“CTP vekillerine iftirada bulunmak kimsenin haddine değildir”

Cumhuriyetçi Türk Partisi Lefkoşa Milletvekili Doğuş Derya, Mecliste konuşma yaptı.
Topluma ihtiyacı olmayan şeyler dayatıldığını, bunların arkasında egemenlik devri olduğunu savunan Derya, "Bizim sorunumuz bu egemenliği devralmak isteyen zihniyetledir. Bu ülkenin seçilmişlerinin, Meclisi'nin, kurumlarının kararlarını by-pass eden, bizimle birlikte değil, bizim adımıza konuşan zihniyeti eleştirmediğimiz müddetçe bu sıkıntılarla daha çok uğraşacağız” dedi.
Ülkeye gelen, Türkiye Dışişleri Bakanı’nın KKTC İçişleri Bakanı yanında otururken bu ülkedeki yurttaşlık politikasıyla ilgili konuştuğunu, taaddüt verdiğini belirten Doğuş Derya, sorunun burada olduğunu söyledi.
Derya, TC Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun önceki günkü açıklamalarına da değinerek, "Bu toplumun büyük kısmını temsil eden, Annan Planı referandumunda yüzde 65 'evet' diyen halk iradesini görmezden gelerek, toplum adına konuşan bir pozisyon alınıyor, buna dair eleştiri getirildiğinde Türkiye’de tedavüle soktukları dili burada da tedavüle sokmak için olmayacak cümleler kuruyorlar” dedi.
Halkın oyuyla Meclis'e gönderilen hiçbir vekile, bir başka ülkenin dışişleri bakanının iftira atmak suretiyle saldıramayacağını söyleyen Doğuş Derya, “CTP’nin Parti Meclisi kararlarına bir başka ülkenin dışişleri bakanı yorumda bulunarak ‘Sizi göz ardı ediyoruz’ da diyemez" şeklinde konuştu.
Ötekileştirici bir dil zikrederek parça parça Türkiye’de yerleştirilmeye çalışılan otokratik kültürün izlerinin Kıbrıs’ın kuzeyinde de görülmeye başlandığını belirten Derya, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Tek tek insanların üzerine gidiliyor. İfade özgürlüğü ve basın özgürlüğünü kısıtlamaya çalışan yasaları şuanda durdurmuş olabilir ama barış yanlısı yayın yaptığı için, federal çözümü savunduğu için gazeteci Ulaş Barış, birilerinin telefon açması nedeniyle işinden atılabiliyor. Yonca Özdemir… ODTÜ Kuzey Kıbrıs kampüsünde ders veren çok parlak bir akademisyen… Çeşitli makaleleri olan ve ODTÜ’deki akademisyenlerin sendikal hakları için mücadele veren bir akademisyen hiçbir gerekçe gösterilmeden, tamamen siyasi nedenlerle işine son verilebiliyor. Tek tek insanlar üzerinde korku kültürü yaymaya çalışarak, özel hareket maddelerini protokole koyarak, TİS’i gasp etmeye çalışarak, sendikal faaliyetlere kısıtlama getireceğim diyerek, parça parça bu ülkede tesis edilmiş olan demokrasi adına kendi ayakları üzerinde durma umudu adına ne varsa berhava edilmeye çalışılıyor. Ve bunu milli hamaset içerisinde yapmaya çalışıyorlar. Buna itiraz etmek, inadına demokrasiyi savunmak, federal çözümü savunmak, GYÖ’leri savunmak, bunların hiçbiri toplumun menfaati hilafına değildir. Toplum menfaatinin hilafına olan; Kıbrıslı Türkleri yok sayarak, muhatap olmadan temsilcilerini yok sayarak, bu ülkenin taleplerini, bu halkın iradesini gasp ederek, kendi bildiğini okumak üzere protokollere bir takım cümleler ekleyen, Kıbrıs’ta koloni şerifi gibi davranan siyasilerdir. Biz bunu reddediyoruz.” “Aramızda bağları koparmaya çalışanlar var” deyip, “biz tek yüreğiz, tek milletiz” hamasetinin yapıldığını ifade eden Derya, “Biz tek yürek değil, iki farklı akılız. Ve CTP’nin aklında çatışma, savaş, teroristlerle ilişki kurmak, insanların korku kültürü altında yaşaması yoktur. Savaşın acısını en çok çeken ülkenin çocukalrı olduğumuzdan doalyı yoktur. CTP’nin aklında, insanı insan olduğundan ötürü sevmek vardır” dedi. Derya sonra olarak, “Kimsenin haddine değildir; ne CTP’nin PM kararına, ne geleneğine, ne de herhangi bir vekiline yönelik iftirada bulunmak. ifadelerini kullandı.