Taşkent, Tatlısu ve Terazi şehitleri, Taşkent Şehitliği’nde düzenlenen törenle anıldı.
Taşkent, Tatlısu ve Terazi köylerinde eli silah tutan 83 kişi evlerinden alınmış, bir gece köydeki Rum ilkokulunda esir tutulmuş, 15 Ağustos günü Limasol’daki esir kampına götürülecekleri bahanesiyle otobüslerle köyden götürülmüştü.
Aralarında 14 – 15 yaşlarında çocukların da bulunduğu köylüler iki farklı noktada kurşuna dizilmiş, bu saldırıdan sadece Suat Kafadar kurtulabilmişti.
Kayıp şehitlerin kalıntılarına 33 yıl sonra 2007’de ulaşılmıştı. Kimliklendirme çalışmalarının ardından şehitler 2014 ve 2016 yıllarında düzenlenen törenlerle Taşkent Şehitliği’ne defnedilmişti.
Taşkent Şehitliği’nde düzenlenen törende konuşan Şehit Aileleri ve Malül Gaziler Derneği Genel Başkanı Gürsel Benan, bugünün Barış Gücü’nün gözleri önünde işlenen insanlık suçunun 49’uncu yıl dönümü olduğunu kaydetti.
Sırf Türkçe konuştuğu, Kıbrıslı Türk olduğu için soykırıma uğrayan insanlara yapılanların unutulmaması gerektiğini vurgulayan Benan, “Bu düşünceyle mücadele etmenin en temel yolu, ulusal ve demokratik kimliğimizi güçlendirmek, devlet yapımızı geliştirmek, güvenliğimizi ve eşitliğimizi önde tutup devletimize sahip çıkmaktır” dedi.
Törende konuşan Taşkent Şehit Aileleri Komitesi Başkanı Erdinç Erdağlı da, yıllar geçse de acılarının azalmadığını kaydederek, “Taşkent’te yaşananlar, Rum toplumu adına utançtır, kara lekedir. Hiçbir şey böylesi bir vahşetin gerekçesi olamaz. Şehit ailelerinin yüreklerinden kopan feryadı dünyanın duymasını umuyoruz” dedi.
Taşkent, Tatlısu ve Terazi’nin sıcak çatışmanın yaşandığı savaş bölgesinin dışında olduğunu söyleyen Erdağlı, “Rumlara yönelik bir tahrik ya da tehdit söz konusu değildi. Bırakın onlara saldırmayı, kendimizi savunacak doğru dürüst silahımız bile yoktu” diye konuştu.
Silahları teslim etmeleri için Rumların Barış Gücü askerleriyle köye haber gönderdiğini, köy halkını tehlikeye atmamak için bunun kabul edildiğini belirten Erdağlı, “Silahları teslim ettik ve yıllardır yan yana yaşadığımız Rum komşularımızın gerçek yüzünü gördük. Bizi koruyacaklarının garantisini veren BM Barış Gücü askerleri de ortadan kayboldu” diyerek şöyle devam etti:
“Yaşananları unutmadık. Unutturmak da mümkün değil. Bunları tarihe not düşerken amacımız, genç kuşaklara kin ve düşmanlık duyguları aşılamak değil. Ama bu kurtuluş mücadelesinin nasıl kazanıldığını anlatmazsak bu mücadeleyi verenlerin neler yaşadığını ne bedeller ödendiğini söylemezsek vatanımızın da özgürlüğümüzün de kıymetini bilemeyiz. Bugün bir devlete sahipsek, özgürce yaşıyorsak bunu şehitlerimize ve gazilerimize borçluyuz.”
Erdinç Erdağlı, konuşmasının sonunda devlet ve hükümet yetkililerine seslenerek, Taşkent Şehitliği’ne ziyaretçilerin gölgesinde oturabileceği bir alan yapılmasını istedi.
Erdağlı son birkaç yıldır şehitliğe yaraşır gölge alan yaratmak için çaba gösterdiklerini, devlet yetkililerine ve TC Büyükelçiliğine yaptıkları girişimlerden şu ana kadar olumlu bir yanıt alamadıklarını söyledi.

“Katliamlara seyirci kalındı”
Cumhurbaşkanı Tatar, katliamlara Barış Gücü’nün seyirci kaldığını, bunu da unutmadıklarını ve unutturmayacaklarını vurguladı
Taşkent Şehitliğindeki törende konuşan Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, “Çok büyük bedeller ödenerek bugünlere gelindi. Bizi herhangi bir anlaşmaya sürükleyecek baskılara boyun eğmeyeceğiz” dedi.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, konuşmasında Taşkent, Tatlısu Terazi şehitlerine rahmet dileyerek, “O yıllar çok acılıydı, çok büyük bedeller ödenerek bugünlere gelindi” dedi.
Muratağa, Sandallar ve Atlılar şehitlerinin de önceki gün anıldığını anımsatan Tatar, “Savunmasız insanların toplu kıyımı büyük bir savaş suçu olarak tarihteki yerini aldı. Ne yazık ki bu suçlara alet olanlar, tanıklar, kanıtlarla sabit olmasına rağmen Güney Kıbrıs’taki devlet bunu yargıya götürmeyip yaşananlara seyirci kaldı” dedi.
Bu katliamlara Barış Gücü’nün seyirci kaldığını, bunu da unutmadıklarını ve unutturmayacaklarını vurgulayan Ersin Tatar, yıllar sonra Bosna Hersek’te de benzer olayların yaşandığını söyledi.


