu, bunların vize denetiminden geçmemiş binalar olduğunu dile getirdi.
İMO Başkanı Yağcıoğlu, üçüncü sırada riskli olan binaların 1981’den, ülkeye hazır beton getirtilmeye başlanan 1990’ların ortasına kadarki dönemde yapılan binalar olduğunu, bu dönemde betonların elde hazırlandığını, bu nedenle belirli bir standardı olmadığını kaydetti.
Dördüncü grupta yer alan 1990’ların ortasından sonra yapılan binaların, eğer vizelendirilmiş ve bir mühendis kontrolünde doğru şekilde inşa edilmişse en az riske sahip binalar olduğunu söyleyen Yağcıoğlu “Zaten mevcut projelerde, yürürlükteki mevzuata göre depreme dayanıklılık için gerekli tüm unsurlara bakılır. Eğer projemiz vizeliyse korkulacak şey, uygulamadır” dedi.
Yaşadığı binanın güvenliğinden endişe edenlerin ilk olarak binanın mühendisini bulması ve elindeki kontrol tutanaklarını görmek istemesi gerektiğini belirten Yağcıoğlu, mühendisi bilinmeyen ya da mühendisine ulaşılamayan yapılarda, bina performans analiziyle, depreme karşı durumun anlaşılabileceğini kaydetti. Bu aşamada binadan beton numuneleri alınması, röntgen cihazıyla yapı donatı malzemelerinin durumuna bakılması gibi işlemlerin yapıldığını anlatan Yağcıoğlu, bu verilerle binanın bir modelinin oluşturulduğunu ve bu model üzerinden binanın deprem etkisi altındaki hareketinin incelendiğini ifade etti.
GÜÇLENDİRME İÇİN YÖNTEMLER...
Bu kontrol sonucunda hemen kullanım, hafif hasar, belirgin hasar, ileri hasar ya da göçme bölgesi sonuçlarının çıktığını anlatan Yağcıoğlu, güçlendirmenin gündeme gelmesi halinde, dünyadaki uygulamanın, güçlendirme maliyeti, yapı maliyetinin yüzde 35-40’ını bulursa binanın yıkılması yönünde olduğunu söyledi.
Güçlendirmede çelik elemanlarla, betonların ve kolonların etrafının sarmalanması; kolon güçlendirme, binaya depremin gücünü emecek perde duvarlar ekleme gibi metotların kullanıldığını dile getiren Yağcıoğlu, gerekirse temel sistemlerinin de sonradan güçlendirilebildiğini ifade etti.
Kerpiç evlerin durumu hakkında bir soru üzerine Yağcıoğlu, kerpiç evler için en kısa sürede bir mühendis tarafından gözlem raporu çıkarılması gerektiğini ifade etti. 
“BİNANIN DEPREM ANINDA AZ YA DA ÇOK SALLANMASI BİR ŞEY İFADE ETMİYOR”
Son depremlerde bazı kişilerin, binaları daha fazla sallandığı için endişe duyduğunun anımsatılması üzerine Yağcıoğlu, binanın deprem anında az ya da çok sallanmasının bir şey ifade etmediğini söyledi. “Binanın deprem anında salınması gerekir, salınmazsa gelen enerjiyi sömüremez” diyen Yağcıoğlu, sallanmanın, zemin, depremin büyüklüğü ve derinliği gibi parametrelere bağlı olduğunu anlattı.
Yağcıoğlu, önemli olanın binaya gerekli zemin etüdünü yapıp, doğru şekilde projelendirilip bu projeyi doğru şekilde uygulamak olduğunu tekrarladı. 
Önümüzdeki süreçte ev alacak ya da ev yaptıracak kişilere de seslenen Yağcıoğlu, “Toplumu bilinçli olmaya, mühendisinden kopuk bina yapmamaya çağırıyoruz” dedi. Ev alacak ya da ev yaptıracak kişilerin, projeye bakan mühendisin kim olduğunu bilmesi gerektiğini anlatan Yağcıoğlu, yap-sattan konut alanların, inşaat şirketinden kontrol tutanaklarını alarak bir mühendise yorumlatabileceğini ifade etti. 
 
banner979
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.