Kocaeli Şairler ve Yazarlar Birliği Başkanı Alptekin Cevherli, Türkçe’nin toplam 1 milyon kelime sayısı ile dünyanın en zengin 3 dilinden biri olmasına rağmen, Türk dünyasında 25 yılda hala bir alfabe birliğinin gerçekleştirilemediğini söyledi.
Kocaeli Şairler ve Yazarlar Birliği Başkanı Alptekin Cevherli, KKTC’de düzenlenen Türk Dünyası 1. Gençlik Çalıştayı’nda Çağdaş Türk Edebiyatı’nın sorunları konulu bir bildiri sundu.
Dil birliğinin öneminde vurgu yapan Cevherli, “25 yılda hâlâ bir alfabe birliğini gerçekleştiremedik. Türkiye’de ayrı, Türkmenistan’da ayrı, Azerbaycan’da ayrı, Özbekistan’da ayrı Latin alfabeleri kullanılırken; diğer yandan Kırgızistan’da ayrı, Kazakistan’da ayrı ve Tacikistan’da ayrı Kiril alfabeleri kullanılıyor. Dünyanın neresinde ve tarihin hangi safhasında görülmüştür ki, bir millet kendi ‘bağımsız’ devletlerinde aynı anda 2 temel kökten 7 farklı alfabe kullansın?” diye konuştu.
“1 MİLYON FARKLI KELİME”
Bugün Türkçe’nin, toplam 1 milyon kelime sayısı ile dünyanın hâlâ en zengin 3 dilinden biri olduğunu, Balkanlardan Sibirya’ya kadar olan 20 milyon kilometrekarelik alanda ana dil olarak konuşulan Türkçelerin bütün kelimeleri toplandığında ortaya 1 milyon farklı kelime çıktığını kaydeden Cevherli, şöyle devam etti:
“Yaklaşık 500 yıldır yaşadığımız sıkıntıların, ihanetlerin ve vurdumduymazlıkların hesabını bugün bizler veriyoruz. Böyle giderse çocuklarımız ve torunlarımız da dedelerimizin hatalarının bedellerini ödemeye devam edecek. Çünkü millet ömründe 100 yıl bir gün gibidir…
Şöyle ki; Türk dilinin en ünlü şairlerinden olan Fuzulî’nin günümüze kadar intikal edebilmiş eserlerinin yaklaşık 40 bin farklı kelime kullanılarak yazıldığını araştırmacılar tespit etmiş. Büyük üstadın günümüze ulaşamayan ve eserlerinde yer vermediği kendi dağarcığında bulunan kelimeleri de hesaplarsak yaklaşık 100 bin kelimenin üzerinde bir Türkçe hazinesi olduğunu tahmin edebiliyoruz.
Günümüzden yaklaşık 100 yıl kadar önce, 22 Nisan 1883’de, Rus işgalindeki Kırım’da günlük olarak yayınladığı ve kullandığı dil sayesinde Balkanlar’dan Sibirya’ya, Anadolu’dan Türkistan’a kadar bütün Türk dünyasında okunan Tercümân-ı Ahvâl-i Zaman gazetesini çıkaran Gaspıralı İsmail Bey, “Dilde, fikirde, işte birlik” derken; dilde birliğin İstanbul Türkçesi’nde gerçekleşmesine önem verdiğini anlatan Alptekin Cevherli, “Son nefesini verdiğinde (1914), gazetesi Türkçe olarak neredeyse bütün dünyada okunurken; bugün İstanbul’da herhangi bir gencin 400 kelime kapasitesine sahip olduğunu bilse idi acaba ne derdi?” ifadesini kullandı.
“YARAMIZ BÜYÜK, YARAMIZ DERİN…”
Türkçe’nin toplam 1 milyon kelime sayısı ile dünyanın en zengin 3’üncü dili olduğunu belirterek, “Ancak bizler, bu zengin mirasın müflis mirasyedileri olarak üzerinde oturduğumuz zenginliğin farkında bile değiliz” diyen Cevherli, şöyle devam etti.
