Görmezden geldiğimiz, yok saydığımız ve unuttuğumuz ‘yoksulluk ve yokluk’ bu ülkenin bir gerçeği!
Yaşamını Lapta’da yokluk içinde sürdürmeye çalışan Özlem Dinçsoy isimli genç kadın, kendisine uzanacak bir yardım eli bekliyor. İçerisinde yaşanamayacak durumda ve hijyen koşullarından yoksun bir evde yaşama tutunmaya çalışan Dinçsoy, babasını kaybettikten sonra kendisine bağlanan ‘yetimlik’ maaşı ile ayakta kalmaya çalışıyor. Kaldığı evde oturacak bir sandalyesi bile olmayan Dinçsoy, bu şekilde yaşamaktan çok utandığını ve insanların kendisi ile alay ettiğini ifade etti.
SU YOK, İMKÂN YOK…
Aylık 4 bin TL miktarında olan yetimlik maaşı ile değil ayı, haftayı bile çıkaramadığını anlatan Dinçsoy, daha önce duyarlı kişiler tarafından kendisine yardım yapıldığını ancak üvey annesinin kendisine yardım olarak getirilen eşyaları ve maddi yardımları alarak kaçtığını söyledi. Sadece çeşmeden suyun belirli saatlerde aktığı evde temizlik de yapamayan genç kadının uyumak için kullandığı oda “Burada insan nasıl yaşar?” sorusunu akıllara getirdi. Yemek pişirmek için ne bir gaz ocağı ne de bir buzdolabı olmayan, görüntüsü terk edilmiş bir harabeyi andıran evde evcil hayvanları ile birlikte yaşam mücadelesi veren genç kadın, sesini duyurmak amacıyla içini döktü.
İHTİYAÇLARINI KARŞILAYAMIYOR…
Lapta’da Şehit İbrahim Nidai Caddesi’nde, birçok odası kullanılamayan, tuvaleti ve banyosu yıkılmaya yüz tutmuş, mutfakta tek bir dolabı dahi olmayan, boyası sıvası dökülmüş bir harabede yıllardır sessiz sedasız ve kendi halinde yaşamaya çalışan Özlem Dinçsoy, “Kimsesiz olduğum için insanlar benimle alay ediyor. Lise öğrencileri özellikle sınav dönemi okuldan çıkıyor ve dakikalarca evin kapısına, camlarına taş atıyor. Geçen hafta atılan taşlar yüzüme geldi, hala diş ağrısı çekiyorum. Su yok, ihtiyaçlarımı karşılayamıyorum, tuvaletimi ve banyomu ne yazık ki kullanamıyorum” sözleriyle yaşadığı mağduriyeti dile getirdi.
GİYECEK KIYAFETİ YOK…
Kimsesi olmadığı için tek başına yaşam mücadelesi veren Özlem Dinçsoy, önce annesini sonrasını babasını kaybetti. Akrabaları olduğunu ancak kimseyle görüşmediğini kaydeden Dinçsoy, imkânsızlıklar nedeniyle doğru düzgün beslenemiyor bile. Evden yükselen koku nedeniyle içeride bir dakika bile durmak imkânsız bir hale gelirken, sağlıksız koşullarda yaşam süren genç kadının hastalık kapma riski de bulunuyor… Maddi imkânsızlıklar nedeniyle, ne ayağına bir çift ayakkabı, ne de üstüne giyecek doğru düzgün bir kıyafet alamayan Dinçsoy’un yaşadıkları bu ülkenin ayıbı olarak yüzümüze çarpıyor.