“Sovyetler Birliği dağılarak Türk Dünyası üzerinde Demokles’in kılıcı gibi sallanan Rus hegemonyası kırıldıktan sonra dahi aradan 25 yıl geçmesine rağmen, günümüz Türk aydını hâlâ İstanbul’da basılan bir gazeteyi Tuva’da okuyamıyor. Ya da Kaşgar’da bin bir güçlükle basılan bir matbu eseri Üsküp’te göremiyor bile. Bundan yaklaşık 100 yıl önce Gaspıralı İsmail Bey’in Rus işgali altındaki Kırım’da başardığını, bugün 8 bağımsız Türk Devleti’nin bulunduğu günümüz dünyasında, bunca teknolojik imkâna rağmen gerçekleştiremiyoruz.
Gaspıralı’nın bastığı gazeteler Rus işgalindeki Türk yurtlarının yanı sıra Osmanlı Devleti’ne, henüz Ruslarca işgal edilemeyen Batı Türkistan’a ve Çin’le mücadele içindeki Doğu Türkistan’a kadar ve hatta Güney Türkistan’a (Hindistan ve Afganistan’a) uzanıyordu.
Bu ayıp, kendini ‘aydın’ olarak tanımlayan bütün Türk dünyasının şu an yaşayan münevverlerine ve kendini medya patronu veya basın devi olarak tanımlayan zat-ı muhteremlere yeter
Bu arada Rahmetli Özal zamanında başlayan ve günümüze kadar çeşitli isimlerle devam eden TRT Avaz’ı istisna tutuyorum. 25 yıldır bu uğurda mücadele eden ve bu yayına emeği geçen herkesi de can-ı gönülden tebrik ediyorum.
Ancak 25 yılda hâlâ bir alfabe birliğini gerçekleştiremedik. Türkiye’de ayrı, Türkmenistan’da ayrı, Azerbaycan’da ayrı, Özbekistan’da ayrı Latin alfabeleri kullanılırken; diğer yandan Kırgızistan’da ayrı, Kazakistan’da ayrı ve Tacikistan’da ayrı Kiril alfabeleri kullanılıyor. Dünyanın neresinde ve tarihin hangi safhasında görülmüştür ki, bir millet kendi ‘bağımsız’ devletlerinde aynı anda 2 temel kökten 7 farklı alfabe kullansın?
Kısacası şu anda Türk milleti olarak yine tarih yazıyoruz (?)
Bu arada Arap, İbranî, Yunan, Fars, Çin veya Ermeni alfabelerini kullanan küçük grupları saymıyorum bile…
Evet, millet olarak çok sorunlarımız var. İç politikada, dış politikada savunma ve güvenlik konularında her cenahtan taarruzlar var. Olacaktır da…
Çünkü tarih boyu böyle oluşmuştur. Bugün dünyada resmi dili İngilizce (İngiltere hariç tamamı İngiliz eski sömürgesi olan ‘bağımsız’) 48 ülke varken bunların 7 ayrı alfabe kullandığını düşünsenize… Ne komik olurdu değil mi? Ya da Fransızca veya Arapça konuşan ülkelerde farklı alfabeler kullanıldığını? Aklınız bile almıyor değil mi? Ama biz bunu 25 yıldır millet olarak yaşıyoruz. Bir milleti bir arada tutan ve millî bilinç oluşmasını sağlayan en önemli unsur dilidir, aynı alfabe ile okuyup yazabilmesidir. Dil birliğini kaybederseniz, gerisi zaten çorap söküğü gibi gelir.”
Cevherli, “bu kadar ilerlemiş teknolojik imkânlarla desteklenmiş iletişim çağında edebiyatımızın bu sorununu nasıl çözeceğiz?” diye sorarak, sorunların çözüm önerilerini şöyle sıraladı:
“1- Ortak Alfabenin Hayata Geçirilmesi. 2- Basının Ortak Alfabeyi Kullanması ve Teşvik Edilmesi. 3- Millî Bilgisayar İşletim Sistemi. 4- Millî İnternet Yazılımı.5- Ucuz ve Hızlı Ulaşım İmkânları (Sübvansiyon uygulanması). 6- Uydu Yayınları.7- Ortak Yayınların Gerçekleştirilmesi ve Teşvik Edilmesi. 8- Televizyonlarda belirli bir kota oluşturularak Türk Dünyası’ndan yayınların zorunlu yayınlanması. 9- Özellikle Türkiye’de Genç Nesilde Türk Dünyası Kavramı Oluşturulması.”





